Baran Alp Uncu

11 Aralık 2012

ΟΙ ΝΕΚΡΟΙ ΔΕΝ ΦΟΡΑΝΕ ΧΡΥΣO: Ölüler Altın Takmaz

Yunanistan’ın kuzeyinde, Selanik yakınlarındaki Halkidiki yarımadasında işletilmesi planlanan altın madenlerine karşı...

 

Yunanistan yine ayakta. Ama bu sefer ekonomik kriz ve yeniden yapılanma politikaları nedeniyle değil.

Yollara dökülenler Yunan ‘Bergamalılar’.

Yunanistan’ın kuzeyinde, Selanik yakınlarındaki Halkidiki yarımadasında işletilmesi planlanan altın madenlerine karşı çıkıyorlar.

Bölgedeki altın madeni karşıtı hareketin geçmişi 1990’lı yılların sonlarına dayanıyor. Kanada kökenli TVX Gold maden şirketi ve yerel ortakları bulunan altın madeni kaynaklarını çıkartmak için kolları sıvar.

Ancak, Olympias köylüleri daha önceleri işletilen kurşun madeninin olumsuz etkileriyle tanışıktır. Köylüler projeye karşı durur. İlk karşı çıkışları dağınık ve düzensizdir. Hatta, köylüler oldukça sert ve şiddet içeren yollar kullanırlar. Köylüler, protestoları sırasında birçok kez polisle çatışır.

Bir süre sonra, çeşitli Yunan aktivist ve çevre kuruluşları Türkiye’de ve dünyada yeri göğü inleten Bergama Hareketi’nden haberdar olurlar. Kurulan iletişim ağları sayesinde, Bergama köylülerinin yöntemlerini ve taleplerini öğrenirler. Şiddet içeren protesto biçimlerinin bir yere varmayacağına karar veren aktivistler, kendilerine yeni bir yol haritası çizer.

Tıpkı Bergamalılar gibi, haklarını, protestoların yanı sıra, hukuki yollardan ararlar. Yine tıpkı Bergama’lılar gibi, ulusal sınırlarının de ötesine geçerek, meselelerini Avrupa Birliği’nin çeşitli organlarına taşırlar; Avrupa’daki çeşitli NGO’lardan destek alırlar.

Verilen hukuk mücadelesi ve dönemin hükümetine karşı artan baskılar sonucunda, Yunan Yargıtayı 2002 yılında kararını verir. Altın madenciliğinin kaybettirecekleri, kazandıracaklarından azdır. Çevre ve insan sağlığına yönelttiği tehlikeler yüzünden altın madeni yasaklanır.

İşin ilginç yanı, Yunan yargısı kararını verirken, Türk Danıştayı’nın Bergama’daki Ovacık altın madenine verilen izni kamu yararı bulunmamasından dolayı iptal ettiği 1997 tarihli kararını emsal olarak gösterir. Ama Türkiye’dekinden farklı olarak hukuki karar yürürlüğe konur. TVX Gold Yunanistan’ı terk eder. 

Ancak, başa gelen Yunan hükümetleri yargı kararlarını alt etmenin yollarını arar. Yunanistan’ın yaşadığı ekonomik kriz, aranılan fırsatı sağlamıştır. Sinekten yağ çıkarmaya çalışan Yunan hükümeti, yakın dönemde ulus-ötesi şirketlerin Halkidiki bölgesinde altın çıkarmasına izin verdi.

Bunun karşılığında, Halkidiki’deki hareket de tekrar canlandı.

Halkidiki yarımadası, Atina’ya yaklaşık 600 kilometre uzaklıktayken, bölgenin İstanbul’la arasındaki mesafe de yaklaşık 600 kilometre. Edirne’nin ise sadece yaklaşık 350 kilometre ötesinde. Aradaki insan yapımı sınır sayılmazsa, sorun Yunanistan’ın olduğu kadar, Türkiye’nin de sorunu.

