Binhan Elif Yılmaz

07 Aralık 2024

Beyaz yakadan emekliye, 2024’ün ekonomik zorluklarının etkileri

Ekonomik zorluklar ve enflasyon, tüketicilerin market alışveriş alışkanlıklarını ve harcama eğilimlerini etkiledi. Tüketiciler market alışverişlerinde fiyat odaklı davranarak tasarruf etme eğiliminde. Fiyat karşılaştırmaları yapan tüketiciler indirim kovalarken, marketlerde “marka sadakati”nin yerini fiyat almış durumda

Türkiye ekonomisine dair son gelen büyüme ve enflasyon verileri, ekonomideki daralmayı ve enflasyonun düşüşüne dair umut ışığının sönmekte olduğunu gösteriyor. Tüm bu sürecin toplumumuzu nasıl etkilediği, tüketici gruplarında nasıl karşılık bulduğu, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinden değerli meslektaşım Prof.Dr. Süphan Nasır’ın başkanlığında gerçekleştirilen “Beyaz Yakadan Emekliye 2024’e Genel Bir Bakış: Ekonomik Zorlukların Farklı Tüketici Gruplarına Etkisi” başlıklı araştırmanın bulgularında yer alıyor.

Araştırma ekibinde İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’dan Dr. Öğr. Üyesi Yonca Nilay Baş ve Medipol Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Fatma Betül Ortaköy var. Araştırmanın verisi 2024 Ekim ayı içerisinde Google Forms aracılığı ile çevrimiçi olarak toplandı ve bin 968 kişi katıldı. Araştırmaya katılanların yüzde 33’ü özel sektör çalışanı, yüzde 21’i kamu sektörü çalışanı, yüzde 21’i emekli ve yüzde 13’ü ise işveren veya esnaf.

Araştırma bulgularına hep birlikte bakalım:

Evlilik ve çocuk hayalleri ekonomik engellerle karşı karşıya! Evlilik ve çocuk sahibi olma kararlarında ekonomi belirleyici bir rol oynamakta. Katılımcıların yaklaşık dörtte üçü güncel ekonomik koşulların evlilik veya çocuk sahibi olma kararlarını etkilediğini belirtmiş.

Sosyal hayata sessizlik hâkim: Katılımcıların yaklaşık yüzde 85’i sinema, tiyatro, konser gibi biletli etkinliklere hiç katılamamakta ya da birkaç ayda bir katılabilmekte.

Dışarıda yemek artık lüks: Araştırmaya katılanların yüzde 22’si birkaç ayda bir, yüzde 20’si ise ayda bir aile ve arkadaşlarla sosyalleşme amaçlı dışarıda yemek yediğini belirtmiş. Aile ve arkadaşlarıyla sosyalleşme amaçlı dışarıda yemek yiyemediklerini belirtenlerin oranı ise yüzde 11.

Ama bir yandan da “restorantlar, avm’ler dolu” söylem ve gözlemleri de var. Gelir dağılımındaki bozukluğun en görünen yanı, giderek daha da sessizleşen sosyal hayatın yanında giderek daha da şaşaalı hale gelen sosyal yaşantının yan yana varlığı.

Tatil hayal oldu: Katılımcıların yüzde 25’i son üç yılda tatile gidemediğini, yüzde 58’i ise son üç yılda eskisi kadar sık tatile gidemediğini belirtmiş. Görüldüğü gibi her dört kişiden biri son üç yılda tatil yapamadı.

Yaşam maliyetlerinin artması, artan konaklama-ulaşım ücretleri, birçok dar gelirli için uzun yıllardır tatili ulaşılmaz hale getirdi.

Ayrıca artan hayat pahalılığı, kişisel bakım hizmetlerine, sağlık ve spor kulüplerine erişimi de engelledi. Geçim derdi tüm bu ihtiyaç ve alışkanlıkları törpüledi.

Kredi kartları günü kurtarıyor ama borçlar birikiyor: Araştırmaya katılanların yüzde 95’i kredi kartı kullanıcısı. Katılımcıların yüzde 35’i nakit taşımamak, yüzde 30’u taksitli alışveriş ve yüzde 21’i nakit sıkıntısı nedeniyle kredi kartı kullandıklarını belirtmiş.

Nakit taşımama ve taksit kolaylığı imkânı sunması, kredi kartı kullanımını yaygınlaştırmakla birlikte kredi kartı borçlarının tamamını ödeyemeyenlerin oranı bu araştırmada yüzde 30’larda. Nakit sıkıntısı yüzde 21 ile kredi kartı kullanımında önemli bir neden ama bir yandan da kredi kartları borçlarını biriktiriyor ve ödeme zorluğu yaşayanların sayısı günden güne artıyor.

Akaryakıttan gıdaya, giyimden tatile, enflasyon kemer sıktırıyor! Enflasyon, geride bıraktığımız birkaç ayda araştırmacıları en çok ev dışı yeme-içme, gıda, ulaşım-akaryakıt, giyim/ayakkabı/aksesuar ve konut kirasında zorlamış.

