Barış Soydan

24 Ağustos 2020

25 bin dolar gelirli zengin Türkiye: Doğal gazla değil, inşaatla değil, AKP'yle değil

Türkiye AKP'nin değil Güney Kore'nin, Tayvan'ın yolundan gitmeli: Teknoloji geliştirip katma değerli ürünler satarak, yıllardır yerinde sayan ihracatı bu sayede katlayarak

"Tarih sadece ne olduğu değildir, ne olabilirdi bağlamında ne olduğudur."

Adam Phillips, Türkçeye de çevrilen "Kaçırdıklarımız" adlı kitabında böyle diyor. Phillips'in eseri, tarih değil psikoloji kitabı. Zaten kendisi de bir psikolog. Hayatımızın seçimlerden ibaret olduğunu, bir şeyi seçerken başka bir seçeneği reddettiğimizi ve belki de bir fırsat kaçırdığımızı anlatıyor. Şu söz kitabın felsefesini özetliyor:

"Hayatımızı, olma fırsatını kaçırdığımız insanla paylaşırız."

Adam Phillips'in ismini daha önce duymamıştım, psikoloji dünyasında epey ünlüymüş. Ama ben "Kaçırdıklarımız"ı, bir psikoloji kitabından çok tarih kitabı gibi, Türkiye'nin kaçırdıklarına hayıflanarak okudum...

Hiç düşündünüz mü, 2002'de iktidara AKP değil başka bir parti gelseydi, bugün nasıl bir Türkiye'de yaşardık acaba? Ya da 12 Eylül darbesi olmasaydı… Veya yerli teknoloji geliştirsin diye kurulan Teletaş, Fransızlara satılmasa, Ar-Ge birimi kapatılmasa, mühendisleri dünyanın dört bir yanına dağılmasaydı… Koç Grubu, yerli otomobil Anadol'dan vazgeçmeseydi…

Adam Phillips'in dediği gibi sadece yaşadıklarımız değil, yaşarken kaçırdıklarımız, ıskaladıklarımız da bizim bir parçamız. İstediğimiz kadar yokmuş gibi davranalım, bir de olma fırsatını kaçırdığımız Türkiye var!

Başka bir yoldan gitsek Türkiye bugün 20-25 bin dolar kişi başına gelire ulaşmış olabilirdi. Doğu Avrupa ülkeleri, Polonya, Çek Cumhuriyeti, ondan önce Güney Kore, Tayvan, biraz daha eski bir tarihte Portekiz ve İspanya, bunun mümkün olduğunu, bir ülkenin 10-20 yılda zenginler ligine çıkabileceğini ispatladılar. Biz 2002'de AKP'yi seçerek bu fırsatı teptik. O gün bu çok net değildi ama bugün artık ortaya çıktı.

Ama zaten 12 Eylül darbesini yaparak da  tepmiştik. Teletaş'ı Fransızlara satarak ve Ar-Ge birimini kapatarak da… 7-8 bin dolar kişi başına gelirli bugünkü Türkiye, kendi seçimlerimizin eseri!

Olan oldu, geçmişe değil geleceğe bakalım. Önümüzdeki 15-20 yıllık dönemde 20-25 bin dolar gelire ulaşabilecek ülkelerden biri de Türkiye. Bizimle birlikte Brezilya, Romanya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve birkaç ülke daha... Pakistan, Mısır gibi ülkelerin işi ise çok zor. Onlar önce bizim olduğumuz yere, orta seviyelere gelmek zorunda. Biz ise orta gelir tuzağından kurtulmakla meşgulüz.

Türkiye orta gelir tuzağından nasıl kurtulabilir, 20-25 bin dolarlık kişi başına gelire nasıl sıçrayabilir, zengin ülkeler arasına nasıl katılabilir? Bugün düşünmemiz, yanıt aramamız gereken soru budur.

Bunun AKP'yle olmayacağı artık belli oldu. Onun modeli inşaata, Kanal İstanbul, İstanbul Finans Merkezi gibi özünde inşaat projelerine ve bu arada at yarışında sürpriz arayan kumarbazlar gibi Karadeniz veya Akdeniz'de çok büyük bir doğal gaz rezervi bulup bir gecede zengin olmaya dayalı.

Karadeniz'deki son rezervin Türkiye'yi zengin etmeyeceği, 320 milyar metreküplük gazın (O da eğer doğruysa) ancak 6-7 yıl idare edeceği ortaya çıktı. Ne yapacağız, Karadeniz veya Akdeniz'den gelecek yeni bir müjdeyi mi bekleyeceğiz? Yoksa başka bir yoldan mı gideceğiz?

Türkiye AKP'nin değil Güney Kore'nin, Tayvan'ın yolundan gitmeli: Teknoloji geliştirip katma değerli ürünler satarak, yıllardır yerinde sayan ihracatı bu sayede katlayarak... İnşaatla değil sanayiyle...

Doğal gaz elbette çıkarılmalı ama kumarbaz gibi koca ülkenin geleceğini, altılıdaki sürprize, Karadeniz ve Akdeniz'deki sondajlara bağlayamayız. Yenilenebilir enerjiye yüklenmeli, yıllardır arpa boyu yol alamayan güneş enerjisini yaygınlaştırmalı, İç ve Doğu Anadolu'yu doğal gaz değil yerli kaynak jeotermalle ısıtmak gibi büyük hayaller kurup hayata geçirebilmeliyiz.

"Hayal kuruyorsun, böyle gelmiş böyle gider" diyeceksiniz. Öyleyse size iki kitap daha önererek yazıyı bitireyim: Son dönemin çok tartışılan iktisatçısı, Güney Koreli (Ama Cambridge Üniversitesi'nde ders veren) Ha-Joon Chang'dan, "Kalkınma Reçetelerinin Gerçek Yüzü" (İletişim Yayınları, 2018) ve "Kapitalizm Hakkında Size Söylenmeyen 23 ç" (Say Yayınları, 2017). Bu kitaplar, iktidarların ve uyguladıkları ekonomi politikalarının bir ülkeyi vezir de rezil de edebileceğini etkileyici biçimde anlatıyor.

Kendi geleceğimizi kendi tercihlerimizle kendimiz kuracağız. Bu ülkeyi vezir de rezil de edecek olan biziz.