Geçtiğimiz haftayı İş Bankası’nın temettü, yani kâr payı dağıtımının BDDK tarafından engellenmesinin yarattığı tartışmayla kapadık. Her ne kadar gerekçe, “Bankacılık sektörünün geneline ilişkin özkaynak yapısının olabildiğince güçlü tutulması için kârın bünyede bırakılması gerekliliği” olarak açıklansa da, CHP hisselerinin Hazine’ye devrinin gündemde olduğu bir dönemde bu kararın alınması, haliyle tartışma yarattı. Nitekim çeşitli bankalarda genel müdürlük yapmış duayen bir bankacı T24’e şöyle diyordu: "Şu anda CHP hisseleri tartışılıyor. Belli ki, BDDK gelişmeleri beklemek istiyor."
İş Bankası söz konusu olunca insanın “Hangi özkaynak problemi?” diye sorası geliyor. (Özkaynak: Bankanın sermayesi. Sözlük anlamı: İşletme sahip ve ortaklıklarının bilanço tarihinde, işletmeye koymuş oldukları sermayenin tutarı.) Zira İş Bankası, 2018’de yüzde 15.5 ile borsaya açık bankalar arasında özkaynak kârlılığı en yüksek banka oldu. (2017’de bankanın özkaynak kârlılığı yüzde 16.3'tü). Üstelik üçüncü çeyrekte, yani Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında yüzde 12.2 düzeyinde olan özkaynak kârlılık oranı, krizin Türkiye'yi sarstığı son 3 ayda daha da artarak yüzde 14.6'ya çıktı.
İş Bankası’nın kârındaki artış da dikkat çekici. Banka, Türkiye ekonomisinin daraldığı 2018’in son 3 ayında kârını yıllık bazda yüzde 192, bir önceki 3 aya göre ise yüzde 77 artırarak 2.2 milyar TL’ye çıkardı. Bu rakam, araştırma uzmanları platformu Research Turkey’ün anketinde yapılan ortalama kâr tahmininin yüzde 46 üzerindeydi. Yani İş Bankası kârını beklentilerin de üzerinde artırdı.
İş Bankası’nın toplam kredi-mevduat oranında da iyileşme var: 2018’in üçüncü çeyreğinde, yani Temmuz-Ağustos-Eylül aylarında yüzde 119 olan toplam kredi-mevduat oranı, son çeyrekte, yani Ekim-Kasım-Aralık’ta yüzde 106’ya geriledi. Kısacası banka, ayağını yorganına göre uzattı. (Ama bu durum, bankaların daha çok kredi vermesini isteyen ekonomi yönetiminin hoşuna gitmemiş olabilir.)
“Ben bu rakamlardan bir şey anlamadım. Bu oranlar kime göre, neye göre?” diyenler olabilir. Öyleyse İş Bankası’nı, onunla aynı klasmanda yer alan büyük özel bankalarla kıyaslayalım. Paramedya.com sitesi, bilançolarından hareketle 4 büyük bankanın kriz yılını nasıl geçirdiğini incelemiş.
Yukarıdaki tabloda dikkat çeken en önemli nokta, Akbank’ın mevduatındaki artışın diğerlerine göre çok sınırlı kalmış olması. Buna karşılık İş Bankası geçen yıl mevduatlarını enflasyon oranında artırmayı başarmış.
Bir de kârlılıklara bakalım:
4 büyükler arasında geçen yıl kârını en çok artıran banka Yapı Kredi. İş Bankası ve Garanti’nin kâr artışı önceki yıllara göre ciddi oranda gerilemiş. Ne de olsa kriz yılındayız… Akbank’ın kârı ise düşmüş.
Son olarak bir de 4 büyük özel bankanın aktiflerdeki durumuna göz atalım.
Burada da Yapı Kredi’nin diğer bankalardan daha iyi bir performans sergilediğini görüyoruz. Yapı Kredi’nin başarısı aslında şaşırtıcı değil. Bu banka önceki yıllarda 4 büyükler (İş Bankası, Garanti, Akbank, Yapı Kredi) arasındaki rekabette belirgin şekilde geriye düşmüştü. Bunun sonucunda bankanın genel müdürü değişti. 2018’de yaptığı atağı, arayı kapatma çabası olarak değerlendirmek mümkün. Ama İş Bankası’nın aktiflerindeki artış da Yapı Kredi’ye yakın. İş Bankası, mevduat ve kârda olduğu gibi aktif büyümesinde de Garanti ve Akbank’ı geçmiş...
Sonuç: İş Bankası, büyükler arasında Yapı Kredi’nin hemen ardından en iyi performansı gösteren banka.
İş Bankası babamın oğlu değil. Hatta sevdiğim bir banka bile değil. Benim bankam Enpara.com. Çünkü internetteki bankacılık işlemlerinden ücret almıyor. İş Bankası müşterileri de dahil olmak üzere herkese en basit işlemlere 5-10 TL vermek yerine, Enpara.com'u kullanmalarını öneririm. (Ama yarın işlemlerden fahiş ücret almaya başlarsa Enpara.com’u da bırakırım ve bunu buradan duyururum.)
Yani bu İş Bankası’yla ilgili bir PR yazısı değil. Objektif bir durum saptaması. Birisi tarihe not düşsün ki, yarın öbür gün İş Bankası’ndaki CHP hisseleri Hazine’ye devredilirse bankanın performansının iyiye mi, kötüye mi gideceğini görebilelim!