Londra’dayız. Mayder Ekibi ve Göçmen İşçi Kadınlar Birliği’nden Oya Balcı yanımızda. Akın Olgun ve Mehmet Ali Alabora da…
Sahnede bize ayrılan masaya inci gibi dizilmişiz. Belediye’nin Topluluk binası hınca hınç dolu. Haringay Pazarı mutlu mu mutlu. Zehra Doğan’dan tutun da Birleşik Krallık Londra Belediye Konsülü’nden bile konuklarımız var. Eski Nevzat Kundura’nın oğlu ve gelini, 20 yıl önce iltica etmiş bir LGBTI bireyi, Aleviler, Süryaniler, Kürtler hepsi yan yana. Yaşlısı da var bebeğini emziren anne de.
Ne harem selâmlık var ne de protokol kavgası.
Yüzlerce umut arayan göz üzerimizde. Bitişik kilisedeki ayin bize ulaşmıyor bile.
Kapıda ne polis var ne de kışkırtıcı yobaz tayfası.
Hafif hafif huzur rüzgarı esiyor o gün o salonda.
Art arda anlatıyoruz “Linç Kültürü ve Nefret Suçları”nı. Hangisi maruz kalmamış ki? İşyerinde mobbing gören kadın, sigortasız çalıştırılan genç, Konsoloslukça fişlenip Ankara’ya ihbar edilmiş akademisyen, parası dolandırılan yaşlı…
Hepsi dertli, hepsi tasalı.
Yine de dikkatle ve ilgiyle dinliyorlar anlatılanları. Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan sorular kısmı geliyor. Tabii sorudan ziyade önce herkes kendi derdini anlatma derdine düşüveriyor.
Derken bir soru genç bir öğrenci kızımızdan: Her şey güzel olacak mı Barbaros Bey? Bu karanlığın içinden nasıl çıkılacak?..
Esiyor özgürlük ve demokrasi rüzgârı güzel yarınlara!
Hiç düşünmeden yanıtlıyorum:
Önce kendinizden başlayın güzelliklere. Güzel bakın hayata, güzel lezzet alın. En güzel kokuları tanımlayın burnunuzda, en güzel dokular değsin teninize. En güzel hayallerle süsleyin yarınları…
Boşverin yobaz bağnazları. Onlar kendi pisliğinde zaten boğulacak. Bırakın hafif hafif essin umutlar dimağınızda. İşte o zaman her şey çok güzel olacak! Güzel başlayacaksınız yeniden hayata…
Ve siz güzelleştikçe her şey çok daha güzelleşecek.
Bir anda gözlerinde yarınlar ışıldadı kalabalığın. Toplantı dağılırken zulüm, hukuksuzluk, iftira, yolsuzluk ve hırsızlığın sanki geçmişteki anıları kaldı o salonda.
Ve yeniden güzelleşmeye başladı hayat.
Devamını dinlemek isterseniz, buyrun 15 Haziran saat 17:00’da Altonaer Müzesi, Hamburg’a! Giriş de bedava.
Ha, malum çevreler müzeye benim tehlikeli olduğum konusunda ihbar yapmış olsa da işe yaramadı Almanya’da.
Çünkü orada da hafif hafif esiyor nihayet Türkiye Cumhuriyeti için özgürlük ve laik demokrasi rüzgarı güzel yarınlara!..