Türkiye’nin krizleri, "beka meseleleri" bitmez. Bugün krizi, seçimi bir kenara bırakıp gündemden biraz uzaklaşalım ve uzun vadeli bir konuya, 5 yıl sonra mesleklerin ne durumda olacağı sorusuna yanıt arayalım.
Dünyanın akıl almaz bir hızla değiştiği ilginç bir dönemden geçiyoruz. 10 yıl önce yazılı basının öleceğini söyleseler inanır mıydınız? Ama işte, ölmek üzere. 10 yıl sonra makine mühendisliğinin öleceğini söyleseler inanır mısınız peki? Türkiye’nin en büyük fabrikalarından birinin yöneticisi kısa süre önce şöyle diyordu:
“Ben makine yüksek mühendisiyim. Dijitalleşme nedeniyle sanayinin orta ve uzun vadede, bugünkü kadar çok makine mühendisine ihtiyaç duyacağına inanmıyorum. Yeni iş tanımları gündeme gelecek. Biz şu anda Endüstri 4.0 kapsamında hangi yetkinliklere ihtiyacımız olduğunu araştırıyoruz.”
OECD, bugünkü işlerin yüzde 46’sının yakın bir gelecekte yüzde 50 ihtimalle yapay zeka, robotlar, algoritmalar vb. tarafından yapılacağını tahmin ediyor. Sürücüsüz arabalar şoförlerin, finans algoritmaları borsacı ve bankacıların, robotlar inşaat ve tekstil işçilerinin yerini alacak.
Bazı sektörlerde değişim başladı bile. İnternet bankacılığının gelişimi Türkiye’de bankacılık sektöründeki istihdamı ciddi şekilde etkiledi örneğin.
Şoförlük, inşaat, tekstil işçiliği gibi işler tarihe karışırken yeni işler doğuyor. Dünya Ekonomik Forumu, geleceğin işlerini şöyle sıralıyor: Veri analistliği, e-ticaret ve sosyal medya, yapay zeka, Blockchain, büyük veri, veri güvenliği uzmanlığı, robotik mühendisliği…
Sorun şu ki, kaybolacak işler için çok fazla eğitim gerekmezken bu işler iyi eğitim gerektiriyor.
Türkiye geleceğe hazır mı sizce? OECD’ye göre Türkiye’de üniversite öğrencilerinin büyük kısmı, ortalamanın altında istihdam olanağına rağmen işletme ve hukuk okuyor. Üniversiteye yeni girenlerin sadece yüzde 2’si bilgi ve iletişim teknolojilerini seçiyor. Robotik mühendisi değil imam hatip mezunu yetiştirmeye odaklanmış bir eğitim sisteminden başka ne beklenebilir?
Öbür yandan özel üniversiteler de robotik mühendisliği bölümü açmaktansa işletme veya hukuk açmayı tercih ediyor. Çünkü beş - on masa, bir bina ile işletme veya hukuk eğitimi vermek mümkün. Oysa robotik veya veri analizi bölümü, para harcamayı gerektiriyor. Bu parayı harcasalar, yaptıkları “yatırımı” çıkaracak öğrenciyi bulacakları şüpheli. Çünkü bunlar pahalı bölümler.
Böylece düşünür David Graeber’in, “Gerçekten anlam ifade eden, verimliliği, yaratıcılığı yüksek az sayıdaki iş elitler tarafından yapılacak, diğerlerine fasa fiso işler kalacak” kehanetine geliyoruz. Graeber şöyle diyor: “Eğer paranız en iyi üniversitelerden birine göndermeye yetmiyorsa, çocuğunuzdan kariyer umudunu kesin.”
Homo Sapiens ve Homo Deus kitaplarından tanıdığımız tarihçi Harari de yapay zekâ ve algoritmaların “gereksiz sınıf” adlı yeni bir sınıf yaratacağını söylüyor...
Makine mühendisliği elbette ortadan kalkmayacak. Ama yapay zekâ ve robotlar devreye girdikçe fabrikalardaki makine mühendislerinin sayısı azalacak. Mevcut az sayıdaki pozisyon, en iyi üniversitelerden mezun mühendisler tarafından kapılırken diğerlerine Graeber’in “fasa fiso” olarak tanımladığı, İngilizcesiyle “bullshit” işler kalacak.
Şu sözleri de çok kısa bir süre önce, Trakya’daki organize sanayi bölgelerinden birinde, bir patrondan dinledim:
“Fabrikalarda makine mühendisine ihtiyaç var mıdır? Çok fazla yoktur. 200-300 kişinin çalıştığı bir fabrikada 2-3 tane makine mühendisine ihtiyaç vardır. Şu anki sistemle üniversite mezunu RAM operatörü olması mantıklı değil. Meslek lisesinden mezun olması yeterlidir. Herkesi üniversite mezunu yapmaya çalışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İhtiyaç olduğu kadar üniversite mezunu olmalıdır. Gerçek hayatta pazarcılara ihtiyaç varken, üniversite mezunundan pazarcı yapmak istersek, mantıklı olmaz.”
2019’a gülerek, eğlenerek girelim ama nasıl bir geleceğin geldiğini de bilelim.
İyi yıllar!