Hayatı kadın olarak yaşamak çok zor! Bir yakınma cümlesi değil, gerçeğin ta kendisi. Algının şiddeti, şiddetin algısından daha güçlü. Güney Avustralya ölçülerinde mütevazı 8 Mart nedeniyle tanıştığım eylemci, feminist Yvonne Corcoran’ın anlatımları “nakarat” algıları terz yüz eder nitelikte. Flinders Üniversitesi Kadın Çalışmalarında hoca olan Corcoran, gelişmiş-demokratik Batı algısının yanıltıcılığını hem Avustralya hem de “geri” Afrika ülkelerinden örneklerle ortaya koydu.
Dünyanın yaşanabilir ilk üç ülkesi arasında gösterilen Avustralya’nın kadınlar karnesi, her yer gibi. Kadının statüsü denilen genel kavram çok etnik gruplu bu ülkede, genele dair doğru bir fotoğraf vermeyi güç kılıyor. Daha çok göçmen kadınlar üzerine çalışan Corcoran; “statü gruptan gruba değişiyor, yerli halkların kadınlarının kendi toplumundaki erkeklerle eşitlik düzeyini konuşursak daha ironik bir şey çıkar ortaya, zira o toplumun erkekleri bile daha düşük bir statüye sahip” diyor.
Şaşırmalara neden olan, “ama”lı cümleleri sık duyduğumuz bu kıtada kadınlara yönelik şiddet hala yüksek. Corcoran işte bunu eleştiriyor. Batı’da kadının daha iyi bir durumda olduğu algısının yanlışlığından bahsediyor: “ İstatistikler çok kötü, her yerde olduğu gibi burada da yapacağımız çok şey var. Benim ülkem İngiltere de, Avrupa da, ABD de aynı. Yasalar olabilir ama uygulama çok belirleyici. Avustralya’da kadına yönelik şiddet, taciz, hakaret davalarının ancak % 5’i başarı ile sonuçlanıyor. Örneğin bir spor yıldızıysan, bir kadına saldırman soruşturma konusu bile olmuyor. Bakın eylemde(Adelaide’deki 8 Mart yürüyüşünden bahediyor) bile izleyici erkeklerden bazıları penisini gösteriyordu. Bu neden! yürüdüğümüze dönük bir saldırı ve gayet bilinçli. Parlamento binası önünde otururken gelip geçen erkekler ise ne kadar salak olduğumuzu söylüyordu. Taciz ve saldırının olduğu bir çevrede yaşıyoruz burada da. Sadece üstü örtülüyor.“
Buna karşılık, İsveç, Norveç gibi “Erderha Dövmeli Kadınların” çıkabildiği, yaşanabilirlik endeksi güçlü ülkelerde bile temsiliyet oranı düşüyor. Hiç kredi vermeyeceğimiz Afrika ülkelerinde ise daha iyi bir tablo ile karşı karşıyayız. Örneğin Güney Afrika ilk 5’te. Sömürgeciliğin yaşandığı coğrafyalarda sömürgecilik öncesi kadınların bir gücünün ve sesinin olduğunu belirten Corcoran; Portekiz, İngiltere gibi kolonyalist ülkelerin etinden sütünden faydalandığı ülkelerde bir çok şeyi sıfıra indirdiğini, ülkelerdeki kadınların durumundan bahsedeceksek sömürge tarihini de belirleyici bir aktör olarak değerlendirmemiz gerektiğinden söz ediyor.
Gelelim tecavüz rakamlarına. Batı merkezli bakışı, gerçekleri manipüle ettiği için eleştiren Corcoran, tek bir kadının bile tecavüze uğramasının korkunç olduğunu, ancak rakamların da çarpıtılmaması gerektiğini savunuyor: “ Gazetelerin abartarak verdiği Kongo’da günde 40 kadın tecavüze uğruyor. İki yıl önceki rakamlarla konuşursam Güney Afrika’da günde 147 kadın. ABD’de ise her gün 350 kadın. Ki bu rakamlar sadece kayıt altına alınanlar,bundan fazlası olduğunu biliyoruz. Amerika, Güney Afrika’dan daha tehlikeli bir ülke kadınlar için. Avustralya, Kanada, ABD ve Güney Afrika’daki kadınların yarısı internet partnerleri tarafından öldürülüyor. Bu nasıl birşey! Sadece rakam olarak bakamayız bunlara.”
İronik ama böyle. Ekonomik olarak yaşam standardının ayrıcalıklı olduğu Avustralya’da “kral çıplak” diyen Corcoran, imaj ve ilüzyon yaratıldığını, erkeklerin kuşattığı hayatların sadece diktatörlüklerde olduğunu sananlardan bıktığını aktarıyor. Biz de bıkmadık mı çağdaş medeniyet, eğitim şart masalından?
Devamı haftaya...