Cengiz Çiftçi

04 Mayıs 2013

Sadaka ve patronaj kıskacında yardım toplama kanunu

Dernekler Dairesi Başkanlığı uzun zamandır beklenen bir çalışmayı gerçekleştirerek gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının yardım toplama faaliyetlerine ait usul ve esaslarını...

Dernekler Dairesi Başkanlığı uzun zamandır beklenen bir çalışmayı gerçekleştirerek gerçek veya tüzel kişiler ile kamu kurum ve kuruluşlarının yardım toplama faaliyetlerine ait usul ve esaslarını yeniden düzenliyor. Dernekler Dairesi Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda yapılan düzenleme ile Sivil Toplum Genel Müdürlüğü adında yeni bir organ oluşturma sürecini de başlattı.

Genel uygulamaların aksine katılımcı olması planlanan yasa tasarısı taslağı sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine sunulmuş durumda. (http://www.dernekler.gov.tr/ ) Katılımcı yasa yapma süreçlerinde danışma mekanizmaları net olmazsa bile sivil toplumun görüşünün alınması oldukça önemli bir gelişme. Tasarının ihtiyaçlara ve önerilere ne kadar cevap vereceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Genelde şekli danışma süreçleri ile yapmış olmak için yapılan düzenlemeler ihtiyacı karşılamadığı için çoğu zaman sorunun devam etmesi anlamına geliyor.

Yasa tasarısı mevcut halile yardım toplama süreçlerinde radikal bir değişikliği gündeme getirmiyor. Hızla gelişen sivil toplum kuruluşlarının güçlenebilmeleri için daha radikal düzenlemelere gidilmesi gerekiyor.

TÜSEV’in hazırlamış olduğu 2012 Sivil Toplum İzleme Raporu aslında örgütlenme özgürlüğü alanında Türkiye’nin ekonomik gelişmesinin çok arkasında kaldığını gösteriyor. Örgütlenme konusunda bir çok uluslararası kuruluşun “kısmen özgür” kategorisine koyduğu Türkiye’nin Sivil toplum endeksi 46.5 ile 33 ülke arasında 29ç sıra ile sonlarda yer buluyor kendine. Endeks hesaplamasında “Vatandaş Katılımı: 31,4”, “Örgütlenme Düzeyi: 54,6”, “Değerlerin Uygulanışı: 48,98”, “Etki Algısı: 40,2”, “Ortam: 57,6” “Politik faaliyet % 50,4” olarak ölçülmüş.

Rapordaki ilginç verilerden biri de tanımadığı birine yardım etme oranı:% 31 iken bağışçılık oranı: % 10,  gönüllülük oranı: ise  % 4 ile oldukça düşük. Türkiye’nin bağışçılık sıralaması ile 146 ülke içinde 137.

 

Özel sektör, bireysel bağışlar ve ayrıcalıklı kurumlar

 

Kamu yararı statüsü ile vergi muafiyeti bulunan dernek ve vakıflar (95880 aktif dernekten sadece 404 adedi Kamu Yararı statüsündedir) yardım toplama ve bağış alma konusunda diğer kuruluşlardan avantajlı durumdadırlar. “Devlete”, “Kamuya” yakın olma ve yüksek kamu yararı gibi nedenlerle verilen statü farklı dönemlerdeki uyuklamalarla bir patronaj ilişkisini gündeme getirmiştir. Patronaj ilişkisi özel sektörün de bu kuruluşlara destek vermesi ile örgütler arasındaki uçurumu artırmıştır.

Özel sektörün fon dağıtacak vakıf ya da dernek kurmasının yasal mevzuatta yerinin olmaması çoğu zaman “başarılı”, göz önünde olan sivil toplum kuruluşlarının tercih edilmesini gündeme getirmektedir. Son yıllarda kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını kurum bünyesinde yürüterek şeffaf olmayan uygulamalar yaygınlaşmaya başlamıştır. Vergi sonrası şirket karlarından yapılan yardımlar ile ilgili net bir bilgi bulunmamaktadır. Vergi öncesi yapılan yardımların kurumsal sosyal sorumluluk çerçevesinde ele alınması şeffaflık açısında riskli uygulamaların başında geliyor. Kamu kaynağı özelliğindeki bu harcamaların yeni düzenlemelerle kurumsal yapıya kavuşturulması, bireysel ve kurumsal bağışlarda vergi indirimlerinin gündeme getirilmesi, izin süreçlerinin basitleştirilmesi eşit haklar temelinde sivil toplum gelişmesi için gerekli olan düzenlemelerdir.

Yardım toplama yasa tasarısının bu anlamı ile düzenleyici olarak kamunun, uygulayıcı olarak özel sektör (bağışçı ve kurumsal sosyal sorumluluk kurumlarının geliştiricisi) ve sivil toplum örgütlerinin önünü açması gerekir. Sivil toplumu ve örgütlenme süreçlerini ilgilendiren kanun taslağı hakkında yorumların 17 Mayıs 2013 tarihine kadar yapılması bekleniyor.