Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say
20-28 Eylül tarihleri arasında Çin’de 6 ayrı şehirde konser veren Fazıl Say, Çinli müzikseverlerin büyük ilgi ve beğenisine mazhar oldu. Malum Çin’de Instagram yok ama onun muadili sayılabilecek “Küçük Kırmızı Kitap”ta (小红书) konserlerle ilgili çok sayıda paylaşım yapıldı ve kendisinden büyük sitayişle bahsedildi.
Gerçi Say’ın konserlerinin planlaması pek de iyi yapılmamış izlenimi verdi. İlk konserini Guangzhou’da 20 Eylül’de gerçekleştirdikten sonra ertesi gün yaklaşık 2.5 saatlik uçuş mesafesindeki Chengdu’daydı. Onu takip eden gün ise 2.5 saat geri uçup Guangzhou’ya hızlı trenle 40 dakika mesafedeki Shenzhen’de üçüncü konserini verdi. Oysa Chengdu konseri birbirlerine yaklaşık birer saat mesafedeki Guangzhou, Shenzhen ve Zhuahi’ı takiben programlanabilirdi.
Fazıl Say Çin konserlerinin ilk bölümünde Bach'ın "Goldberg Varyasyonları"nı çaldı. İkinci bölümde ise kendi bestelerine yer verdi.
Çalarkenki hakimiyeti ve rahatlığı, jestleri ve mimikleriyle verdiği çok eğleniyormuş izlenimi en çok konuşulan konu oldu.
“Say, çalarken aşağı yukarı zıplıyor, dans ediyor ve mırıldanıyordu. Konser salonunu kendi oturma odasına çevirmişti. Kendimi konser salonunda değil de onun oturma odasındaymış gibi hissettim. Sanki akşam yemeğinden sonra arkadaşlarına doğaçlama çalıyordu” diyen de vardı “Onun bu haline gerçekten hayranım, tüm vücudunu (eller ve ayaklar!) müziğe adamış. Elinin altındaki piyano karmaşık bir enstrüman değil, sadece bir oyuncak gibi görünüyor. Tamamen onun elinde, istediği gibi müziği özgürce içebiliyor ve müzik dünyasına dahil oluyor. Gerçekten çok sürükleyici bir performans” diyen de…
Fazıl Say’ın piyano çalma üslubu çok dikkat çekti
Bir başkasının değerlendirmesi ise “Aynı anda hem çalıp hem orkestra şefliği yapıyordu ve ayaklarını ritme göre vuruyordu. Harika vakit geçirdiği açıktı” şeklindeydi.
Say’ın kendi bestelerindeki zenginlikle gerçekten dahi unvanını hak ettiğini söyleyen bir diğer Çinli dinleyici ise onun çalma üslubunda çocuksu bir masumiyet bulunduğu kanısında olduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyordu: “Bu sadece bir çocuk gibi saf ve samimi bir kalp tarafından gerçekleştirilebilir. Pek çok standart ‘yetişkin’ gördükten sonra böyle masum bir kalple karşılaşmak ya da doğaya dönmek kolay değil.”
Fazıl Say konserleriyle ilgili sosyal medyada pek çok paylaşım yapıldı
Buna mukabil Fazıl Say da Çin’de bulunduğu sırada Twitter ve Instagram üzerinden yaptığı bir paylaşımla önemli bir kısım Çinli hayranının gönlünü kazandı:
“2 haftalık bir Çin turnesinin ortasındayım, ilk kez boş günümdeyim, bu ülkede gözlemlediğim önemli değişimler olmuş, şaşırtıcı ve pozitif, ilginizi çekebilir, izninizle paylaşmak isterim.
Çin’e 18 yıldır geliyorum, en son Pandemiden önce 2019’da gelmiştim, çok şaşırdım gördüklerime pozitif olarak; ülke inanılmaz güzel bir refah boyutuna ulaşmış, ekonomi harika işliyor, herkesin kendine yetecek tüm ihtiyaçlarını karşılayacak durumu oluşmuş, insanlar mutlu, neşeli, her şeyden önce umut dolu, heyecan dolu geleceği kucaklayan bir toplumsal ruh oluşmuş, akşamları sokaklar, mekanlar hayat dolu, Şehirler yeni, pırıl pırıl tertemiz, şahane çağdaş mimari örnekleri her yerde, kültürel yükseliş çok hızlı ilerlemiş,
Sanata büyük yatırım nefis sonuçlar vermiş, yüksek seviye aydınlar, şahane salonlar, doluluk oranı, ilgi, dünya organizasyonu, her şeyiyle kültür iyi gidiyor Çin’de. Batıyı bu konuda yakalamışlar. Özünü de kaybetmeden.
