Anımsatmak isterim, yetişkin yedi milyon dolayında Kürt yurttaşın, 6 milyon dolayında 18 yaş altı Kürt çocuk ve gencin anadili Kürtçe. Bu rakamlar KONDA araştırmalarından.
Bu çocuklar okula geliyor ve anadili dışında bir eğitim sistemiyle karşılaşıyor. Akranı, sıra arkadaşı alfabeyi, toplamayı, çıkarmayı öğrenmeye başlarken o iki şeyi bir arada öğrenmek zorunda. Hem anadilinden başka olan bir dili, hem de toplamayı, çıkarmayı. Bir an lütfen empati kurmaya çalışın, bu çocuğun yaşadığı zorluğu, travmayı.
Üstelik de yalnızca bu açıdan bile hiçbir psikolojik ya da pedagojik eğitim, kurs görmemiş; çoğu sürgünde olduğunu düşünerek o sabah okula gelmiş öğretmenlerle bu sorunu göğüslemesi bekleniyor bu çocuğun.
Dil, yalnızca kelimeler de değildir üstelik, bir kültürdür, bir hayattır. O küçücük çocuk, okulun ilk dakikasından itibaren başka bir kültürü temsil eden yeni bir dille karşılaşıyor. Yeni kültürü, yeni dili öğrenecek bir yandan, okumayı-yazmayı-sorgulamayı-anlamlandırmayı-matematiği öğrenecek öte yandan, yeni bir kültürün şarkılarını, masallarını, bilmecelerini. Üstelik o masallar, bilmeceler annesinden öğrendiklerinden de farklı.
Sürgünde, mahrumiyet bölgesinde, geçici olduğu hissiyatındaki öğretmeniyle beraber başaracak tüm bunları.
Ülkedeki her türlü ulusal düzeyde yapılan sınav sonuçları incelendiğinde de en başarısız iller Kürt yurttaşların ağırlıklı oldukları illerdir. Bu saptamayı gösterecek yüzlerce örnek istatistik görebilirsiniz medyada.
Dil meselesine niçin bu noktadan başladım? Çünkü anadil eğitimi ve anadilinden eğitim bir yurttaşlık ve insan hakları meselesidir Kürtler için. Türkler için ise bir vicdan ve adalet meselesidir.
O nedenle bu meseleyi tartışırken aynı argümanlarla ama iki tarafta farklı siyaset ve iletişim dilleriyle konuşmak durumundayız.
Kaldı ki bu konuda bürokrasi ve siyasetçilerin değil ama sivil toplumun yaptığı çalışmalar ve projelerden üremiş oldukça zengin bir birikim de var. Eğitim Reformu Girişimi, Tarih Vakfı, Eğitim-Sen gibi benzeri birçok sivil girişim ve kurumlarda bu konuda yapılmış çalışmalar var. Demem o ki, bu kez Kürt meselesini bu kadar yaygın ve derinlikli tartışırken, belki de çözüme bu kadar yakınken, anadilinde eğitim meselesini gerçek içeriğiyle konuşabilelim.