Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem büyüdüğü hem de siyaseten büyüdüğü İstanbul’un son iki seçimde kaybedilmesinin faturası, aday olmayacağı haftalar öncesinden açıklanan, Milli Görüş çizgisinden gelen Osman Nuri Kabaktepe’ye çıkarılacağı belliydi.
İstanbul teşkilatı AKP için hep önemli oldu. Milli Görüş’ün kitleselleştiği ildi. O gelenekten gelen kadınların mobilizasyonu öğrendiği, öğrettiği, devrettiği şehirdi İstanbul.
Son iki yerel seçimde ‘İstanbul’u alan Türkiye’yi alır’ ezberi bozulsa da AKP için İstanbul’un yeniden alınması, ekonomik kaynağı güçlü ve büyük olan bir belediyenin sunduğu imkanları siyasete tahvil edebilmesinin bir anahtarı… Erdoğan’ı siyasete kazandıran ilin yeniden kazanılması psikolojik bir üstünlük.
AKP 8. Olağan İstanbul İl Kongresi’ni izlemek için, Abdi İpekçi Spor Salonu’nun yerine yapılan, açılışını bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı Zeytinburnu Basket Gelişim Merkezi’ne gittim.
Eski Başbakan Binali Yıldırım da kongreye katıldı
Buz gibi bir İstanbul gününde, Cumhurbaşkanlığı güvenlik protokolünün izlendiği güvenlik kontrollerini aşarak kongre salonunda basına ayrılan bölüme geldim.
"Umudun, İcraatın, Geleceğin Adı AK Parti" sloganıyla düzenlenen kongre için, açılışı Erdoğan tarafından yapılan bir yer tercih edilmişti. İcraata bir göndermeydi.
Salon, Erdoğan’ın gelişine yakın bir saatte doldu. 10 bin kişilik kapasiteye sahip salon için, sahne kısmı nedeniyle, tümüyle doluydu diyemem. Salonun heyecanı yine Erdoğan merkezliydi.
"AKP eşittir Erdoğan" diyebileceğimiz bir kongre izledim. Sloganlarda o vardı, pankartlarda o vardı, şarkılarda o vardı.
Örneğin, İstanbul İl başkanlığının hazırladığı videolardan bir tanesi Erdoğan’a yazılan bir mektuptu. O videoda şu söz dikkat çekiciydi: “Bizi sorarsan çok değiştik senle tanıştıktan sonra…”
Eski ve yeni İstanbul il başkanlarının yaptığı konuşmalarda da Erdoğan’ın İstanbul’unu yeniden kazanmak vurgusu vardı.
Her şey Erdoğan’la ilişkiliydi… Kongre divan başkanlığını yapan AKP Grup Başkanı Abdullah Güler de İstanbul’u Erdoğan’a hediye etmekten söz etti.
Eski AKP İl Başkanı Osmanı Nuri Kabaktepe ve Abdullah Özdemir
Lider kültünün güçlü olduğu bu topraklarda liderin kahramanlaştırılması, kutsallaştırılmasına dair çok örnek var. Erdoğan da o örneklerden biri… Simgeler, semboller siyasetinin güçlü olduğu AKP’de Erdoğan manevi olarak da dokunulmaz bir yerde.
Yine bir videoda Erdoğan şöyle anlatıldı:
“Öyle bir sevdadır ki seninkisi Leyla’sı memleket olmayan seni ne anlasın. Bir bir aştın, geçtin engelleri. Milletini Şirin görmeyen bu dağları nasıl aşsın. Kurduğun köprüyü taştan sananlar. Böldüğün uykuyu yoktan sayanlar, gördüğün ufku düşe yoranlar, söylesen dinlenmez, anlatsan anlamaz. Elden bal yerine bizden sudur tercihin. Yerli ve milli olsun budur isteğin. Bugün yerdeki de gökteki de senin emeği. Hakikatle bakan görür, bakmayan görmez. Bayrağımızın olduğu her yerde dik boynumuz, alnımız açık sayende yok korkumuz. Önce yaradana sonra sanadır borcumuz.”
İstanbul’un geri alınması, 2028 genel seçimlerinin rekor oyla kazanılmasının hedef olarak konulduğu kongrede teşkilattan gelen, Bağcılar Belediye Başkanlığı’ndan il başkanlığı koltuğunu oturan Abdullah Özdemir’in konuşmasından ve gençlik kollarının yoğun tezahüratından anlıyoruz ki İstanbul için yeni strateji gençlere ulaşmak olacak. Zira kimi anketlerde ilk kez oy kullanan gençler arasında AKP tercihinin düşük olduğu çıkmıştı.