Toplumda dikkatimi ilk çeken ilk şey ise, özellikle kadınlar mutlu ve özgüvenli... Dünyanın her yerinden daha iyi durumda kadınlar.
Bu da bir devrim benim için.
Elbette bazı kısıtlamaları eleştirebilirsiniz, internet gibi, düşünce özgürlüğü gibi konular eleştiriliyor bildiğiniz üzere Çin’de, ben o derece sıkıntılı bulmadım bu durumu gözlemlerimde, yanılıyor da olabilirim, elbette konular vardır;
Kendime sordum, batı da çok mu her şey özgür? Her şey çok mu insani?
Hayır değil.
Burada değerler ve kültürel tarih göreceli olabilir. 18 yıl önce ilk geldiğimde farklı bir Çin vardı. Aradaki yıllarda gelişimi hissediyorduk,
Bu gelişimde pozitif anlamda 180 derece değişmiş buldum.
Çin ,1,5 milyar nüfusuyla, Avrupa’nın ve ABD’nin 5 katı. Elbette kimi bölgede gelir dağılımı sıkıntıları da vardır, ama 1,5 milyar nüfuslu bir ülkede bu eşitliği, bu iyi ekonomiyi bu kültürel ve teknolojik her konudaki yükselişi alkışlamak gerek.
Büyük değil “çok büyük” başarı bu 20-30 yıllık gelişim. Dediğim gibi, “gözle görülür” bir toplumsal yükseliş. Heyecan dolu.
20. yüzyılın ikinci yarısında Japonya’daki ekonomik - kültürel yükseliş gibi…
Hatırlarsanız “Japon mucizesi” denilirdi. Özellikle elektronikte.
İşte şimdi bir “Çin mucizesi” oluşmuş ve uzun vadeli. Teknolojide ve her şeyde.
Şu an, dünya üzeri en yaşanır ülke Çin olabilir.”
Fazıl Say’ın Çin konserleri kitapçığı ve Çin hakkındaki sosyal medya paylaşımı
Takdir edersiniz ki Çin Mucizesi konusunda hasbelkader kalem oynatmış birinin içinde “Çin Mucizesi” geçen bu paylaşımdan vazife çıkarmaması imkansızdı…
Girizgahı piyano ile yaptığımıza göre “Çin Mucizesi”ni de “piyano” bağlamında değerlendirelim…
Türkiye’nin yüzde 70’i piyano çalmayı öğreniyor olsa…
Kültür Devrimi (1966-76) sırasında burjuva geleneği olarak yaftalanıp aşağılanan piyano Reform ve Açılım politikalarının etkisiyle gelişen orta sınıfa ve değişen kültürel değerlere paralel olarak 2000’lerin başından itibaren hızlı bir yükseliş dönemine girdi.
Değişen değerlerin ifadesini örneğin 2010 yapımı komedi filmi “Çelik Piyano”da (钢的琴) görmek mümkündür. Kızına piyano almayı hedefleyen işsiz baba bu uğurda pek çok başarısız maceraya girip çıktıktan sonra kendisi bir piyano yapmaya karar verir ve kapalı çelik fabrikasının kaynaklarını kullanarak ve çeşitli arkadaşlarının yardımlarıyla malzeme toplar ve karmaşık enstrümanı inşa eder.
Bu dönemde Çin’de piyano satışları baş döndürücü hızla arttı, 2003-2019 arasında satışlar yıllık bazda hep 300 bin adedin üzerinde gerçekleşti. Hatta 2019’da 390 bin adedi geçerek şahikasına ulaştı. Bir başka ifadeyle dünyada satılan her dört piyanodan üçünün Çin’de alıcı bulduğu anlamına geliyordu bu. Örneğin ABD’deki yıllık piyano satışlarının 40 binlerde seyrettiği düşünülürse rakamın büyüklüğü daha net anlaşılabilir.
