Çağnur Öztürk

02 Mart 2012

Şimdi Konuşma Zamanı: Suskunlar Konuşuyor

Dört arkadaş bu acıları unutmak için bir daha birbirlerini görmemeye tanımamaya karar veriyorlar, suskunluk yemini ediyorlar...

 

 
Hatırlamak, unutmaktan zordur. Öyle anlar vardır ki hayatta, yaralar vardır kapatmış gibi görünürüz ama onlar hep bizimledir. Nereye kaçsak faydası yoktur, onlar da bizimle gelir her yere…kişiliğiniz olur...
 
Kardeş gibi olan birlikte büyüyen, gerçekten birlikte büyüyen; küçük bünyelerinin yaşamaması gereken acıları yaşayarak büyüyen dört arkadaşın dramına tanık oluyoruz Suskunlar’da. 
 
Dört arkadaş bu acıları unutmak için bir daha birbirlerini görmemeye tanımamaya karar veriyorlar, suskunluk yemini ediyorlar.
 
Ancak çocukluğumuz kişiliğimiz oluyor acı gerçeğinden kaçılmıyor.
 
* * *
 

Baklava Çalan Çocuklar

 
Dört arkadaş baklava arabasını çalıyorlar, haliyle tepsi tepsi baklavaları…ancak arabanın vitesi boşta kalınca, yokuş aşağı iniyor ve bir yaşlı adama çarpıyor…Dramın başladığı nokta bu, dizide.
 
Aklıma baklava çalan çocuklar geldi gerçek hayattaki. 
 
Acaba dedim araba birine çarpmasaydı da dizide yine hapse girer miydi çocuklar tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi. Murat Yıldırım’ın yani en büyük olanın çocuğun adı da Ecevit. Çocuklar da Rahşan affından yararlanmıştı ya...
 
İşte senaristten gerçek hayata, sisteme bir gönderme...
 
Hatırlatma-10 Ağustos 1997’de 4 arkadaş Gaziantep'te bir baklavacıdan baklava ve fıstık çaldıkları gerekçesiyle yargılanmış, 20 yaşında olan 9 yıla, 17 yaşında olan diğer üç çocuk ise 6'şar yıla mahkum edilmişti. Sonra ise Rahşan Affı’ olarak bilinen Şartla Salıverme Yasası’ndan yararlanarak 19 ay hapiste tutulduktan sonra serbest kalmışlardı.
 
* * * 
 
Öncelikle şunu söyleyeyim Suskunlar’ın başından sonuna kadar ağladım ve boğum boğum oldum…nefes alamadım.
 
Sleepers- Kardeş Gibiydiler filminin çakması, taklidi demek basite kaçmak, bunu yapmayın.
 
Bunu zaten dizinin yapımcıları inkar etmiyor ki, gizli yapılan bir şey yok.
 
Her zaman kullandığım bir söz var; bir usta, Jean Luc Godard’a ait:  ‘Bir şeyi nereden aldığınız değil onu nereye götürdüğünüz önemlidir.’
 
Yani yabancı bir diziden hikayesi alınmış, dizisi yapılmış…inanın hiç önemli değil.
 
Şimdiye kadar o kadar uyarlama izledik ki, hatta uyarlamanın da uyarlaması hem de hiçbir yenilik getirmeyen, bir şey katmayan…hikayeyi ileriye götürmeyen…
 
Cast ise bu denli başarılı olur. Deyim yerindeyse oyuncular cuk oturmuş, resital yapıyorlar.
 

Umur Turagay da cameo yaptı 

 
Umur Turagay için ise dizi yönetmenliği için daha önce nerelerdeymiş, neden hiç denememiş diyorum. Ve Umur Turagay da cameo yaptı. En son Mahsun Kırmızıgül’ün Hayat Devam Ediyor’da kısacık göründüğü gibi.
 
Dikkatinizi çekerim, Turagay Zeki Sinan karakterini sorgulayan polis rolündeydi ve çok başarılıydı.
 
-Cameo appearence : Gösteri sanatlarında ekipten birinin görünmesi, ki bu kişi genelde yönetmen olur. Bir oyun, film v.b.de ünlü birinin kısa rol alması, görünmesi de cameo appearence olarak adlandırılır.
 

Üstün Görüntü Yönetimi

 
Suskunlar şimdiye kadar dizi tarihimizde görmediğimiz bir görüntü yönetmenliğini bizlere izlettirdi. Görüntü yönetmeni yurt dışında birçok klipte çalışmış bir isim Yon Thomas ve ilk defa bir dizide çalışıyor.
 
Öncelikle böyle harika bir görüntü yönetmeninin bulunup ikna edilmesine, izleyiciye farklı bir deneyim yaşatılmasına alkışlar.
 
Dizinin kurgusu ise o kadar minimal ki flashbacklerde geçiş efekti yok, sadece basit kesme kullanılmış. Şimdiki zamanla geçmiş iç içe.
 
Flashbackler çok başarılı yani şimdiye kadar hiçbir dizimizde görmediğim ve hatta filmlerimizde görmek istediğim şekilde yapılmış, tam da önceden anlattığım gibi.
 
Uçurum dizisini gözümüze soktuğu ve sürekli zaman belirttiği hatalı, flashbackleri nedeniyle eleştirmiştim.
 
Tam da flashback dediğin Suskunlar’daki gibi olmalı, izleyicinin zekasını küçümsememeli.
 
Suskunlar’a sinema filmi gibi demeyeceğim, iyilik güzellik derecesini arttırmak için… dizi gibi diziydi tam olarak.
 
RTÜK müdahele etmesin umarım Suskunlar’a diyorum, taaa içimden bir ses sanki uyarılar gelecek diyor.
 
Adana Pozantı Çocuk ve Gençlik Cezaevi’ndeki, ’taciz ve tecavüz’ iddialarının gündemde olduğu bir zamanda tam da konuşma zamanı, suskun olmama zamanı.
 
Dizileri küçümsemeyelim; şüphelerle, gerçeklerle yüzleşmemizi de sağlarlar.