Merkezi yönetim bütçesi geçtiğimiz yılı 2,1 trilyon TL’lik bütçe açığı ile kapattı. Bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 4,8 olarak gerçekleşti. Kamuda tasarruf ile ilgili beklenen gelişmeler olmadı. Dolaylı vergilerin vergi sistemine hakimiyeti devam etti. Borç faizlerinin bütçedeki payı yüzde 12’ye yükseldi.
Merkezi yönetim bütçesi bu yıla da açık ile başladı. Ocak ayı bütçe açığı 139,3 milyar TL oldu. 2025 yılı GSYH’nin OVP tahminine bakarsak, yılın ilk ayında bütçe açığı/GSYH yüzde 2,7 düzeyinde.
Maliye politikası uygulamasında ve kamu maliyesi görünümünde merkezi yönetim bütçesi yalnız değil, çünkü kamu kesimi oldukça kalabalık. Devlet ekonomiye çeşitli kamu ekonomik birimleri ile dahil oluyor. Bunlar; başta merkezi yönetim olmak üzere, yerel yönetimler, sosyal güvenlik kuruluşları, KİT’ler, döner sermaye ve Varlık Fonu gibi fonlardır.
Her bir kamu ekonomik birimi açık verdikçe, bu açıkların finansman gereği de toplam kamunun borçlanma gereğini ortaya çıkarıyor. Kamu açıklarının finansmanı için borçlanma ihtiyacını gösteren bu tanıma da Kamu Kesimi Borçlanma Gereği (KKBG) deniyor.
Kamu açıklarının finansman gereği nedeniyle borçlanma ihtiyaçları ve borçların faiz yükü artacağından KKBG de artacaktır. Dolayısıyla kamu açıkları, kamu borç stokundaki artış, borç faizlerinin ulaştığı boyut ile KKBG doğal olarak etkileşim içindedir.
Yukarıdaki tablodan görüleceği gibi KKBG içinde en büyük payı alan merkezi yönetim bütçesidir, kamu kesiminin ana unsurudur. Dolayısıyla bütçe dengeleri bozuldukça, KKBG de artmaktadır.
Son 10 yılda diğer kamu ekonomik birimlerinin borçlanma gerekleri Merkezi Yönetim bütçesi kadar KKBG’yi besleyici rol oynamadı. O nedenle diğer kamu ekonomik birimlerinin borçlanma gereklerine kısaca bakalım:
Yerel yönetimlerin gelir-gider farkının bütçeden karşılanmayan kısmı Yerel Yönetimler Borçlanma Gereğini oluşturur. 1986 yılı sonrasında KKBG içinde yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan Yerel Yönetimler Borçlanma Gereğinin milli gelir içindeki payı 2024’te yüzde 0,2 gibi düşük bir düzeyde gerçekleşti. KİT’ler ise finansman ihtiyacının bir kısmını yedek akçelerle bir kısmını da bütçeden KİT’lere yapılan transferlerle karşılar ve geriye kalan kısım KİT Borçlanma Gereğini oluşturur. KİT Borçlanma Gereği 2022 yılında BOTAŞ ve EÜAŞ’nin borçlanma ihtiyaçları nedeniyle 2021 yılındaki negatif düzeyden 2022’de GSYH’ye oran olarak yüzde 1,6’ya kadar yükseldi. Kamunun bir başka ekonomik birimi olan sosyal güvenlik kuruluşlarının da borçlanma gereği vardır. Sosyal Güvenlik Borçlanma Gereğinin milli gelire oranı kuruluşların açık vermeye başladığı 1990’lı yıllarla kendini göstermeye başladı. Bu kuruluşlar da bütçeden yüklü transferler alırken, bütçeden yapılan transferler bütçe açıklarını arttırıcı etki yapmaya devam eder.
Görüldüğü gibi Merkezi Yönetim Bütçesi KİT, sosyal güvelik kuruluşu gibi birimlere bütçeden transfer gerçekleştiriyor. Bu kurumlar ne kadar etkinsiz çalışır ve ne kadar açık verirse bütçe açığı da o derece artıyor. Artan açıkların yarattığı borçlanma ihtiyacı sonucu bütçe borç faizlerini de yükleniyor ve faiz dışı açık da büyüyor (Yazının sonundaki grafik, bu ilişkinin 10 yıllık görünümünü gösteriyor).
Aşağıdaki grafikten, KKBG’nin salınımı ile Merkezi Yönetim Bütçesi Borçlanma Gereğinin salınımının büyük bir benzerlik içinde olduğunu görebilirsiniz. Bu benzerliği belirleyen ise bütçe açığı ve açığı yaratan faktörlerdir.
Merkezi Yönetim Bütçesi Borçlanma Gereği düştükçe KKBG de düşüyor. 2017’den sonra büyüme oranları tatmin edici olmaktan uzaklaşıp bütçe açığı ile borç rasyoları ve borçların yarattığı faiz yükü öngörülen düzeyin üstünde gerçekleşince, 2023 yılında KKBG/GSYH oranı yüzde 5,6 ile son yirmi yılın en yüksek seviyesine çıkıyor.
Kaynak: T.C. Cumhurbaşkanlığı, Strateji Bütçe Başkanlığı, Ekonomik ve Sosyal Göstergeler verileri kullanılarak hazırlanmıştır. 2024 yılı GSYH verisi, OVP 2025-2027 gerçekleşme tahminidir.
KKBG’den faiz ödemelerinin çıkarılması ile bulunan Faiz Dışı KKBG’nin görünümü ise KKBG üzerindeki asıl yükün Merkezi Yönetim Bütçesi içinde yer alan borç faiz ödemelerine ait olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla merkezi yönetim bütçesinin finansmanının ve mali disiplinin önemi artık daha da net anlaşılmalıdır.