Candan Yıldız

04 Mayıs 2010

"Doğalı" yakalama arayışı ve erkek spermi

Özlem Ira Tunç, "ilim Çin'de de olsa gidiniz, alınız" sözünün takipçisi misali, uzak kıta Avustralya'da bilimle uğraşan bir kadın.

Özlem Ira Tunç, “ilim Çin’de de olsa gidiniz, alınız” sözünün takipçisi misali, uzak kıta Avustralya’da bilimle uğraşan bir kadın. University of Adelaide (Adelaide’ın en büyük ve iyi üniversitelerinden) doktora öğrencisi. Erkek kısırlığı üzerine çalışıyor. Doktora tezi ilginç bulguları içeriyor.

Evrimin hala devam ettiğine inanmak isteyen biri olarak ben şahsen bizzat kendim, bu bilim kadınının verdiği bilgilere dört elle sarıldım. Zira 30 yıl önce 100 milyon sperm üreme için normal sayılırken bugün 20 milyon spermin üreme için normal sayıldığını bilmiyordum. Teknolojiden tutun, radyasyona, çevre kirlliğinden şişmanlığa, aşırı ısıya maruz kalan genital bölgelerden sigara alkol ve uyuşturucuya kadar pek çok faktör erkeklerin üreme yeteneğini etkiliyor. Yani değişen koşullara karşı “hayatta kalmayı başaranlar” varlığını sürdürüyor. 

Özlem Ira Tunç’un üzerinde çalıştığı konu erkek spermlerindeki hasarı.. Tezini hazırlarken kısırlığı saptanmış 60 erkek üzerinde şöyle bir deney uyguluyor. Her deneğin önce sperm analizi yapılıyor. Semen analizi denilen bu yöntemde spermlerin sayısı, hızı ve şekil bütünlüğü kontrol ediliyor. Aynı zamanda spermdeki DNA hasarını ölçen, vücuttaki serbest radikal denilen metabolizma sonucu oluşan yan ürünleri tespit eden başka bir test uygulanıyor. Ardından bu deneklere 3 ay boyunca (çünkü spermin oluşma süresi 72 günmüş)  vitamin ve anti-oksidan preparatı veriliyor.  3 ayın sonunda başta yapılan testler tekrar ediliyor. Sonuç; sperm sayısı ve hızında bir değişiklik gözlenmezken, spermdeki DNA hasarında iyileşme bulguları saptanmış. Daha anlaşılır, sade bir ifade ile “deneyde kullanılan vitamin ve anti-oksidanlar oluşacak DNA hasarını azaltma etkisi gösterir. Ama bunu genele teşmil etmek için hala erken. Özlem Ira Tunç bilimsel etik gereği bunun altını kalın olarak çiziyor.

DNA hasarı sperm kalitesini etkiliyor. Düşük, dış gebelik gibi sonuçlara yol açabiliyor.

Spermdeki DNA hasarını tespit etmek için  Özlem Ira Tunç özel bir yöntem uyguluyor: “Türkiye’de biokimya uzmanıydım. Tecrübemi buraya taşıdım ve DNA hasarına yol açan serbest radikallerin ölçülmesi için eski bir metodu spermlerde kullandım. Bu yöntem daha önce sperm hücrelerine uygulanmamış. Daha hızlı, ve güvenilir bulgulara ulaştığımı gördüm”

Tüp bebek yönteminde biliyoruz ki spermler insan eliyle seçiliyor. En iyi olanı  seçmek için yapılan bütün testlere rağmen “doğal seleksiyona”  yakın bir seçim olup olmadığı hala tartışmalı. İşte Özlem Ira Tunç’un üzerinde çalıştığı konu “doğal seleksiyona” en yakın seçimde “en kaliteli spermi” bulacak testleri geliştirmek. Neden mi önemli; biliminsanları tüp bebek yöntemiyle doğan bebeklerde bazı hastalıkların görülebileceğini ön görüyor ya da bu ihtimali göz ardı etmek istemiyor. Laboratuarı Doğa’ya yakınlaştırmak gibi birşey. 

Sahi ilerde üremede erkeklerin işlevi daha da zayıflarsa neler olabilir? Bilim-kurgu yapmaya şimdiden başlasak iyi olur. Zevkli ve heyecanlı.