Çağnur Öztürk

01 Temmuz 2012

Çocukları seyir malzemesi yapmayın

Beni çocukların akşam prime-timeda yarıştırıldığı, boyundan büyük şarkıların söyletiidiği bir program için ikna edemez, ısrarla karşı çıkarım

Türkiye'nin mucize sesli çocuklarını arıyoruz. 6-13 yaşları arasındaysan, çok iyi şarkı söylüyorsan, Türk Sanat Müziği, Halk Müziği, Pop Müzik ya da Arabesk türünde parçalarla tüm Türkiye genelinde yapılacak olan seçmelere katıl... diyerek çocukları elemelere çağıran yarışma Bir Şarkısın Sen başladı.

Açıkçası hiç kimse beni çocukların akşam prime-timeda yarıştırıldığı, boyundan büyük şarkıların söyletiidiği bir program için ikna edemez, ısrarla karşı çıkarım.

Türkiye’nin çeşitli illerinde elemeler yapıldı, ve kim bilir elenen çocukların minik kalplerinde nasıl yaralar açıldı. Aynı şekilde Yetenek Sizsiniz’de de çocukların yetişkinlerle bir yarışın içine sokulmasına da hep karşı oldum. Yetenek Sizsiniz’de Michael Jackson taklidi yapan 4 yaşındaki Ege’yi yazmıştım. Ege, Michael Jackson taklidi yapmayı anne-babasının internetten izlettirmesiyle öğrenmiş. Anne-babası ikisi de öğretmen. Anne-babalar bu durumda olunca yapımcılar işin son ayağı aslında.

Malum artık bu çağda anne-babalar ah çocuğumu biri keşfetse de ben de para kazansam, ah bir reklamda oynasa ah bir ah ah ah...ama bilmiyorlar ki setlerde çalışan emekçiler bu kadar yıpranırken, o çocuklar içlerinde neler yaşıyorlar kim bilir?!..

Peki bu yarışmada amaç nedir, yine küçük kadınlar ve küçük adamlar olarak çocuklar karşımıza çıkarılıyor, her ne kadar çocuk kıyafetleri giydirilseler de... İçli içli şarkılar söylüyorlar, örneğin geçen sene küçük Mehmet vardı, İbrahim Tatlıses’ten Sarhoş şarkısını söylemişti.

12 yaşındaki çocuğa söylettirilen şarkının sözlerine bakınız;

Ben her gece sarhoşum derdimden böyle 
Aşk yolunda berduşum kaderim böyle 
Felek benim yazımı kışa çevirdi 
Fırtınaya kapılmış aşığım böyle 

İçki nedir bilmezdim 
Şimdi bir ayyaş oldum 
Kederle ızdırapla hep 
Arkadaş oldum

Malum artık bu çağda anne-babalar ah çocuğumu biri keşfetse de ben de para kazansam, ah bir reklamda oynasa ah bir ah ah ah...ama bilmiyorlar ki setlerde çalışan emekçiler bu kadar yıpranırken, o çocuklar içlerinde neler yaşıyorlar kim bilir?!..

Medyada ve sinemada çocuk imgesi üzerine geniş kapsamlı araştırmalar yapmış biri olarak çocukların ekranda seyirlik malzeme olmasına sonuna kadar karşıyım.

Ah nerede rahmetli Barış Manço’nun Adam Olacak Çocuk’u, masumca, olağanca hassaslığyla Barış Manço’nun tavrı, çocuklara davranışı.

 

Hayatın olmuş işler güçler pöh pöh pöh

 

Elveda Lenin esinlenmesi Annem Uyurken, ilk bölümüyle beklentimin altında kaldı. Kış sezonuna kadar pek dayanır gibi gelmiyor.

Güçlü kadrosuna rağmen, incelikli bir senaryo göremedim. Hani belirtmiştim Bir şeyi nereden aldığınız değil nereye götürdüğünüz önemlidir diye. Bir yere gitmiyor bu haliyle. İkinci bölüme de bakmak gerekli.

Annem Uyurken flashbackler klasik renklerle oynanmış, şakırt diye efekt ile geçilen flashbackler; bir de rica ediyorum İşler Güçler’deki flashbackleri izleyelim. Nasıl yaratıcı, deneysel ve başarılı.

Böyle bariz flashbacklerde ben izleyici zekasının küçümsendiğini düşünüyorum. Aklıma Bir Zamanlar Amerika’daki enfes flashbackler geliyor, hani Rober de Niro delikten bakar ve çocukluğuna döner, belki de sinema tarihinin en tatlı, iyi flashbackidir.

İbret-i Ailem de çok güçlü bir kadroya sahip ama senaryoda gereçkten incelikler var, farklılık var. Güzel göndermeler var. Dede rolünde ise Müjdat Gezen bir harika, çok eğlenceli. Sivaslı Kardeşler, tam doğru kodlarla bezeli tiplemeler. Tam bir looser, proje avcısı baba Zafer Algöz için söylenecek söz yok, süper.

İşler Güçler’e gelince bütün yaz komedilerinin galibi kesinlikle. İşler Güçler yolunda gider demiştim diyeceğim izninizle, biraz da öngörü lazım. Selçuk Aydemir, bu kez senaryoda kendi tabiriyle iki yepisyeni yazarla çalışıyor; Onay Durgun ve Edip Tekin... senaryonuza sağlık.

Deneysellik yine var, kurguda split screenler çok başarılı.

İşler Güçler, dizi ve film sektörünün çok iyi bir gözleminin yansıması olarak tezahür etmiş, iyi ki de gelmiş. Az bulunur, gözümüz gibi bakmamız gereken türden.

Bu diziyi sektörde ne kadar oyuncu, yapımcı, yönetmen, kurgucu, senarist varsa izlesin.