Şubat ayı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri bugün açıklandı. Bütçe açığı aylık 310,1 milyar TL olurken, kümülatif olarak yarım trilyona yaklaştı (449,4 milyar TL). Geçen yılın şubat ayına göre bütçe giderlerinde artış yaklaşık yüzde 50 olmasına rağmen bütçe açığındaki artış oranı yüzde 100’ü geçti.
Bütçe giderleri arasında faiz giderleri her zamankinden daha da sorunlu. Şubat ayında borç faiz giderleri 139,7 milyar TL ve iki aylık kümülatif 302,7 milyar TL oldu.
2025 yılı bütçesi için borç faiz giderlerinin bütçe giderlerine oranının yüzde 13,2 ve vergi gelirlerine oranının da yüzde 17,5 olması hedeflenmişti. Bugünkü görünümde borç faiz giderleri/bütçe giderleri oranı yüzde 14,5 ve borç faiz giderleri/vergi gelirleri oranı da yüzde 24’e yükselmiş durumda.
Üstelik faiz giderleri bu seviyede kalmayacak. Sadece iç borç faiz ödemesinin yıl sonu projeksiyonu toplam 1,2 trilyon TL’ye yakın.
Hazinenin iç borçlanma stratejisine göre ihraçlar sürerken, tahvil vadeleri ve kupon ödeme tarihleri belli aylarda yoğunlaşıyor. Örneğin nisan ayında 236 milyar TL, haziran ayında da 214 milyar TL iç borç faiz ödemesi gerçekleştirilecek.
Dış borç faiz ödemesi projeksiyonu da, eğer kurda herhangi bir sıçrama olmazsa 200 milyar TL’nin üzerinde gerçekleşecek.
Bütçedeki faiz ödemeleri arttıkça bütçe açığı ve faiz dışı açık da büyümeye devam edecek. Kamu borç yönetiminde 2018 sonrası hataların bedeli, borç faiz giderlerindeki artış olarak karşımızda duruyor. Borç faizlerinin sözleşmeden doğan yükümlülük gereği alacaklılara ödenmesi gerektiğinden burada bir tasarruf ya da kısıtlama zor. O nedenle mali disiplinin sağlanması için etkin kamu borç yönetimine ihtiyaç hiç olmadığı kadar fazla.
Mali disiplin göstergelerini iyileştirmek için kısa vadede ve en hızlı sonuç alınabilecek yol, kamuda tasarruf. Kamuda tasarrufun ve onun mali disiplin ile ilişkisinin gündemden düşmemesi gerekiyor.
Kamu kurumlarının kendini harcama disiplinine adapte etmesinde tasarrufun ne kadar kaçınılmaz olduğunu bu köşede sıklıkla dile getiriyorum. Kamuda tasarruf denince ilk akla gelen taşıt, haberleşme, enerji, kırtasiye-baskı, temsil-ağırlama, lojman-sosyal tesislere ilişkin harcama kalemlerindeki değişimi 3 aylık, 6 aylık periyotlarla inceliyorum.
Son yazımdaki bulgular şöyleydi: 2024 yılı ilk ve son çeyrekleri arasında taşıt giderleri 4 kat, haberleşme giderleri 2,5 kat, kırtasiye-baskı giderleri 4 kat, lojman-sosyal tesis giderleri de 6 kat artış göstermişti. Tüm bu kalemlerdeki en büyük artış son çeyrekte ortaya çıkmıştı.
Literatürde bu duruma “aralık ateşi” diyoruz. Mali yıl biterken, son ayda bütçe giderlerinde artış görülmesi durumu. Kamu kurumları, yıl bitmeden ödeneği bitirmeye çabalıyor. Buradaki sorun şu, yapılan o “son an” harcamaları ne kadar gerekliydi? Kaynaklar etkin ve verimli kullanıldı mı? Ayrıca tüm ödenek bu şekilde bitirildikten sonra, ertesi yılın bütçesi için de bir alt sınır çizilmiş oluyor.
Bugün hazırladığım tablo, geçen yıl ve bu yılın ocak-şubat aylarında, tasarruf tedbirleri kapsamında yapılan harcamaları karşılaştırıyor:
Kaynak: Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkezi Yönetim Bütçe İstatistiklerindeki verilerden hazırlanmıştır.
2022 ve 2023 seçimleri kamu harcamalarını taşıt, temsil-tanıtma, kırtasiye harcamaları üzerinden önemli ölçüde arttırmıştı, yazılarımda bu konuyu ele almıştım: |
Yukarıdaki tabloya göre de, işte o seçim yıllarında en büyük artışın yaşandığı taşıt alım-kiralama, kırtasiye-baskı, temsil-ağırlama giderleri seçim öncesi sınırlarına yaklaşmaya çalışıyor. Seçim ekonomisinin bütçedeki izi kalkabilir. Ama o dönemin tasarruftan uzak bol harcama artışına hem vergilerle hem enflasyonla toplum olarak katlandık, o geri gelmeyecek.
2024 ocak-şubatta tasarruf tedbirleri kapsamındaki kalemlere harcanan tutar, ocak-şubat bütçe giderinin yüzde 1,4’ü olmuş. 2025 yılı ocak-şubatta ise yüzde 1,1. Henüz yılın başındayız, yol uzun. Aralık ateşinden bahsettim, umalım ki yıl sonuna doğru harcama telaşı ortaya çıkmasın.