Celal Özcan

09 Aralık 2010

Sosyal Güvenlikte Yurtdışı Hizmet Borçlanması-5

Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, borçlanma sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde...

            

Yurtdışı borçlanmasına esas olan sigortalılık süresinin tespiti nasıl yapılmaktadır? 

Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, borçlanma  sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son  tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları dikkate alınmakta ve bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün olarak kabul edilmektedir.

Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmamaktadır.

Yurtdışı borçlanması yapacak kişinin Türkiye’de sigortalılık hizmetinin olması durumunda, borçlanacakları gün sayısı Türkiye’deki sigortalılık günlerine eklenmektedir. 

Şayet, Türkiye’deki sigortalılık   başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılık başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülmektedir.

Örneğin, A şahsının Türkiye’deki SSK ilk sigortalılık başlangıcının 01.01.1985 olduğunu, bu kişinin  01.06.1970-01.06.1980 tarihleri arasındaki 3600 günlük yurtdışı sigortalılık süresini borçlandığını varsaydığımızda, bu kişinin sigortalılık başlangıcı 01.01.1985 tarihinden 3600 gün  (10yıl) geriye gidilerek 01.01.1975 olarak belirlenecek ve bulunan bu yeni sigortalılık başlangıcına göre Türkiye’deki emeklilik şartlarını taşıyıp taşımadığına bakılacaktır.     
Diğer taraftan, yurtdışı borçlanması yapacak kişinin Türkiye’de sigortalılık hizmeti bulunmuyorsa, bu durumda hizmet  borçlanması karşılığı hesaplanan tutarın tamamen ödendiği tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye gidilerek Türkiye’deki sigortalılık başlangıcı bulunmaktadır. 
Örneğin, B şahsının 01.01.1975-01.01.1995 tarihleri arasındaki 20 yıllık (7200 gün) yurtdışı sigortalılık süresini borçlandığını, Türkiye’de sigortalılık çalışmasının bulunmadığını, hesaplanan borçlanma tutarının yarısını 15.07.2010 tarihinde, yarısını da 31.07.2010 tarihinde ödediğini varsaydığımızda, bu kişinin Türkiye’deki sigortalılık başlangıcı borcun tamamının ödendiği 31.08.2010 tarihinden geriye 7200 gün (20 yıl) gidilerek 31.08.1990 olarak bulunacak ve adı geçenin bulunan sigortalılık başlangıcına göre Türkiye’deki emeklilik şartlarını taşıyıp taşımadığına bakılacaktır.
Birden fazla yurtdışı hizmet borçlanması yapılması durumunda da sigortalılık süresinin başlangıcı borcun en son ödendiği tarihten borçlanılan toplam gün sayısı kadar geriye götürülerek belirlenmektedir.

Borçlanma talep tarihindeki sigortalılık statüsünün ne olduğu emeklilik şartlarının belirlenmesi açısından önemlidir. 

2008 yılında 5754 sayılı Kanunla 3201 sayılı Kanunda yapılan değişikle yurtdışı hizmet borçlanmalarının hangi statüde (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) sayılacağı hususunda önemli bir değişiklik yapılmıştır.
Buna göre, yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre hangi sigortalılık (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı) haline göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; Türkiye’de sigortalılıkları varsa borçlanma talep tarihindeki en son sigortalılık haline göre, sigortalılıkları yoksa Bağ-Kur (5510/4-b) statüsünde geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edileceği kuralı getirilmiştir.
Örneğin; C şahsının yurtdışındaki 5000 günlük süresini 15.11.2010 tarihindeki talebi üzerine borçlandığını ve borçlanma talep tarihinde Türkiye’de hiçbir sigortalılığının bulunmadığını varsaydığımızda, borçlanacağı 5000 günlük yurtdışı borçlanma süresi Bağ-Kur statüsünde kabul edilecektir. 
Yukarıda verilen örnekte aynı kişinin 5000 günlük süresini 15.11.2010 tarihindeki talebi üzerine borçlandığını ve borçlanma talep tarihinde SSK statüsünde çalıştığını varsaydığımızda, bu kişinin borçlanacağı 5000 günlük süre SSK statüsünde kabul edilecektir. 
Yapılacak yurtdışı hizmet borçlanmalarının hangi statüde kabul edileceği hususu kişinin hangi şartlarla (emeklilik yaşı, prim gün sayısı, sigortalılık süresi) emekli olacağı açısından önemlidir.
Zira, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı statüsüne tabi sigortalıların emeklilik şartları birbirinden çok farklıdır ve bir kişinin hangi statüden emekli olacağı ise primi ödenmiş son 7 yılda (01.10.2008 tarihinden sonra sigortalı olanlarda ise tüm çalışma dönemi içerisinde) en fazla prim ödenen statüye göre belirlenmektedir.    