Konuştuğum AKP Gençlik Kolları’ndan genç bir kadın da Özdemir için "Bağcılar’da uyuşturucuya bulaşan gençleri kazandı, gençler çok seviyor, çalışkan, proje üreten biri" dedi.
Genç bir il başkanı için İstanbul’u yeniden almak iddialı bir hedef. Enerjisi yüksek Özdemir’in “… güneş doğmadan evlerimizden çıkmaya, güneş batmadan evlerimize girmemeye, söz veriyoruz” sözü AKP’nin eski fabrika ayarlarına dönüşün ifadesiydi. Zira mahalle başkanları düzeyinde örgütlenen AKP’nin kapı kapı siyaseti, Milli Görüş geleneğinden devraldığı bir yöntem.
Filistin-Gazze'den çok Suriye öne çıkarıldı
Erdoğan’ın konuşmasından da yeni başkandan yüksek beklenti içinde olduğu anlaşılıyor.
Çünkü ilçe teşkilatlarının adı okunduğunda Sultangazi ve Bağcılar sıralarından güçlü tezahürat duyuldu. Kimi ilçelerin varlığı yok gibiydi…
Erdoğan ise konuşmasında geleceğe dair yeni şeyler söylemek yerine, geçmişin hafızasını canlı tuttu ki yeni bir şey değildi. Muhtıralar, kapatma davaları, MİT krizi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz…
Yeni bir sözden çok geçmiş hizmetleri anlatan Erdoğan, kendisi için sadece bir şehir olmayan İstanbul’u yeniden kazanmak için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ismiyle hedef aldı.
Rakibinin İmamoğlu olduğunu daha açık etti. İmamoğlu için "Ekrem, Ekrem efendi" ifadelerini kullandı. İmamoğlu da son konuşmalarında muhatap olarak doğrudan Erdoğan’ı adres gösteriyor.
Ekonomik krizin AKP’nin tabanını da sert etkilediğini düşündüğümde, ki tribünler onlarla doluydu, AKP’nin gücünü korumasının esrarı neredeydi?
Erdoğan’a olan bağlılık bir nedense başka bir neden de icraat siyasetinin sıradan insanın hayatına dokunması.
Kuruluşundan beri AKP’ye oy verdiğini söyleyen biri kendi zamanındaki hastane kuyruklarını örnek verdi.
Evinde doğalgazı olmayan, soba yaktığını söyleyen, zamlardan şikâyet eden bir kadın da “Bu kez oy verir miyim bilmiyorum ama galiba yine Erdoğan’a veririm” dedi.
Erdoğan’ın bu kadar merkezde olması AKP’nin aşil topuğu gibi… Salonda bu hissediliyordu. Lidere atfedilen gücün kişi odaklı olması, örgütün geride tutulması bütün siyasi partilerin zayıf noktası.
Bir notta basın için… Başka kongreleri de takip eden bir gazeteci olarak protokol bölümüne ulaşamamak habercilik açısından bir sorun. Bir analiz/izlenim yazısı için katılanları/katılmayanları görmek, nedenini sorgulamak önemli. Umarım bu uygulama yeniden gözden geçirilir.
Candan Yıldız kimdir?Candan Yıldız, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Gazeteciliğe HBB'de On'da On Haber program editörlüğü ile başladı. Kanal D, TV 8, Birgün Gazetesi, CNNTürk, İMC TV, Halk TV'de muhabirlik, editörlük, ana haber editörlüğü ve haber program koordinatörlüğü yaptı. Haber kanallarında çeşitli program formatları yarattı. Radyo ve Gazetecilik Ödülleri En İyi Program Ödülü/(1997), Çağdaş Gazeteciler Derneği En İyi Haber Program Ödülü/ (2002) ödülünü aldı. Avustralya'da SBS Türkçe Radyo Haberler servisine haber yaptı. "Öteki Sesler" isimli belgesel yaptı. "Dicle'nin Göz Yaşları" ile "Şiddete Karşı Anlatılar-Ayakta Kalma ve Dayanışma Deneyimleri" ortak çalışmalarda yazarlık yaptı. T24'le birlikte internet gazeteciliğine adım attı. |