Binhan Elif Yılmaz

13 Şubat 2025

Trump tarifelerinin dışsal fayda ve maliyetleri

Trump’a göre; dışsal maliyetlerin ortaya çıkmaması için tarifeler ile ekonomiye müdahale edilmeli ve tarifeler arttırılmalı, ithal girdi ile üretime devam edenler de yüksek tarifelerle bu dışsal maliyetleri içselleştirmeli

ABD Başkanı D. Trump geçtiğimiz günlerde Kanada ve Meksika'ya uygulayacağı yüzde 25 oranındaki ek gümrük vergilerini bir süreliğine askıya alsa da dün itibariyle alüminyum ve çelik ithalatına yüzde 25 gümrük vergisi getiren kararnameyi imzaladı.

Trump'ın uygulayacağı bu tarifeler, hem küreselleşmenin hem de ülke içinde piyasa aktörlerinin dizayn edilmesi ön koşuluna dayanıyor. Çıkış noktası ise küreselleşmenin ve piyasa ekonomisinin aksadığı yönünde olsa gerek ki tarifeler ile ekonomiye müdahale edilmesi söz konusu.

Piyasa aksaklıkları çoğunlukla kaynakların etkin dağılımını engeller, bu da toplumsal refahı azaltır. Eksik rekabet, eksik bilgi, eksik piyasalar ve özellikle dışsallıklar varsa piyasanın aksadığı kabul edilir ve devlet de vergiler, sübvansiyon ya da regülasyonlarla ekonomiye müdahale eder. Dolayısıyla bu tarifeler de devletin ekonomiye müdahale araçlarından biridir.    

Gümrük tarifelerini, hem teoride hem de uygulamada dışsallıklar (dışsal faydalar ve maliyetler) bağlamında ele alabiliriz. Dışsallık; bir üretim ya da tüketim ilişkisi sonucu ortaya çıkan, fiyatlandırılamayan, pazarlanamayan fayda ve maliyetlerdir. Bu fayda ve maliyetler piyasa aktörlerinin genel kârlılığı ve kısa vadeli hedeflerinde görünmezken, genel ekonomik ve sosyal gidişatı önemli düzeyde etkilerler. O nedenle de devlet, dışsal faydaların en çoklaştırılması ve dışsal maliyetlerin minimize edilmesi için vergi, harcama vb. araçlarını devreye sokar.    

Kapitalist sistemin merkezindeki sermaye de, piyasa aktörleri de, bireysel kâr odaklıdır. O nedenle firmalar doğal olarak kâr maksimizasyonu hedefine odaklanıp, üretimini ucuz ithal girdiyle ya da ülke dışında gerçekleştirip, başka ülke istihdam olanaklarından yararlanırken kendi çıkarına hareket etmiş olur. Piyasa ekonomisinin kâr odaklı bu üretim ve istihdam modeli Trump’a göre ABD açısından geniş kapsamlı faydaları olacak bir seçenek değil. Trump bireysel kârı değil, tam tersine ABD'yi ve kolektif kârı önceliyor.

O nedenle tarifeler gibi ithalata uygulanan vergiler ile iç piyasayı ithal indirimli mallardan uzak tutarak ve ülke içi iş gücünü destekleyerek, yurt içi üretim reformu gerçekleştirmek, daha zengin bir orta sınıf yaratmak, halkın refahını arttırmak, üretimi canlandırmak, inovasyonu teşvik etmek, daha üretken kazanımlar elde etmek, dış ticaret açıklarını azaltmak ve vergi gelirlerini arttırmak gibi dışsal faydalar hedefleniyor. Görüldüğü gibi ithalatın sınırlanmasının ve zorlaşmasının söz konusu dışsal faydaları olacak.  

Trump’ın tarife politikalarına göre yukarıdakinin tam tersine tarifelerin inmesi, ithalatın sınırlandırılmaması ve serbest ticaretin devamı ise ülke içi ithal girdi kullanımının yaygınlaşmasına, ABD’lilerin yerli malı satın almamalarına, ABD dışında üretime yönelmelerine neden olarak ABD ekonomisinin kapasitesini düşürecek. O nedenle Trump’a göre; bu dışsal maliyetlerin ortaya çıkmaması için tarifeler ile ekonomiye müdahale edilmeli ve tarifeler arttırılmalı, ithal girdi ile üretime devam edenler de yüksek tarifelerle bu dışsal maliyetleri içselleştirmeli.

Ancak tarifelerin giderek artması, ticari ilişkide bulunulan her ülkeye yayılması ve misillemelerin de ortaya çıkması çok farklı türde maliyetlerin habercisi. Çünkü üretim için ithal girdi kullanan işletmeler, daha pahalı ithalat ile karşılaşınca ürün fiyatlarını arttıracak. Ayrıca ithal girdi ile üretim yapmadan üretim yapan firmalar da fiyatları arttırmaya çalışacak. Özellikle Trump’ın refahını arttırma vaadinde bulunduğu ve korumakla yükümlü olduğu ABD halkı, fiyatlar artacağı için tarifelerin yükü ile karşılaşacak. Fiyatlar genel düzeyinin artışı, uluslararası rekabette geri kalma böyle bir korumacılığın en önemli dezavantajı olacaktır. Ayrıca küresel enflasyon ve büyümede gerileme gibi sonuçlar ortaya çıkması şaşırtıcı olmaz. Ülke içi fiyatlar artarken herkesin aynı anda refahını arttırmak mümkün olmayacak. Daha da ötesinde Fed enflasyonla mücadeleye başlayıp tekrar parasal sıkılaştırmayı gündeme getirirse konu daha çetrefilli hale gelecek.  

Öte yandan tarifeler ABD’nin tüm ekonomik ve sosyal sorunlarına çare değil. Hatta ABD’nin ekonomik ve sosyal sorunlarının görünür olmasına yol açıyor. Öncelikle tarifeler sonucu daha az ithal edip ithal edilmeyeni içeride üretmek için yeniden kaynak dağılımı ve kaynakların optimal kullanımı gerekli. Çünkü bu kaynaklar, bir ihracat sektörü ya da stratejik bir üretim alanından çekilirse, bu alanlarda üretimden vazgeçilmiş olunacak ve bu durumun bir alternatif maliyeti olacak. Ayrıca ithal etmeyip de içeride üretim gerçekleştirilecek ise iş gücü de yeterli ve bu üretime hazır olmalı. Tam da burada Trump'ın göçmen politikası ve devam etmekte olan sınır dışı etme operasyonları, ilave işgücü açısından sorgulanacak gibi görünüyor.

Gümrük tarifelerinden elde edilen vergi gelirlerinin toplam vergi gelirlerine ne kadar katkısı olacağı da önemli. Çünkü ABD halkı bu gelirin kendilerine sosyal refah yardımı ve daha düşük gelir vergisi yükü olarak, firmalar da kurumlar vergisi indirimi olarak yansımasını bekliyor.

Sonuçta tarifeler ABD’de çoğu sorunu ortaya çıkaracak gibi görünüyor. Zor olan dayanıklı ve katma değeri yüksek bir ekonomik yapıya geçiş yapmak.