Yurtdışı borçlanması yapanlara emekli aylığının bağlanması belli şartlara tabidir.

3201 sayılı Kanunun 6. maddesinde borçlandırılan sürelere istinaden hangi şartlarla aylık bağlanacağı belirlenmiştir.
Buna göre; yurtdışı borçlanması yapanlara emekli aylığı bağlanabilmesi için; 

-Türkiye’ye kesin dönülmüş olması,

-Tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması, 

-İlgili kanunlara göre emekli aylığına ilişkin şartların (yaş, sigortalılık süresi, prim gün sayısı) hak kazanılmış olması, 

-Kuruma yazılı başvuruda bulunulması,

gerekmektedir.
3201 sayılı Kanunda 2008 yılında yapılan değişiklikle “kesin dönüş” kavramı yeniden tanımlanmıştır. 
Buna göre, kesin dönüş kavramından aylığı talebinde  bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesi, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunun anlaşılması gerekmektedir.
Buradaki sosyal yardım ifadesinden bulunulan ülke mevzuatı kapsamında, geçimlerini sağlayacak hiçbir gelirleri olmayan veya mevcut gelirleriyle geçimlerini sağlamakta güçlük çeken kişilerin asgari geçim düzeyi ile sınırlı olmak üzere geçimlerinin sağlanması amacıyla kamu kurum ve kuruluşları tarafından muhtaçlık durumuna ve süresine göre ödenen, ikamet şartına bağlı nakdi yardımlar anlaşılmalıdır.

Yurtdışından da aylık talebinde bulunulması mümkündür.

Aylık talebi başvurularında ilgili şahsın bizzat müracaat etmesi gibi bulunmamaktadır. Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi ve 3201 Sayılı Kanuna Göre Aylık Talebinde Bulunanlara Mahsus Beyan ve Taahhüt Belgesinin usulüne uygun doldurulup imzalandıktan sonra SGK’nın ilgili ünitesine doğrudan başvuru yapılabileceği gibi,  söz konusu belgelerin yurtiçi veya yurtdışından posta yolu ile de gönderilmesi suretiyle aylık talebinde bulunulabilmektedir.

Tahsis Talep ve Beyan Taahhüt Belgesi
ile 3201 Sayılı Kanuna Göre Aylık Talebinde Bulunanlara Mahsus Beyan ve Taahhüt Belgesi örnekleri SGK İl/Sosyal Güvenlik Merkezlerinden veya SGK internet sayfasındaki “form ve dilekçeler” bölümünden temin edilebilmektedir. 
Yukarıda belirtilen şartları yerine getirenlerin emekli aylıkları, yazılı talepte bulundukları tarihi takip eden aybaşından başlatılmaktadır.

Ölüm halinde hak sahipleri de yurtdışı borçlanması yapabilir.

Türkiye’de hizmeti bulunmayan sigortalıların hak sahipleri ölenin yurtdışındaki hizmetleri emekli aylığı bağlanmasına yeterli ise öncelikle bu hizmetlerini 3201 sayılı Kanunun öngördüğü şartlarla borçlanabilirler.
Hak sahipleri emekli aylığına yetecek gün sayısı kadar borçlanabilecekleri gibi ölenin yurtdışında geçen hizmetlerinin tamamını da borçlanabilmektedir. 
Türkiye’de hizmeti bulunmayan sigortalıların hak sahipleri, ölenin yurtdışında geçen hizmetlerinin tamamını borçlandıkları halde, bu hizmetler aylık bağlanması için yeterli olmadığı taktirde, ölenin askerlik süresinin tamamını yada aylık almaya hak kazanacakları kadarını da borçlanabileceklerdir.
3201 Kanunda, hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için yurda kesin dönüş zorunluluğunun gerektiğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığından, hak sahiplerine borçlandıkları sürelere istinaden emekli aylığı bağlanmasında kesin dönüş şartı aranmayacaktır. 

Türkiye’de veya yabancı bir ülkede çalışan veya yabancı ülkede sosyal sigorta ya da sosyal yardım alanların aylıkları kesilir.

Borçlandıkları sürelere istinaden aylık bağlananların emekli aylıkları, yurtdışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışmaya, ikamete dayalı bir sosyal sigorta yada sosyal yardım ödeneği almaya başladıkları ya da Türkiye’de sosyal güvenlik kanunlarına göre sigortalı olarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren kesilmektedir. 
Ancak, yukarıda belirtilen hükmün 2008 yılında yürürlüğe girdiğinden, kazanılmış hakların korunması bakımından 2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan Kanun ve yönetmelik hükümleri de göz önünde bulundurulmaktadır.