TDK’ya göre “yas”ın tanımı şöyle:
yas |
---|
1. isim Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem |
Milli Yas ne peki?: Ulusal yas veya millî yas, bir ülkenin halkının büyük bölümü tarafından yerine getirilen yas tutma ve anma eylemlerinin gerçekleştirildiği gün. Bu günler o ülkeden veya başka bir yerden önemli bir kişinin veya kişilerin ölümü, cenazesi veya bunların yıl dönümü nedeniyle hükûmetler tarafından ilan edilir. Ayrıca, bir ülkede gerçekleşen doğal afet, facia, kaza, savaş veya terör saldırısı sonrasında da ilan edilebilir.
***
Pazar günü 24 canın gittiği tren kazası sonrası, “acaba milli yas ilan edilir mi? Beştepe’deki tören iptal olur mu?” diye bekledik, olmadı.
Ferhat Göçer’in şarkısındaki “yastayım herkes hastayım sanıyor”dan bahsetmiyorum.
3 yıl önce Arap kralının ölümüyle ilan ettiğimiz milli yastan bahsediyorum. Ya da Gazze’de yaşanılanlardan sonraki... Demek ki sadece kendi insanımıza dair değil insana dair empati gücümüz hayli yüksek...
İçlerinde çocukların da olduğu bir kazaydı bu, o günden beri o çocukların fotoğraflarına bakıyorum. Babası iki elinde küçük tabutu taşırken, törende makam arabasının üstü karanfillerle donatılmış...
Çocuk istismarının, çocuk kayıp ve ölümlerinin bu denli yaygın olduğu bir dönemde, bir de çocuklarımızın ihmalden kaynaklandığı kabul edilmeyen bir kazadan ölmüş olmasını kabullenemiyorum.
***
Alper Baycın, 24 yaşında Survivor kameramanı gencecik... Dominik Cumhuriyeti’nde gaspa uğrayarak bıçaklanarak öldürüldü. Cenazesinin olduğu günün akşamında Acun Ilıcalı, eşi Şeyma Subaşı’nın doğumgünü partisine katıldı. Parti de öyle mütevazı bir parti değil. Çılgınlar gibi eğlendik türünden...
Ben hiç tanımama rağmen, yüzlerce insan hiç tanımamasına rağmen; sektörden olsun olmasın bu denli üzülürken Acun Ilıcalı, eşine bugün bu partiyi yapmamız uygun değil, demek yerine yanından doğum günü pastasını üflerken beni çekmeyin diyordu.... instagramda beğenmeyen takip etmesin şımarıklığıyla post üzerine postlar geliyordu...
Yıllardır setlerdeki kötü koşulları, emekçi arkadaşlarımın sorunlarını dile getiren biri olarak üzüntüm daha da arttı. Annesinin cenazede ağlayan fotoğrafına bakarak kilitlendim yine...
Yas tutabilmemiz için, empati yapabilmemiz için illaki bizim de başımıza gelmiş olması mı gerekiyor.? Ben mesela babamın kaybıyla 9 yaşından beri yas tutuyormuşum gibi... Başka acılara da aşırı empati yapabiliyorum...
Peki insan başına gelmeyince, bir başka insanı anlaması bu denli zor mu?
Peki Acun Ilıcalı, anne ve babasını genç yaştayken bir trafik kazasında kaybetmemiş miydi?
***
Ben bir ölüm duyunca, hissedince dünya durabiliyor benim için, hayır hayat devam etmiyor...
İnstagramdaki sahte, musmutlu, sürekli pozitiflik yaymaya çalışma çabalarından tiksiniyorum. İnsan, bir şeyleri düşünüp oluş nedenlerini sorgulamaycaksa neden var ki?
Öğlen bir cenaze töreninde olup akşam partilemek, ya da hiçbir tepki geliştirmemek, ya da ya da sabah sosyal medya hesaplarında olanı biteni kınayıp instagramda; hayat devam ediyor, yaşasın hayat mesajları verebilmek... İnsanoğlunun duygular arası bu keskin geçişi ya da acıyı yok sayışı tehlikeli değil mi? bu bencilliği... (Buna psikologlar ve psikiyatristler en doğru cevapları verirler)
Ben hayatta kalmış olmaktan acı duyup, utanıyorum...