Başkalarının işine karışmak istemem ama Türkiye’de siyaseti, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hesaba katmadan ekonomiyle, dolarla, borsayla, hatta emlakla ilgili yorum yapmak, başını kuma gömmekten farksız. Son örnek: Erdoğan önceki gün katıldığı ATV – A Haber yayınında “Faiz oranlarında bir defa düşüşe geçiyoruz ve yüksek faiz yok … Bunun sinyalini ben de belli yerlere herhalde vermiş oluyorum" deyince dolar hemen zıpladı.
Bunun başlangıç olduğu düşüncesindeyim. “Doların 8.40 TL’ye inmesinin 4 nedeni” başlıklı son yazımda dolar/TL kurunun seyrini belirleyecek iki faktörün Erdoğan ve Amerikan Merkez Bankası olacağını belirtirken şöyle demiştim:
"Türkiye seçim sathı mailine girdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok da geç olmayan bir tarihte, ekonomik büyümenin desteklenmesi, işsizliğin bir nebze olsun azaltılması için faizin düşürülmesi talimatı verecek. Ve iktidar faiz silahını çektiğinde para piyasaları karışacak."
Cumhurbaşkanı’nın ATV – A Haber yayınında söyledikleri, çok beklemeyeceğimizin işareti.
Erdoğan'ın faiz konusundaki ısrarını dini nedenlere bağlayanlar olabilir, haksız da sayılmazlar ama asıl neden bence başka.
Faiz ile ekonomik büyüme arasında yakın bir ilişki var. Bunu geçen yaz gördük: Kamu bankaları konut kredilerinin faizini 0.64’e çekince (Şu andaki faizin yarısından az) emlak satışları uçtu gitti. Mobilya, beyaz eşya v.b.'nin satışları da…
Erdoğan’ın buna, daha doğrusu ekonomide canlanmaya yine ihtiyacı var. Çünkü işsizlikteki patlama ve yoksullaşma AKP’nin oylarına büyük bir darbe vurdu.
Erdoğan’ın böyle durumlarda ne yaptığını önceki seçimlerden biliyoruz: Krediye ve faize dayalı hormonlu büyüme.
2017’deki başkanlık referandumu öncesinde Kredi Garanti Fonu aracılığıyla 250 milyar TL’lik dev bir kredi paketi açılmış, o sayede Türkiye o yıl yüzde 7.4 büyümüştü. O rüzgarla referandumdan kıl payı da olsa evet çıktı; bir yıl sonra yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde iktidar bloku parlamento çoğunluğunu kıl payı da olsa sağladı.
Bazı Asya ülkeleri gibi tüketim değil ihracata dayalı bir ekonomiye sahip olsaydık faiz ve krediler bu kadar önemli olmazdı. Ama ekonominin yüzde 60-70’ini iç tüketim oluşturuyor. İç tüketimi artırarak ekonomiye doping yapmak mümkün.
İşte bu nedenle Merkez Bankası çok da geç olmayan bir tarihte faizi indirecek. Peki faiz (Daha doğrusu Merkez Bankası’nın politika faizi) indirilince ne olacak?
Bu soruya yanıt vermeden önce enflasyondaki son durumu hatırlayalım: TÜİK birkaç gün önce tüketici enflasyonunun yüzde 18.95’e yükseldiğini açıkladı. Merkez Bankası’nın faizi kaç? Yüzde 19. Enflasyon düşmeden Merkez Bankası faizi düşürürse ne olur? Türkiye reel olarak eksi faiz (Yani enflasyonun altında faiz) veren ülke haline gelir. Zaten hacmi çok azalan yabancı yatırımcılar, TL varlıkları satarak para kazanabilecekleri başka ülkelere gider. Sadece onlar mı? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da, yani Ayşe Teyze, Ali Rıza Amca, siz, biz, hepimiz, “Param bankada enflasyon karşısında eriyeceğine dolara, altına geçeyim, üç kuruş birikimimi garantiye alayım” diye düşünmeye başlarız. Daha doğrusu, böyle düşünenlerin sayısı daha da artar.
O zaman ne olur? Bir şeyin talebi artınca ne oluyorsa dolara talep artınca da aynı şey olur: Değeri artar. Artık 9 TL mi olur, 9.5 TL mi, 10 TL mi, o günkü koşullara göre değişir.
İktidar için bu açmazdan kurtulmanın, doları yükseltmeden faizi düşürmenin bir yolu yok mu? Var, faiz düşerken enflasyon da düşerse denge bozulmaz. Çünkü o zaman TL varlıkların getirisi enflasyonun altına düşmez.
Demek ki önümüzdeki dönemin en kritik sorusu, enflasyonun düşüp düşmeyeceği. Merkez Bankası düşeceği görüşünde. Ama birçok ekonomiste, mesela güvenilir yorumculardan biri olan Haluk Bürümcekci’ye göre hayır, enflasyon kendi haline bırakılırsa önümüzdeki aylarda düşmek bir yana, daha da yükselip yüzde 20’yi görecek.
Peki bırakılmazsa?
“Ne bırakılmazsa?” diyenler için açayım: Enflasyon kendi haline bırakılmazsa?
Uğur Gürses, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gece A Haber’deki “Sinyalini veriyorum” sözünden hemen sonra Twitter’da şöyle yazdı: "Sinyal TÜİK’e mi, Merkez Bankası’na mı?"
Doğru bir soru. Benim cevabım: Sinyal ikisine de. Birine faizi, diğerine enflasyonu düşürme sinyali…
Dolar/TL’nin kaderi Merkez Bankası ve TÜİK'in, onların da ipleri Erdoğan'ın elinde...