Haliyle buna paralel olarak piyano öğrenen ve çalanların sayısı da hızlı bir şekilde arttı. Öyle ki 2020 yılı verilerin göre ülkede piyano öğrenmekte olanların sayısı 60 milyonu geçmişti.[1] Türkiye nüfusunun yüzde 70’ine denk gelen sayıda piyano öğrencisi yani…
Ama 2020’de pandemiyle başlayan süreçte ‘Çin Mucizesi’nin şapkası düşünce işler değişmeye başladı.
2023’te piyano satışları 190 bine geriledi.[2] Ülkedeki toplam piyano üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştiren Pearl River Piano ve Hailun Piano ciddi ölçüde zararlara paralel olarak küçülme sürecine girdiler.
Durum bundan sonra kolay toparlanacağa benzemiyor.
Özellikle orta sınıf için önemli bir yeri olan konut sektöründe tünelin ucunda ışık görünmüş değil. Hane halkı varlıklarının yüzde 60’ını oluşturan gayri menkül fiyatlarındaki düşüş sürüyor. Hane halklarının artan borçlarının neredeyse tamamı gayrimenkul alımı için kullanılan krediler olduğundan gayrimenkul fiyatlarının yüzde 30-40 düşmesi haliyle özellikle orta sınıfta bir fakirleşme algısına yol açıyor. Gayrimenkul varlık değerleri azalıyor ama ödenecek ipotek borcu değişmiyor.
Ev fiyatlarında her yüzde 5'lik düşüşün 2.7 trilyon dolarlık (yaklaşık 19 trilyon RMB) serveti buharlaştırdığı hesaplanıyor kabaca.
Hal böyle olunca da orta sınıfın öncelikleri arasında artık çocukların piyano öğrenmesi pek yer bulamıyor. Bırakın piyanoyu okul öncesi eğitim gibi kalemlerde bile kısıntıya gidiyor.
Zaten bir yanda da doğum oranlarındaki düşüşe paralel olarak çocuk sayısı azalmakta…
Bütün bu faktörlerin yanı sıra son yıllarda rejimin vurguladığı Çin’in kendi değerlerine öncelik verme anlayışının da piyanonun bir miktar gözden düşmesinde etkisi var muhtemelen. Başkan Xi Jinping’in “kendi kütürel genlerimizi (文化基因) sürdürmeye ağırlık vermeliyiz” sözlerinde ifadesini bulan bu yaklaşım bazı ailelerin çocuklarını piyano yerine geleneksel Çin çalgılarını, örneğin bizim kanuna benzeyen guzheng (古箏) öğrenmeye yönlendirmesine yol açıyor.
***
Çin’in insanlık tarihinde benzeri olmayan mucizevi bir büyüme gerçekleştirmiş olduğu yadsınamaz bir gerçek.
Ama pek çoklarının gözden kaçırdığı bir başka gerçek de bu büyümenin sürdürülebilir bir modelden kaynaklanmadığı, arızi olduğudur…
Çin ekonomisinin etkisini giderek daha da fazla hissettirecek derin yapısal sorunları var. İç içe geçmiş bu sorunların çözümü ise hiç kolay değil.
Bu nedenle önümüzdeki yıllarda artık büyüyen bir Çin göremeyeceğiz muhtemelen. Bir anlamda duraklama dönemine girilmesi sanki kaçınılmaz gözüküyor.
***
Piyanoya dönecek olursak… Bu yüzyılın ilk 20 yılında Çin’de çok sayıda piyano satıldı satılmasına ama hane başına düşen piyano olarak bakıldığında Çin’deki rakamlar örneğin ABD ve Japonya’nın hala oldukça gerisinde.
Hasılı dört başı mamur bir mucize için daha yürünecek çok yol var ama bu menzile erişecek takatin olup olmadığı meçhul…
[1] 我国有6千万人学钢琴,上海音乐学院方百里教授:一定要打好基础,不要着急!, https://mp.weixin.qq.com/s/NmEDttY6f2QPBJ3YNmk1Zg
[2] 钢琴销量断崖式下滑?中国乐器协会:钢琴产业会继续保持较高水平发展趋势, http://www.xinhuanet.com/enterprise/20240201/89def3c4de014ae79b36c77c560ea69d/c.html
Cevdet Kadri Kırımlı kimdir?İzmir'de doğdu. Yurt içinde ve yurt dışında farklı şirketlerde yöneticilik yaptı. Çin'de ve Hong Kong'da yaşadı. "Çin Mucizesinin Sonu mu? Uyuyan Arslan Kağıttan Kaplan" adlı bir kitabı (İletişim Yayınları) vardır. |