Hareketin önde gelen sözcülerinden çevre aktivisti Maria Kadoglou, T24’ün konuyla ilgili sorularını cevapladı. İçinde bulunduğu bölgenin genelini yakından ilgilendiren madencilik projesini ve Halkidiki Hareketi’nin son durumunu öğrenmek için sözü Kadoglou’na bırakalım:  

 

Halkidiki bölgesindeki altın madeni projesinin içeriği nedir?

 

Daha öncekiyle karşılaştırıldığında, çok daha büyük ölçekli bir projeyle karşı karşıyayız. Şimdiye kadar bölgede, kurşun, çinko ve gümüş karışımının çıkartıldığı küçük ölçekli yeraltı madenciliği yapılmaktaydı. Saf metal üretilmiyordu. Yeni projeyle beraber, önümüzdeki 20 yıl içerisinde, hem yeraltında, hem de yerüstünde bulunan toplam 300 milyon ton maden cevheri çıkartılacak. Eldorado Gold tarafından satın alınan Hellas Gold şirketi, bölgede hâlihazırda varolan üç madeni geliştirme ve işletme iznine sahip. Aynı zamanda üç yeni madeni açma planlarını sıraya soktu. Kıyıya 2 kilometrelik bir uzaklıktaki bir alana, bakır, altın ve diğer metallerin üretimi için bir ayrıştırma tesisi, bir de atık yok etme sahası inşa edilmesi planlanıyor. Üretilen metaller, metal ürünleri, metal konsantreleri ve sülfürik asit Stratoni’deki yeni limandan gönderilecek.

 

Maden projesinin olası tehlikeleri nelerdir?

 

Atık havuzunun yıkılması veya meydana gelecek herhangi bir kaza, denizdeki eko-sistem için bir felaket olur. Böyle bir durumun etkilerinin Türkiye’yi de kapsayıp kapsamayacağını bilemiyorum. Ama, Batı Trakya’daki Perama projesi gibi Türkiye sınırına oldukça yakın altın madeni projeleri mevcut.

Öte yandan, madenlerin üreteceği tozlar uzun mesafeler katedebilir. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporuna göre, sadece Skouries’deki açık hava madeninde ortaya çıkaracağı gaz miktarı saatte 3.1 ton. Ve unutmamak gerek ki bu sıradan bir toz değil. İçerisinde zehirli metaller ihtiva ediyor.

Yerel düzeyde, en büyük endişe konusu ise su kaynakları. Skouries bir dağın tepesine konumlanmış durumda ve çevresindeki bölgenin ihtiyacını karşılayan temiz su kaynaklarına sahip. Büyük ölçekli madencilik, hiç tartışmaksızın su kaynaklarını kirletecek ve azaltacak. Temiz su ve temiz çevre, bölgedeki turizm ve tarım gibi faaliyetler için can alıcı öneme sahip. Maden şirketinin yaptırdığı Güvenilir verilere dayanmamakla beraber, ÇED raporunda, madenlerin bölgede yaratacağı yeni iş alanlarının altı çizilmekte. Ama, turizm, balıkçılık, tarım ve ormancılık alanlarında meydana gelecek iş kaybından hiç söz edilmemekte.  

Ekonomik krizin ve kemer sıkma politikalarının bölgedeki insanların madene bakışını ne kadar etkiliyor?

Yerel halk geçim kaynaklarının tehlike altında olduğunun farkında. Her ne kadar birçoğu küçük ölçekli madenciliğe itiraz etmese de, bölge nüfusunun çoğunluğu büyük ölçekli madenciliğe karşı. Bu, maden şirketinin beklentilerinin tersi bir durum. Onlar, yaşanılan ekonomik zorluklar yüzünden itirazların olmayacağını, insanların iş için kapıda bekleyeceğini zannediyorlardı. Ama bu olmadı. İnsanların sadece küçük bir bölümü madende çalışmak için istekli. Karşı çıkanların sayısı ise her geçen gün artıyor. Madenin çevreye vereceği bariz zararlar bir yana, insanlar bu projenin kendi rızaları alınmadan yürürlüğe konmasına öfkeli. Kamuoyuna doğru dürüst danışılmadı. Kimse bölge halkına maden projesini isteyip istemediğini sormadı. Şimdi, proje bölge halkına polislerle, göz yaşartıcı bombalarla dayatılıyor.

