Barış Soydan

29 Ekim 2021

Cumhuriyetin 98 yılı: Kişisel bir tarih

Cumhuriyetin ekonomik tarihi, ananemin hikayesiyle örtüşüyor. Atatürk yıllarındaki olağanüstü ekonomik atılım ve büyüme sonraki yıllarda sürdürülemedi. Şevket Pamuk’un tespitiyle Türkiye, 20. ve 21. yüzyılda dünyanın en vasat ülkelerinden biri oldu.

Cumhuriyet benim için her şeyden önce ananem demekti. Ganimet Doğu, 1913’te Rodos’ta doğmuş, Osmanlı İmparatorluğu çökerken İstanbul’a gelmiş, İstanbul Kız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Coğrafya bölümünü bitirip öğretmen olarak cumhuriyetin öncüleri arasına katılmıştı. Onun bir mesleği değil bir misyonu vardı: Cahil halka bilimin ve eğitimin ışığını götürmek. Hayatı boyunca bu ideale ve Atatürk’e sarsılmaz biçimde bağlı kaldı; cumhuriyeti, Atatürk liderliğindeki bir kuşağın, kendilerinin yarattığı bir şey olarak gördü.

İlerleyen yaşlarına rağmen siyaseti, Ankara’daki siyasetçilerin yapıp ettiklerini çok yakından takip eder, eve giren Hürriyet ve Tercüman gazetelerini satır satır okurdu. Kendi kuşağının kurduğu rejimin nereye gittiğiydi, takip ettiği.

Bununla birlikte hayli uzun süren ömrünün son döneminde hayal kırıklıkları yaşadığını biliyorum. İlk hayal kırıklığı, büyük umut bağladığı merkez sağın lideri Süleyman Demirel’in 1970’lerde cumhuriyetin ideallerinden ayrılıp “siyasetin kirli sokaklarına” dalarak “Türkiye’nin bir iç savaşın eşiğine gelmesine izin vermesiydi.”

Evet, bir cumhuriyet kızı, sarsılmaz bir Atatürkçüydü ama İnönü’den hoşlanmazdı; doğup büyüdüğü Rodos ve 12 Adaların İnönü tarafından Yunanistan’a verildiğini düşünüyordu çünkü; bunu hiçbir zaman affetmedi.

Tek hayal kırıklığı İnönü veya Demirel de değildi. Anadolu’dan büyük şehirlere akan halkın onca çabaya rağmen cahil kaldığını görmek de onu hayal kırıklığına uğratmıştı.

Sadece halk mı? Cumhuriyetin çizdiği idealdeki gibi çalışkan, doğru bir insan olmak için elinden geleni yaparken (Emekliliğinde bile sabahları sektirmeden altıda kalkardı) en yakın çevresindeki insanların “karakter zayıflıklarını” görmek de onu hayal kırıklığına uğrattı. Kendisi gibi cumhuriyetin ilk memurlarından olan, Merkez Bankası’nın İstanbul şubesinde çalışan eşinin mutluluğu evin dışında araması, başka kadınlarla ilişkileri, büyük bir hayal kırıklığıydı...

Bütün bunların üzerine ekonomik krizler… Osmanlı’nın yıkıntıları üzerinde kurdukları, on yılda demir ağlarla ördükleri, yoktan bir sanayi yarattıkları ülkenin 1970’lerin sonunda krizlerden krizlere savrulması da onu derin bir hayal kırıklığına itiyor, siyasetçilere ve siyasete olan güvenini zedeliyordu.

Bunların etkisiyle 12 Eylül darbesini destekledi. Ama cumhuriyetin idealinin bir askeri rejim olmadığını da çevresine hep söyledi.

Cumhuriyetin ekonomik tarihi, ananemin hikayesiyle örtüşüyor. Atatürk yıllarındaki olağanüstü ekonomik atılım ve büyüme sonraki yıllarda sürdürülemedi. Şevket Pamuk’un tespitiyle Türkiye, 20. ve 21. yüzyılda dünyanın en vasat ülkelerinden biri oldu.

Bardağın yarısı dolmuş ama yarısı da boş kalmıştı. Mısır gibi Arap ülkelerini ve petrol sayesinde uzun bir dönem boyunca yüksek büyüme oranları yakalayan İran’ı geçtik ama önce İtalya, İspanya gibi Güney Avrupa, sonra Güney Kore, Tayvan gibi Asya ülkelerinden tur yedik. 

Grafik 1: 1820-2015 Kişi Başına Gelir Artışı 

 

 Grafik 2: 1820-2015 Kişi Başına Gelir Artışı
(Kaynak: Şevket Pamuk, “Uneven Centuries”)

Bununla birlikte son yüzyılı sadece kişi başına gelirdeki artış ya da sivil siyasetin beceriksizlikleriyle değerlendirmek doğru olmaz. Cumhuriyet olmasa Ganimet Doğu, liseyi ve üniversiteyi bitirebilir, İstanbul’dan Bursa’ya gidip yatılı bir okulda yıllarca öğretmenlik yapabilir miydi?

Cumhuriyet pek çok şeyi değiştirdi ama “çağdaş uygarlık seviyesine erişme” ideali yarım kaldı. Ama tarih de, AKP iktidarının onca çabasına rağmen bitmedi.