Celal Başlangıç

05 Mart 2015

KABA propagandada TAŞ kafa dönemi!

Goebbels ya da Hovland sağ olsaydı yeni bir propaganda teorisi geliştirirlerdi mutlaka.

Havuzda su balesi yapanların "Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ' figürü,  Nazi Goebbels'in 'Çamur at izi kalır' teorisini bile yeni bir aşamaya vardırdı; 'Çamurda bile iz bırak!'

İktidar yanlısı beş gazete aynı haberle, hatta neredeyse sözcüğü sözcüğüne aynı manşetle çıkınca alay konusu olurdu:


"Pişti oldular!"

Bugünden sonra alay edilecek bir "değeri" bile kalmadı bu durumun.

Çünkü "havuz medyasının köşebazları" sık sık düştükleri bu komik durumu bir propaganda yöntemi olarak piyasaya sürdüler.

Beş gazeteden 13  "yazar" köşelerine aynı başlığı atmış:

"Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ"

Majüskül harfleri okuyunca al sana "Kabataş".

Başlık ortak da, her "yazar" altını meşrebine göre doldurmuş.

"Yazar"ı tırnak içinde yazmamın bir nedeni var.

Bunlardan bir kısmı gerçekten köşe yazarı ve gazeteciydi, süreç içersinde AKP'nin propaganda aygıtının bir parçasına dönüştüler.

Büyük bir kısmı da AKP'nin propaganda aygıtının bir parçası olarak "yazar" süsü verilmek suretiyle köşelere yerleştirildi.

"Gezi'ciler Kabataş'ta türbanlı bacıma saldırdılar" iddiasının yalan olduğunu söyleyenleri kınıyorlar şiddetle.

Bu yalanda sığındıkları tek cila da "beyan esastır" argümanı.

Oysa beyanın "esas" değil, "yalan" olduğu görüntülerle ortaya çıktığı halde...

Cumhurbaşkanı Erdoğan henüz "Türk tipi başkanlığı" tesis edemedi ama...

Maşallah "köşebazları" çoktan "AK-Türk tipi gazeteciliği" ortak bir eyleme dönüştürdüler.

Bu kadarını Nazilerin Propaganda Bakanı Goebbels bile akıl edememişti.

"Çamur at izi kalır" teorisine uygun olarak neler söylememişti ki...

"Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkar."

"Yalanı bin defa tekrar edersen gerçeğe dönüşür."

"Yalan ne kadar büyükse inanan o kadar çok olur."

Ama teorisini buraya kadar vardıramamıştı.

O, çamur atıp iz bırakmayı düşünmüştü.

Oysa gelinen nokta, "çamurda bile iz bırak" aşamasındaydı.

Durum Goebbels'i aşıp daha çok, ABD'li iletişim bilimci ve psikolog Caarl Hovland'ın ilgi alanına giriyor.

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD ordusunda psikolojik etkinlik konusunda çalışma yapan Hovland'ın "Uyuyan Etkisi" tezinin gecikmiş bir uygulamasıdır karşımızda olan.

Bu teze göre, aktarılan bilgiyi hafızamızda tutar, ama bu bilgiyi bize iletenleri unuturuz

Yani hiç de güvenilir olmayan, hatta yalanlarıyla kredisini yitirmiş bir kaynaktan aldığımız bilgiyi hafızamızda tutarken, o bilginin kaynağı hafızamızdan silinir.

Böylece güvenilir olmayan kaynaklardan alınan bilgiler, hafızamızda "gerçek" olarak kalır.

Tam olarak "Uyuyan Etkisi"yle ya da  "çamurda bile iz bırak" ortaklaşmasıyla yüz yüzeyiz.

Goebbels ya da Hovland sağ olsaydı yeni bir propaganda teorisi geliştirirlerdi mutlaka.

Adını da "Diliniz KABA, vicdanınız TAŞ" gibi dahiyane bir buluştan hareketle koyarlardı:

"KABA propagandada TAŞ kafa dönemi"

Bu ortak eylem sayesinde, havuz medyasının köşelerine bakarken insan gazete okuduğu hissinden çok...

"Her şey dahil" otellerin animasyon saatlerinde, "havuzda su balesi" seyrettiğini zannediyor.