Katılımcılara “geçmiş yıla kıyasla bu yıl hangi alanlarda daha çok kesinti yapmak zorunda kaldınız” diye sorulduğunda ilk sıralarda ev dışı yemek, giyim, tatil ve seyahat yer almış.

Enflasyon kıskacında market alışverişi: her iki tüketiciden biri indirim avcılığı yapıyor: Araştırmaya katılanların yaklaşık yüzde 55’i market alışverişi yapmadan önce farklı marketlerin fiyatlarını karşılaştırdığını,  yüzde 46’sı market alışverişi yaparken genellikle ürünlerin en ucuzunu bulmak için çaba harcadığını, yüzde 51’i indirimli fiyatlardan yararlanmak için birden fazla marketten alışveriş yaptığını, yüzde 41’i market ürünlerini etiket fiyatından almak yerine indirime girmesini beklediğini, yüzde 43’ü market alışverişlerinde fiyat indirimi var ise düzenli olarak satın aldığı marka yerine indirimdeki markayı satın alacağını belirtmiş.

Ekonomik zorluklar ve enflasyon, tüketicilerin market alışveriş alışkanlıklarını ve harcama eğilimlerini etkiledi. Tüketiciler market alışverişlerinde fiyat odaklı davranarak tasarruf etme eğiliminde. Fiyat karşılaştırmaları yapan tüketiciler indirim kovalarken, marketlerde “marka sadakati”nin yerini fiyat almış durumda.  

Eğitim bütçeleri zorluyor: Katılımcıların yüzde 21’i mevcut okul zamları nedeniyle çocuklarının kaydını devlet okuluna almayı düşündüklerini, yaklaşık yüzde 25’i ise ileride çocuklarının kaydını devlet okuluna alacaklarını belirtmiş.

Peki devlet okulları bu yükü kaldırabilecekler mi? Özel okullardan devlet okullarına öğrenci geçişlerinin dikkatle takip edilmesi gerekiyor.

Toplumun nabzı, ülke memnuniyet endeksi: memnuniyetsizlik yükselişte. Araştırmaya katılanların yüzde 52’si genel olarak hayatından memnun değil. Katılımcıların yaklaşık yüzde 95’i ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullarından, yüzde 95,4’ü eğitim sisteminden, yüzde 91,7’si demokrasinin işleyişinden ve yüzde 77’si ise sağlık sisteminden memnuniyetsizliklerini dile getirmiş.

Pandemiden güçlü çıkmıştık, şimdi ne oldu? sağlıkta memnuniyetsizlik yükseliyor: Sağlık sistemine yönelik memnuniyetsizlik incelendiğinde ve ekonomi ve eğitim sistemi ile kıyaslandığında daha düşük seviyelerde. Ama yine de araştırma ekibinin 2020 yılında yaptıkları araştırmada sağlık sisteminden hiç memnun değilim diyenlerin oranı yüzde 37,4 iken aradan geçen dört sene sonra hiç memnun değilim diyenlerin oranının dramatik bir artış ile yüzde 55,9’a ulaşması dikkat çekici bir sonuçtur.  Her ne kadar pandemi sürecinde Türkiye’nin güçlü sağlık altyapısının katılımcılar üzerinde olumlu etkisinin olduğu görülse de dört sene sonra hiç memnun değilim diyenlerdeki 20 puanlık artışın olması düşündürücü.

Ekonomik zorlukların tüketim tercihlerini, bütçe planlamalarını ve harcama önceliklerini nasıl değiştirdiğine, bu zorluklar karşısında farklı tüketici gruplarının satın alma güçlerinin ve memnuniyet derecelerinin nasıl etkilendiğine dair önemli ipuçları sunan bu araştırma için değerli meslektaşlarıma ve araştırmaya katılanlara teşekkür ederim.  

Binhan Elif Yılmaz kimdir?

Binhan Elif Yılmaz, lisans eğitimini İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde, Yüksek Lisans ve Doktora eğitimlerini İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında tamamladı.

Akademik hayatı 1997 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü Maliye Teorisi Ana Bilim Dalında Araştırma Görevlisi olarak başlayan Binhan Elif Yılmaz, aynı Ana Bilim Dalında 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2008 yılında Doçent, 2014 yılında Profesör oldu.

"Devlet Borçları ve Türkiye'de Borç Çıkmazı", "Türk Vergi Sistemi", "Maliye", "Küresel Kriz ve Avrupa'da Borç Çıkmazı", "Sosyal Güvenlik Ekonomisi", "Kamu Maliyesi" isimli standart kitaplarının yanında 100'ü aşkın Akademik çalışma ve ulusal/uluslararası kongrelerde sunulan bildiriler bulunmaktadır.

Binhan Elif Yılmaz Kamu Maliyesi, Maliye Politikası, Türk Vergi Sistemi, Devlet Borçları, Kamu Borç Yönetimi ve Uluslararası Borç Krizleri derslerini vermekte, TÜBİTAK, BAP destekli projeler yürütmektedir.

Çeşitli TV kanallarının ekonomi programlarına yorumlarıyla girmekta olan Binhan Elif Yılmaz, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümünde profesör olarak görev yapmaktadır.