Bu seviyeden Bitcoin alınır mı? Kısa sürede köşeyi dönmek isteyenler bu soruyu tartışa dursun (Bitcoin yıl başında 997 dolardı, bu yazının yazıldığı anda 5.766 dolar, yıl sonunda 8.000 dolara ulaşacağını tahmin edenler var), biz Bitcoin’le gelen Blockchain devrimini tartışalım. (Ama yazının sonunda ‘bu seviyeden’ Bitcoin alınıp alınmayacağı sorusuna geri döneceğiz.)
Bitcoin ve Blockchain yeni kavramlar. Türkçe bile değiller.
O halde en baştan başlayalım.
Bitcoin, sanal bir para birimi. Ama tedavüle bir merkez bankası tarafından çıkarılmadı. Dolayısıyla bağlı olduğu bir iktidar yok. Haliyle genel müdürü de yok. Devletlerin hükümdarlık alanının dışında.
Bitcoin, kolektif bir para: Ağa bağlı bilgisayarlar tarafından kolektif biçimde yönetiliyor.
Her şey 2009’da, Satoshi Nakamoto adlı, kimliği bugün bile bilinmeyen bir kişinin, dosya paylaşım sistemi P2P üzerinde sanal bir para yaratılmasını teklif etmesiyle başladı. (Nakamoto’nun Blockchain’i başlatan kurucu metni İngilizce olarak şurada yer alıyor.
İnternetten film indirenler bilir: P2P’de dosyalar merkezi bir yerde, bir sunucuda değil, “torrent”ler (minik parçacıklar) halinde, ağa bağlı yüz binlerce, milyonlarca bilgisayarda saklanır.
P2P programlarını bilgisayarına kuranlar, ağdan herhangi bir dosyanın bir parçasını indirince, aynı zamanda o dosyayı saklayanlar arasına katılmış olur.
Bitcoin’un babası Satoshi Nakamoto, çok kaba bir özetle, “Madem filmleri birbirimizin bilgisayarında saklıyoruz, neden kendi paramızı yaratıp banka kasalarında değil, birbirimizin bilgisayarında saklamayalım?” diye sordu.
Bu, devrimci bir soruydu.
Bitcoin böyle doğdu.
Bitcoin’un “bilanço defteri”, tek bir yerde değil, P2P ağına bağlı bilgisayarlarda saklanıyor.
Biliyorsunuz, şirketlerde borçlar ve alacaklar bilanço defterine yazılır.
Merkez Bankalarının da bilanço defteri vardır. Kasasında ne kadar para var, bankalara ne kadar borç vermiş, oradan takip etmek mümkündür.
Bitcoin’un da bir bilanço defteri var.
Dünyada kimde ne kadar Bitcoin var; kim, kime ne kadar Bitcoin göndermiş; hesabı P2P ağına bağlı bilgisayarlarda tutuluyor. (Bu, gerçek bir defter değil elbette.)
Tam da bu nedenle Bitcoin hacker’lara karşı son derece güvenli.
Hacker’lar bir bilgisayara sızıp, oradaki bilgileri değiştirdiğinde, ağdaki diğer “bilanço defterleriyle” uyumsuzluk ortaya çıktığından işlem geçersiz sayılıyor.
Çünkü ağdaki bütün “defterlerde” aynı bilgiler olmak zorunda.
Blockchain’in dünyayı bu kadar heyecanlandırmasının nedeni, kısa sürede köşeyi dönme imkanından çok, ağa bağlı bilgisayarların kolektif yönetimiyle sanal paradan başka şeyler yaratmayı da mümkün kılması.
Blockchain’le bankaları aradan çıkararak para transferi yapmak mümkünse, aracı kurumları devreden çıkararak hisse senedi alışverişi yapmak neden mümkün olmasın?
Veya Uber, Airbnb gibi paylaşım platformlarını devreden çıkararak, veri tabanı bir şirketin sunucularında değil, ağda saklanan paylaşım sistemleri kurmak neden mümkün olmasın?
Proudhon, 19. Yüzyıl’da, zanaatkarların gönüllü bir işbirliğine dayanan “anarşist” bir toplum hayal etmişti.
Blockchain’in ağ merkezli, desantralize yapısı, Proudhon’un hayalini 150 yıl sonra gerçeğe dönüştürüyor.
