Konuşan kutu radyoyu “arkası yarınlar”, “şimdi haberler” kalıbından çıkarıp, “stand-up soslu haber” kıvamına getiren 84 yıllık süreçte, dön dolaş aynı mahalle ürünü yayıncılığı terennüm ettiğimiz bir coğrafyadan gelip, başka bir coğrafyada, “hakkıyla” farklı bir yayıncılığı anlatacağım bu hafta sizlere.
Kıssadan hisse herkes payına düşeni almakta serbest.
Popüler kültürün “FM” tadında pompalandığı Türkiye’de radyoculuk 90’lardan sonra daha ticari bir alana kayarken, kendi özgünlüğünü, bağımsız alanını yaratamadı. Radyo haberciliği ise; bir dönem pür dikkat, herkesin başına toplandığı “BBC Türkçe” haberlerini aşamadı. Önemli medya kuruluşlarının radyoları da “ortak yayıncılık” adı altında haberciliği televizyon haberciliğine hapsetti.
Oysa başka bir radyoculuk mümkün! (MÜŞ)
5EBI, Adelaide merkezli, Güney Avustralya geneline yayın yapan, yerel, çok dilli; haftada 47 dilde yayın yapan, ticari olmayan, hem kamu destekli, hem de kendi olanaklarıyla ayakta kalmaya çalışan 35 yıllık bir radyo.
Geçtiğimiz hafta onları ziyaret ettim. Anglo-Sakson Avustralya yayıncılığına alternatif, yereli güçlü kılan, bunu yaparken de dünyaya kör ve sağır kalmayan bir yayıncılık anlayışını radyonun haber bölümünün başındaki isim, Ewart Shaw ile konuştum.
Göçmenler için kurulan bir radyo
5EBI, 50’lerde gelen ilk göçmen kuşağın ihtiyaçlarına yanıt vermek , “homesick” denilen duygu bariyerini aşmak, geldiğin yerde neler olup bittiğini bilmek, yabancı bir ülkede biraz kendi topraklarında hissedebilmek, “dilsizliğin” sınırlarına hapsolmamak için kuruluyor. İlk dönemler, gelen göçmen toplulukların öz geçmişine göre, Yunan, Alman ve Dutch dilinde yayın yapıyorlar. Bugün ise aralarında Etiyopya, Sudan, Somali gibi ülke dillerinin de olduğu geniş bir yelpazeye sahipler.
Dinleyici profili, 55 yaş ve üstü olsa da gençlere ulaşmak, yani ikinci, üçüncü hatta dördüncü kuşağa ulaşmak gibi bir dertleri de var. Ewart Shaw bu durumu şöyle özetliyor: “İlk jenerasyon 50’lerde geldi ve programları başlattı. O dönemde, yürekleri ,kafaları ve ayakları yurtlarındaydı. Bu ülkeyi inşaa ederken, çocukları doktor olsun, avukat olsun diye hayal kurdu. Çocukları ise Avustralyalı olmakla meşguldü.”
Şimdilerde 50’ler 60’lardaki gibi bir işçi göçü yok. Gelen gruplar daha küçük. Özellikle Afrika’dan gelen sığınmacılar, uzun süre kamplarda kalıp buralara geldikleri için kültürlerini, köklerini kaybeden insanlar. Shaw bu grupların, “beyzbol şapkalı, şalvar kot giyen Siyah Amerikan kültürü” ; yani televizyon kültürü ile kimlik oluşturduklarını, bu kimliğe sığındığını, radyo programlarında kendi asıl kimliklerini yeniden inşaa ettiklerini söylüyor.
Çok dilli yayıncılığını devlet eliyle sürdüren tutan SBS’ten farlı bir radyo 5EBI. Shaw farkı, “ gerçekten yerel olmak, toplum haberlerine hızlı ve çabuk ulaşabilmek” olarak sıralıyor. SBS’in varlıklarını tehdit edeceğini düşünenlerin yanıldığını söylüyor. Zira 5EBI, İngiltere-ABD merkezli ana akım medyanın yapmadığını yapıyor. Örneğin Filipin toplumunu ilgilindiren haberleri, Filipin dilinde, detaylı olarak veriyor. Avrupa’da, Güney Doğu Asya’da, komşu ülkelerde olup bitenler onları daha çok ilgilendiriyor. Ewart Shaw’ın deyimiyle; “ Belçikalı dinleyicilerine 237 gündür hükümetin hala kurulmadığını haber vermek zorunda hisseden bir yayıncılık anlayışı. Ana akım medyada bunu görmek, duymak, okumak neredeyse imkansız..
5EBI aynı zamanda müzik tarihine bir yolculuğunda istasyonu. Hiçbir yerde duyamayacağınız müzikler bu radyoda geçmişiyle birlikte veriliyor. Bu yüzden Anglo-Sakson Avustralyalılara da hitap ediyor. Bir nevi “dünyanın bütün seslerine Açık Radyo”.
Radyoda Kürtçe, Türkçe yayınlar, programlar da yapılmış bir vakitler. Onun öyküsü de haftaya...