Bazı şeyleri tekrarlamak, ısrarla sormak her zaman ‘takıntı’ olarak yaftalanamaz. Bazı şeyleri ısrarla sormak hafıza ya da yanıt arayışının kendisidir.
Kadim mesele Kürt meselesinin çözümüne dair ‘ortada bir süreç var mı?’ sorusunu ısrarla sormak gerekiyor. Çünkü süreç olabilmesi için bir süreklilik, olaylar arasında bir bağlantı, bütünlük ve bir amaç olması gerekiyor. Tanık olduğumuz şey ise son 5 aydır sürekliliği olan bir durum.
MHP lideri Bahçeli’nin ana aktör olduğu ‘Türk-Kürt kardeşliği’ hamlesinin bir yerlerde tıkandığı anlaşılıyor. Zira iktidarın ‘Terörsüz Türkiye’ olarak tarif ettiği mevcut hal bulanık, belirsiz. Yaklaşık 50 yaşındaki bir örgütün (PKK) birden silah bırakıp kendini feshetmesi nasıl mümkün olacak? Bir yandan da bir acele olduğu aşikâr… PKK ateşkes ilan etti, Öcalan’ın çağrısına uyacağını açıkladı ama kongrenin güvenli şartlarda toplanması için devletin de ateşkes içinde olması gerektiğini söyledi. Zira saldırıların devam ettiği yönünde haberler basına düştü. Başlattığı hamlenin arkasında duran Bahçeli de aynı aceleciliğe sahip olmalı ki 16 Mart’ta “PKK derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırmalı” dedi.
Tarihi günlerin, ayların bizzat tanığı ve yürütücüsü İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder’in şu dediğini de not etmek gerekiyor: “Şu anda ne ABD’nin, ne İsrail’in, ne İran’ın, ne Türkiye’nin ne de Suriye sahasındaki diğer aktörlerin nasıl bir yol alacağı netlik kazanmış durumda. Şam’daki yeni iktidarın da ne yapacağı, nasıl bir Suriye kurgulayacağı net değil. … İktidar, bizim atfettiğimiz anlamda ‘devlet aklını’ devreye sokup, belirsizlik karşısında Kürtlerle barışacak ve Ortadoğu’da bu şekilde mi temel aktör haline gelmeye çalışacak, yoksa ‘kadife eldiven içindeki demir yumrukla’ Suriye’de Kürtlerle sert bir çatışmaya mı girecek? Şu anda ulaşılmak istenen temel nokta, bu iki seçenek arasında karar kılmak.”
Sırrı Süreyya Önder bunları söylediğinde Öcalan henüz çağrısını yapmamıştı. Devlet ve iktidar hâlâ Suriye’deki durumun netleşmesini bekliyor, Mazlum Kobani-Ahmed eş Şara (Colani) arasındaki paraf edilen ön mutabakat bu belirsizliği gidermemiş olacak ki, sürecin aceleciliğine uygun somut adımlar atılmıyor ya da atılamıyor. Tam belirsizlikler sürerken, Öcalan’ın mevcut durumun ‘sabote’ edilebileceğine dair kaygısının görüşmelerde sık gündeme geldiğini DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan, Cansu Çamlıbel’e açıklamıştı T24’te.
3 Mart AKP MYK’sında benzer konunun gündeme geldiğini AKP Sözcüsü Ömer Çelik duyurdu: “Hem bazı devletlerin hem bazı örgütlerin, vekil güçlerin provokasyon ve siyasi sabotaj girişimlerine karşı azami dikkat gösteriyoruz.”
‘Sabotaj’ kelimesinin altını dolduran saldırı haberi Kobani’den geldi.
DEM Parti Kobani’nin bir köyüne yapılan SİHA saldırısı için ‘sabotaj’ kavramını kullandı.
Kürtler için sembolik anlamı olan Kobani'nin Berxbotan köyüne SİHA ile düzenlenen saldırıda anne, baba ve 7 çocuk katledildi. Siviller hayatını kaybetti. Bir aile yok oldu. Saldırının olduğu köy, Kürtler için bir hafızaya sahip… 2015 yılında IŞİD aynı köyde katliam yapmıştı.
Tuncer Bakırhan bu saldırının altını kalın kalın çizdi AKP ve MHP görüşmelerinden sonra: “Sıradan bir saldırı değil. Çözüm Süreci’ndeki Paris katliamı neyse aynısıdır. Sayın Erdoğan bu süreçte provokasyonlara karşı en üst seviyede tedbir alacağız demişti. Erdoğan’dan beklentimizi söylüyorum: Bu sabotaj açığa çıkarılmalı, failler açığa çıkarılmalı ve yargılanmalıdır. Bize gelen bilgiler ve yapılan haberler işaret edilenin kim olduğunu açığa çıkarıyor. İktidar sorumlu davranmalı.”
DEM’in işaret ettiği bu saldırının, planlaması günler öncesinden yapılmış AKP ve MHP görüşmelerinden öncesine denk gelmesi tabii ki dikkat çekici. Öğrendiğim kadarıyla görüşmelerde DEM bu saldırıyı gündeme getirmiş. Hem MHP hem AKP bunun sabotaj olduğunun farkındaymış. DEM heyeti 139 halk toplantısı yaptıklarını, halkın Kobani konusunda çok hassas olduğunu, yaşananlara ilişkin güven sorunu yaşayan halkın benzeri saldırılarla daha da güvensiz olacağını aktarmış AKP ve MHP heyetlerine. Görüşmeler bütün taraflar için iyi geçmiş ve Cumhur İttifakı’nın bir yol haritası ve tarihi olduğu da görüşmelerden çıkan izlenim.