Merkezi şekilde örgütlenen ne varsa, bankalar, devletler, partiler, hepsinin Blockchain çağında zayıflayacağını söylemek bir kehanet olmaz…
Şimdi dönelim en baştaki soruya: Peki bu seviyeden Bitcoin alınır mı?
Ben bu yazıyı yazdığım dakikalarda Bitcoin’un fiyatı 5.766 dolardı. (T24’e gönderirken 5.311 dolara inmişti.)
Fiyatın birkaç yıl içinde 50 bin dolara çıkacağını söyleyenler de var, yakında büyük bir çöküş yaşanacağını söyleyenler de.
Bitcoin’un tarihi inişli-çıkışlarla dolu.
2013 baharında fiyatı 233 dolardan 67 dolara düşmüştü. Fiyatın yeniden eski seviyesine gelmesi 7 ay sürdü.
2013 Kasımının sonlarında bu kez 1.150 dolardan 500 dolara indi.
2014’ün Şubat ayında ise 867 dolardan 439 dolara.
Bitcoin’un yeniden bin doların üzerine çıkması için bu yılın Ocak ayını beklememiz gerekecekti.
Sonra büyük çıkış başladı.
Geçen Temmuz’da Bitcoin 3 bin doları gördü.
Derken yeniden düşüş... Fiyat 1.869 dolara indi.
Sonra yeniden çıkış.
Lunapark gibi.
Ben almayayım. Midem bulandığı için lunapark trenlerine binemem zaten.
Ama heyecanı sevenler olabilir.
Hem Bitcoin’un değerindeki yükselişin süreceğini söyleyen pek çok uzman var.
Biraz cesur olanlar, 15 bin dolara kadar yolu olduğunu söylüyor.
25 bin dolardan söz edenler...
50 bin dolara yükseleceğini söyleyenler dahi var.
Yatırım bankası Goldman Sachs'ın teknik analisti Sheba Jafari, geçen Ağustos'ta, Bitcoin'in 4.827 dolara yükseldikten sonra yüzde 40 düşebileceği öngörüsünde bulunmuştu. (Yanılmış görünüyor. Ama yarını kim bilebilir?)
Çok daha karamsarlar da vardı: Bitcoin'un ilk yatırımcılarından Roy Sebag, bu yıl başında nesi var, nesi yok elinden çıkardı. Gerekçesi, Bitcoin’un başlangıçtaki vaatlerinin unutulmuş olmasıydı. Sebag, bu nedenle uzun vadede Bitcoin'un değerinin sıfır olacağına inanıyor.
Buna karşılık bir de iyimserler, yani Bitcoin piyasasının "boğa"ları var.
Yatırım şirketi Fundstrat, 2022 yılında Bitcoin’un değerinin 25 bin dolara yükseleceği tahmininde bulunuyor.
Fundstrat’ın aşırı iyimserliğinin gerekçesi, Amerikan opsiyon piyasasında Bitcoin yatırımına izin verilmesi sonrasında kurumsal şirketlerin de para yatırmaya başlamış olması.
“O kadar da değil” diyorsanız, bir de araştırma şirketi Standpoint Research’e kulak verin: Şirket, 14 Ağustos'ta yayınladığı notta, Bitcoin'un değerinin 2027 yılında 50 bin dolara yükseleceği öngörüsünde bulundu.
Standpoint Research'e göre bu yükselişi, Bitcoin kullanıcılarının sayısının 100 milyona yükselmesi tetikleyecek. (Şu anda 10 milyon kullanıcı var.)
Kimin haklı olduğunu zaman gösterecek.
Zaten önemli olan Bitcoin’un 50 bin doları görüp görmeyeceği değil, Blockchain’le gelen devrim.
Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras, geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında, “Bizim rakibimiz artık, İş Bankası veya Akbank değil, fintech” demişti.
Fintech, Blockchain’in de içinde olduğu yeni finans teknolojilerine verilen isim.
Gerçekten de Bitcoin’un olduğu yerde bankalara ne gerek var, diye düşünüyor insan.
Bitcoin’le para gönderirken EFT ücreti ödemiyorsunuz.
Enflasyon yok.
Kimliğinizi açıklamak zorunda değilsiniz.
“Bir gün kriz olur da, devlet parama el koyar mı?” korkusu da yok.
Bu gerçekten bir devrim.