Gazetelerde, Selanik sokaklarında madenleri protesto eden kalabalıkların fotoğrafları yayınlandı. Önceki hareketle bugünkünü katılım açısından değerlendirebilir misiniz?

Protestolara katılım 10 sene öncesine göre çok daha fazla. Daha üç hafta önce Selanik’te 8 binden fazla insan gösteri yaptı. Bunun bir nedeni, yaşanılan sorunlar Halkidiki’nin dışında, çok geniş bir bölgeyi ilgilendiriyor. Kuzey Yunanistan’ın Kilkis ve Batı Trakya gibi bölgelerinde altın madenciliğine muhalefet edenlerle beraber hareket ediyoruz. Açıkçası bunun ortak bir sorun olduğunu düşünüyoruz; bu yüzden de buna karşı ortak mücadele veriyoruz.

Bir başka neden ise, kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarımızın sonunda meyvesini vermeye başlaması. Medyanın görmezden gelmesine rağmen, internet ve yerel oluşumların kullanımı yoluyla, büyük bir çoğunluğu bu sorundan haberdar edebildik. Bu yaklaşık 15 yıllık bir çabanın ürünü.

Hareketinizi destekleyen siyasi partiler var mı?

Sadece, geçen seçimlerde oy oranını yüzde 3’ten yüzde 27’e çıkartan sol parti SYRIZA bizi destekliyor.

Avrupa Birliği düzeyinde harekete geçmeyi düşünüyor musunuz? Size yardım eden Avrupalı çevre örgütleri bulunuyor mu?

Projeye verilen iznin iptali için Danıştay’a başvurduk. Sanırım yılbaşından önce karar çıkar. Sonuç olumsuz olursa, olayı Avrupa Birliği’ne götüreceğiz. Şu an için, tanınmış herhangi bir Avrupalı NGO ile bağlantımız olmadı.

2000’li yılların başında Türkiye’den Bergama Hareketi ve çevre aktivistleriyle ilişkileriniz olmuştu. Bu ilişkiler devam ediyor mu?

Evet, birkaç yıl öncesine kadar Bergama Hareketi ile bağlantılarımız vardı. Maalesef, hareketin sonlanmasıyla beraber, bu ilişkiler de seyrekleşti. Ancak, bazı yakın dostluklarımız devam ediyor. Ege’nin sizin tarafıyla ilişkilerimizi tekrardan güçlü bir şekilde inşa etmek için uğraş veriyoruz.

Bergama’daki altın madeni hâlen çalışmakta. Bunun yanı sıra, Türkiye’de çevreye zararlı olduğu iddia edilen birçok kalkınma projesi de yürütülüyor. Bergamalı köylülere ve HES’ler gibi kalkınma projelerine karşı mücadele edenlere bir şey söylemek ister misiniz?

Altın madenlerine ve diğer projelere karşı mücadele eden insanlara şu mesajı vermek isterim: Mücadeleye devam. Eğer mücadele ederseniz kaybedebilirisiniz. Ama hiç mücadele etmezseniz, zaten kaybetmişsinizdir. Biliyorum ki, olasılıklar bizim karşımızda. Ama olasılıklar sadece rakamlardan ibarettir. Ben size başka bir rakam vereyim: Biz yüzde 99’uz. Kazanamayacağımızı kim iddia edebilir? Sahi, onlarca mahkeme kararına rağmen inşa edilen ve günümüze kadar işletilen Bergama’daki altın madenine ne oldu?