Kürt meselesinin simgesel mekanlarından 12 Eylül karanlığının en ağır uygulandığı Diyarbakır Cezaevi’nin olduğu, iktidarların özel ilgili alanına giren, güvenlikçi politikaların merkezi haline dönüştürülen, “Avrupa Birliği’nin yolu Diyarbakır’dan geçer” sözünün edildiği Diyarbakır’daydım…
2016 ve 2019 yerel seçimleri sonrası kayyım atanan, 31 Mart seçimleri sonrası DEM Parti’nin yüzde 64’le yeniden kazandığı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın davet ettiği gazeteciler olarak şehri dinlemek, kayyım siyasetinin kentteki sonuçlarını anlamak önemliydi.
Farklı kurumlardan gazeteciler Diyarbakır Büyükşehir Belediye eş başkanları ile buluştu
Zira kayyım sadece siyasi bir müdahale ya da seçmen iradesinin yok sayılması anlamına gelmiyor sadece. O kenti var eden halkın devletle ilişkisini de anlatıyor. Aynı zamanda kent hakkından o kentin bütün sınıfsal kesimlerinin nasıl yararlandığını da belirliyor.
Belediye Eş Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun’un gazetecilerle paylaştığı bilgiler sekiz yıllık kayyım sürecinde ‘ganimet’ yaklaşımının olduğunu gösteriyor.
Adli mercilere verilmek üzere hazırlanan dosyalardan, göreve geldikleri günden itibaren müfettişler tarafından sürekli denetlenen, ancak kayyım dönemine ilişkin hazırladıkları dosyaların incelenmesi için İçişleri Bakanlığı’na yaptıkları ‘Müfettiş görevlendirilsin’ çağrısının karşılık bulmadığından söz eden eş başkanlar, çok örnek verdi kayyım sürecinin tahribatına dair. Ama ben bazıları için sıradan görünen ama vatandaş-kayyım ilişkisini açığa çıkaran iki örnekten söz edeceğim…
İlk örnek; 31 Mart seçimlerinin ertesi günü Diyarbakır’ın Kayapınar ilçesindeki bir apartmanın çatısında yangın çıkıyor. Yangına müdahale eden itfaiye erlerinden ikisi yaralanıyor. Birisinin vücudunda yanıklar oluşuyor, diğeri de itfaiye hortumunun yardımıyla kendisini aşağıya bırakıyor. İki itfaiye erinin tedavisi sürüyormuş.
Konuyu önce mahkemeye taşımaktan korkuyorlar ama belediyenin teşvikiyle olay yargıya taşınıyor.
İtfaiye erlerine üçüncü kalite kıyafet giydirilmiş!
Peki itfaiyecilerin yaralanmasıyla kayyım arasında nasıl bir ilişki var?
Doğan Hatun’dan dinleyelim:
“İhalede yer alan birinci sınıf kıyafet yerine üçüncü sınıf kıyafet sipariş edilmiş. Malzeme üçüncü kalite… Bu üçüncü kalite kıyafeti giren giyen itfaiye eri maalesef aylardır tedavi görüyor. Dava açmak istemediler korktukları için. Biz teşvik ettik. Bir itfaiye erinin kıyafeti üzerinden nasıl bir pazarlık yapılır!”
Diğer örnek ise mezarlıklarla ilgili.
Belediye Sağlık İşleri Daire Başkanlığı’na bağlı Mezarlıklar ve Cenaze Şube Müdürlüğü’nün, kayyım döneminde aile mezarlıkları satışıyla ilgili usulsüzlüklere gelelim…
Sekiz mezarlık alanı satın alan ilgili müdür Mehmet Kadri Yıldız, boş mezar kazıyarak kendisine tahsis edilen alanı 18 mezarlık alanına çeviriyor.
Konu 28.08.2024 tarihinde Belediyenin Teftiş Kurulu Başkanlığı’na iletiliyor. Buna göre “Yeniköy Mezarlığı’nda yapılan kontroller sonucu satışı yapılan sekiz kişilik aile mezarlığında herhangi bir cenaze olmaksızın 18 adet mezar yerinin hazırlandığı” tespit ediliyor.
Sekiz kişilik aile mezarlığı yeri, mezar varmış gibi 18 kişilik mezar yeri olarak genişletiliyor.
Yine kayyım olarak atanan Diyarbakır Valisi Münir Karaoğlu döneminde Kırsal Hizmetler Daire Başkanlığı’na atanan Nihat Nurbaki de 07.12.2020 tarihinde aile mezarlığı satın alıyor. Satın aldığı alan 36 metrekare. Ama ölçüm yapılan alan 46 metrekare. 10 metrekarelik fazla alan çevrilmiş yapılan incelemede.
Yeniköy Mezarlığı’nda Belediyede Kırsal Kalkınma Daire Başkanı’nın satın aldığı aile mezarlık alanı 46 metrekareye çıkarılmış
Semavi dinlerdeki ortak inanca göre herkesin eşitlendiği mezarlıklar bile ‘imtiyaz’ alanları olarak istismar edilebiliyor. Daha fazla imtiyazı kendinde görme hakkı…
Kayyım bu nedenle aynı zamanda bir imtiyazlandırma rejimi… Birileri daha fazla eşit, daha fazla vatandaş!
Yarın: Kayyımlara Diyarbakır halkı ne diyor, Bahçeli’nin Öcalan çıkışını nasıl yorumluyor ve kayyım ihtimaline ilişkin neler konuşuluyor?
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. "Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |