Candan Yıldız

23 Kasım 2024

Hakan Fidan “Suriye’deki Kürtler Türkiye'ye karşı ev ödevlerini biliyorlar” derken bir temas mı söz konusu?

Dışişleri Bakanı’nın açıklamaları Suriye’deki Kürt siyasetinin PKK ile arasına mesafe koyması talebine ilişkin işaretler taşıyor

Nevroz, Diyarbakır

Devlet Bahçeli ile görüşen Ufuk Uras T24’e yaptığı açıklamada MHP lideriyle yapılan görüşmede Erdoğan ve Bahçeli’nin bir yol haritası olduğu izlenimi edindiğini söylemişti.

Zira kamuoyu şu soruyu merak ediyor, Bahçeli “Öcalan gelsin Meclis’te konuşsun, örgütü lağvettiğini açıklasın” derken Kürt meselesinin çözümüne dair somut olarak ne öneriyor, ya da Kürt-Türk kardeşliğinin sınırı Suriye’yi de kapsayacak mı?

Bahçeli’nin dediği gibi Erdoğan Kürt meselesi bağlamında “Bu işi biz bize çözelim, başkalarını karıştırmadan” dediyse, vekalet savaşlarının coğrafyasına dönüşen Suriye’deki son 12-13 yıllık denge, Kürt meselesinin çözümünde Suriye’deki Kürtlerin de denklemde olmasını zorunlu kılıyor.

Bu durumun yansıması TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinde Bakan Hakan Fidan ile CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun karşılıklı sözlerine de yansıdı.

En sonda söylenecek şeyi başta söyleyeyim; Fidan’ın, Suriye Kürtlerini kastederek “Oradaki insanların iyi niyeti varsa Türkiye'ye karşı ev ödevlerini biliyorlar” cümlesini Ufuk Uras’ın “Yol haritası var izlenimi edindim” cümlesiyle birlikte düşündüğümüzde, acaba Türkiye ile Suriye Kürtleri arasında bir görüşme, temas mı var sorusu akıllara gelmiyor değil. 

Zira Fidan’ın sözlerinden yola çıkarsak Suriye’deki Kürtler, Türkiye’ye karşı hangi ev ödevini biliyor, bu ev ödevi ne zaman ve kim tarafından gündeme geldi?

Ufuk Uras T24’e yaptığı açıklamada yine Bahçeli’nin başlattığı sürece ilişkin Suriye’deki Kürtlerin askeri varlığının dönüşmesi olasılığını dile getirmiş “Düşünsenize Suriye’desiniz. 100 bine yakın insan var, haydi kendimizi lağvettik. Bu nasıl olacak? Bir model gerekli, oradaki yapı Suriye merkezi hükümetine tabii mi olacak? Bütün bunlar, üzerine çalışılması gereken konular” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye Kürtlerinin yoğunlukta olduğu bölgelere operasyon seçeneğini diri tutması, Hakan Fidan’ın Komisyon’daki açıklamaları Suriye’deki Kürt siyasetinin PKK ile arasına mesafe koyması talebine ilişkin işaretler taşıyor. Bahçeli’nin açıklamaları da bununla ilişkili diye düşünüyorum.

Hakan Fidan’ın sözünü ettiğim konuşması şöyle:

“Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan giden bütün PKK'lı kadroların gönderilip oradaki Suriyelilerin kalması gerekiyor ama bunlar ayrı konular, onlar da olmayacağını biliyorlar, başka bir konu olduğunu biliyorlar yani o başka bir mevzu ama dediğim gibi bizim sınır ötesindeki Kürtlerle ilgili hassasiyetimiz her zaman var.”

CHP’li vekil Tanrıkulu’nun, Hakan Fidan’ın “Irak” başlığı altında Kürtlere değinmemesini eleştirisine verilen yanıtlar da altı çizilmesi gereken içerikte.

Tanrıkulu Komisyon’da şunu ifade etti:

“…Irak'la ilgili bir başlık var- hiç olmazsa şunu diyebilirdiniz: Kürdistan Bölgesel Yönetimi'yle de doğru ilişkilerimiz var, iyi ilişkilerimiz var. Ondan bile imtina edilmiş. Artı, mesela aynı başlık altında şu var: "Türkmen soydaşlarımızın hak ve menfaatlerini koruma yönündeki girişimlerimizi de sürdüreceğiz." Çok doğru, sürdürmek lazım ama peki, sınır ötesi -sınır içindeki Kürtler bir tarafa da- Kürtler bakımından ne düşünüyorsunuz; sadece terör mü, şiddet mi, çatışma mı, güvenlik meselesi mi? Bu meselenin güvenlik, terör dışında bir boyutu yok mu? Ne olacak?”

Hakan Fidan verdiği yanıtta, “Tanrıkulu’nun Irak'taki Kürt Bölgesel Yönetimi'yle ilgili söylediği konulara katıldığını” belirtirken sınır ötesindeki Kürtlerin bölgedeki tek hamisinin Türkiye olduğunu savundu.

“Destek olan, gözeten, kollayan, koruyan, koruyucu” anlamına gelen hamilik kelimesinin Bahçeli’nin başlattığı sürece ilişkin ipuçları taşıdığını söylemek mümkün.

Tarihe geçen kimi cümlelerin siyasetin arşivinden çıkardığınızda, devletin hafızasıyla bağını kurabiliyorsunuz.

Hatırlayacaksınız, Abdullah Öcalan Çözüm Süreci’nin resmi başlangıç tarihi olan 2013 Diyarbakır Nevrozu’nda “Bu toprakların tarihselliğinde önemli bir yer tutan “BİZ” kavramının genişliği ve kapsayıcılığı dar, seçkinci iktidar elitleri eliyle “TEK”e indirgenmiştir. “BİZ” kavramına eski ruhunu ve pratiğini vermenin zamanıdır” demişti.

Bir tesadüf tabii ki, Devlet Bahçeli de 15 Ekim’deki Meclis grup konuşmasında “Mesele BİZ olmanın emsalsiz sırrına erişmek, bunu da yaşayıp bihakkın yaşatmaktır” vurgusu yapmıştı.

Eğer yeni bir süreç varsa ve akamete uğramayacaksa, “BİZ” olabilmenin siyaseti üretilecekse bunun objektif mayasının eşit vatandaşlık talebiyle doğrudan ilişkili olduğunu geçmiş deneyimler gösteriyor.

Candan Yıldız kimdir?

Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu.

Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı.

Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı.

Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı.

Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı.

"Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı.

T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı.