AKP ve CHP arasındaki siyasi meydan muharebesinin öne çıkan iki aktörü var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu…
Bu muharebe CHP’nin ittifaklarla İstanbul’u kazandığı 2019 yılından bu yana sürüyor. Şiddeti artarak devam ediyor.
Yargı bu çatışmada önemli bir sınav veriyor.
İmamoğlu’na açılan, hapis ve siyasi yasak verilen ‘Ahmak’ davasıyla başladı, Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu döneme ilişkin bir ihale ile ilgili açılan davayla sürdü, sürüyor.
CHP’li Esenyurt ve Beşiktaş Belediye Başkanlarına yönelik davalarla farklı bir aşamaya geçti.
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “turpların büyükleri heybede” sözünün muhatabının kim olduğu herkesin bildiği sır!
Ekrem İmamoğlu bunu açıktan söylemişti: Bana hayatı dart etmeye çalışana meydan okuyorum. Madem hedefiniz benim, bari burada mert olun. Onayın benim cezamı, milleti rahat bırakın !
İmamoğlu, Erdoğan’ın heybesindeki turpu açıkladı İstanbul Saraçhane’deki basın toplantısında.
O turp CHP’li belediyeler hakkında açılan soruşturma dosyalarındaki bilirkişilik yapan kişinin hep aynı isim olması. Adı S. B.… Eski Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’ndan emekli. Muhasebeci. 2011 yılında CHP’li Karaağaç Belde Belediyesi'ne yönelik operasyonda da bilirkişilik yapmış.
İmamoğlu bu bilirkişi hakkında “… olmayan şeyleri yazacak-atıf yapacak kadar rahat bir profesyonel. Başına bir şey gelmeyeceğinden emin. Belli ki arkasında güvendiği kişiler var. Özel seçilmiş birisi” dedi.
İmamoğlu’nun ‘önemli’ vurgusuyla yaptığı basın toplantılarını hatırladım. Aralık 2022’deki toplantıda İBB’ye “terör soruşturması”nı can hıraş savunan eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu siyasi hedefti.
Soylu artık İçişleri Bakanı değil, milletvekili ve bu dönem sonunda aktif siyaseti bırakacağını açıkladı.
O ‘terör’ soruşturmasından da bir şey çıkmadı.
İmamoğlu’nun Saraçhane’deki bir diğer önemli basın toplantısı 4 Ocak 2024’teydi ve o toplantıda olası kayyım olasılığına karşı kavgayı büyüteceğini yazmıştım.
O tarihten bu yana İmamoğlu’nun siyasi muarızı doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan oldu.
Toplantıda Cumhurbaşkanı Erdoğan için “AK Parti Genel Başkanı” vurgusu da yapan İmamoğlu, Erdoğan’ın ‘tarafsız’ olmadığını, yargı eliyle siyaseti dizayn ettiğini ima etti.
Daha önce de yargısal süreçlerle ilgili Adalet Bakanı’nın başkanı olduğu Hakim Savcılar Kurulu’na başvuru yaptığını açıklayan ve ‘dinlemediler’ diyen İmamoğlu, bugün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yaptığı çağrının karşılık bulmayacağını biliyor olsa gerek.
Buna rağmen İmamoğlu neden Yılmaz Tunç’a “Sözünüz İstanbul'da geçmez. Adliyede koridorlarda duyulan bir ses, herkesin kulaklarında çınlıyor: ‘Bakan bize karışamaz.’ ‘Bakan bize karışamaz’ diyenlerin olduğu bir yerde, bugüne kadar siz, sadece tweet attınız. Onun da metni belli. HSK'yı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ile ilgili harekete geçirmek için mangal gibi, adalet yüklü bir yürek lazım” diye seslendi?
İmamoğlu hem yargıda İstanbul’un ağırlığının altını çizdi hem de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bakanların bile ‘etkisiz’ olduğunu söylemiş oldu. Dolaylı da olsa bu tablodaki muhatap yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’dı.
Soru-cevap kısmında ben de İBB Başkanı’na “Adalet Bakanı’nın sözü İstanbul’da geçmez” açıklamasını sordum.
İmamoğlu “Ben karnımdan konuşmam bunu yargı mensupları konuşuyor, hukukçular konuşuyor. Konuşmayan yok, Ankara’daki duymayacak, ben de duyduğumu söylemeyeceğim yani. Net yani, öyle deniyor. 'Kimsenin lafı geçmez, o sadece bir kişi ile konuşur. Bu kadar aleni konuşulan cümleleri bile ihbar kabul edip işlem yapması gerek Adalet Bakanı'nın yüreği varsa…” yanıtını verdi.
Gelelim meselenin bam teline…
Area Araştırma ocak ayında sormuş. “Beşiktaş Belediyesi’ne yapılan operasyonla ilgili kanaatiniz nedir” diye. Yanıt verenlerin yaklaşık yüzde 47’si “siyasi davadır, asıl hedef Ekrem İmamoğlu’dur” demiş.
Kamuoyu, CHP’li belediyelere yönelik operasyonları ‘siyasi’ operasyon olarak görürken, CHP ve İmamoğlu’nun, yargıdaki siyasallaşmaya siyasi yanıt üretmek yerine, ‘seçilmiş, özel görevli’ bilirkişinin adını açıklaması, mevcut muharebeyi çok da etkilemesi mümkün mü?
Yargılamalardaki adaletsizlikleri, hukuksuzlukları vurgulamak tabii ki önemli. Ama bir duruşma salonunda yapılacak savunma hattının siyaseten karşılığı olacak mı?
Olsaydı ‘Ahmak’ davasından bu yana ‘teşhir’ edilen yargısal süreçler neden kayyım ya da farklı soruşturmalara set oluşturamadı?
Nitekim Saraçhane’deki bugünkü açıklamasından sonra İmamoğlu hakkında jet hızıyla “adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” ve “yargı görevi yapanı, bilirkişiyi, tanığı etkilemeye teşebbüs suçu”ndan soruşturma açıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “AK Parti’nin yaptığı iş CHP'ye düpedüz savaş ilanıdır. Bu savaş ilanını görüyoruz ve kabul ediyoruz” sözünün altını nasıl dolduracağı merak konusu. Hukuk mücadelesinde mağlup olma ihmalleri yüksek zira…
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. "Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |