Aytun Aktan

01 Ocak 2017

Yeni yıl, yeni umutlar mı dediniz?

İçinizi yeterince daralttıysam 2017 için yalandan iyi şeyler diyebilirim...

Tüm okurlara umutlu, barışın ve adaletin egemen olduğu ve vicdanlarımızın rahatsız edilmeyeceği bir yıl dileyerek başlamak istiyorum yazıma. Dilerim pazar sabahı hepimiz hoş kutlamaların ardından tatlı bir yorgunluk ve rehavetle kahvaltımızı yapıyor oluruz.

Her senenin sonunda bir çoğumuzun yaptığı gibi uzun yıllardır benim de yaptığım sene sonu muhasebem olur. Ekonomik muhasebe değildir bu; neler kattım hayatıma, neler yaşadım, yeni neler keşfettim, neler öğrendim, kaç kitap okudum, kaç eser seyredebildim, nereleri gördüm, kimleri tanıdım, kimleri kaybettim. Ne kadar büyüdüm, sağlıklı mıyım, başarılı mıyım, yaşamak istediğim hayat bu mu... uzar gider liste.

Üzerinde yaşamakta olduğumuz topraklar ve onun idarecileri yüzünden yaşananlar 2016 yılında hayatı bir çoğumuza dar etti. Az önce bahsettiğim soruların neredeyse tamamını anlamsızlaştırdı. Yani geride bıraktığımız yıl damakta tat bırakmayan, mideyi ekşiten kötü bir şaraptı, ertesi günün baş ağrısından bahsetmiyorum bile.

Ne ekonomik kriz, ne işsizlik, ne de diğer siyasi kavgalardı geride bıraktığımız yıldan beni tedirgin eden; ölüm (anlamsız, apansız, alçakça gelen ölüm) ve esaret korkusuydu. Daha umutlu bir yıl dilemek için saf olmak gerekiyor ve keşke saf, deli, bir o kadar akılsız olsaydık. Dünyanın kozmos içinde kendine ayrılmış güneş etrafındaki tam turun bitirmiş olması bize nasıl barışı getirecek ki? Özgürlükleri? Demokrasiyi? Çağdaş olmayı? Böyle bir gücü yok ki yeni bir zaman diliminin.

Sihirli bir değnek yetmez baya kocaman bir kütüğün bize dokunması hayır hayır baya sert kafamıza geçirmesi lazım kendimize gelmemiz için. Mücadeleyi çoktan kaybetmiş mağluplar gibi ağlayarak yaşamaktan vazgeçtiğimizde belki bir şeyler değişir.

Yılın son haftası Aslı Erdoğan ve Necmiye Alpay’ın tahliyeleri yüzümde bir tebessüm yaratsa da, tutuklanıp hâkim karşısına çıkana kadar 5,5 aylarının yaşamlarından çalınmış olması ağrıma gitmeye devam ediyor. Daha yüzlerce yazar, gazeteci, akademisyenin bu adaletten (?)  beklediği özgürlükleri duvarların ardında sürerken ne kadar umut edilebilirse o kadar umutla yeni yıla bakıyorum.

Ekonominin sert şekilde dibe doğru çakılıyor olması, istikrar sözlerinin de artık kandırmaca olduğu gerçeğini gözümüze baya sokuyor, kör olsan duyarsın, duymadın ille hissedersin bir şekilde. Ama şebeke suyuna karışmış olma ihtimalinde hemfikir olduğumuz bir madde tüm ülkede paraplejik bir hal yarattığı için sorun yaşamıyoruz.

Değişmeyen yaz saati uygulaması dolayısıyla kör karanlıkta hayata başlamanın zorluklarına en azından çocuklar açısından bile gönül indirmeyenlerin son elektrik kesintileriyle nasıl bir tasarrufun içinde olduğunu gördükten sonra yılın son ‘bu da mı gol değil?’ dedirten serzenişlerimiz de içimizde patladı. Mum ışığında, battaniyenin altında nostalji, romantizmle ama ille sosyal medyaya iki gün geçirdi İstanbullu.

Ülkemizin demokrasisine keskin bir hançer saplayan Darbe girişiminin ardından işler hiç de vaat edildiği gibi gitmedi. Bu travmanın yarattığı panikle her kesimden birikmiş intikamlar alınmaya başlandı. Aynı panikle terör örgütleri ülkenin her yerinde alçakça bombalar patlatarak siyasilerle yapamadığı hesaplaşmaları, senin benim gibi konuyla ilgisi uzak olan insanların canını alarak, sakat bırakarak, geride psikolojisi darmadağın olmuş, yakınlarının kaybıyla hayatları kesintili, koca boşluklu travmalı bir topluluk oluşturdu Geleceğe dair umudu kalmamış binlerce gönlü yaralı insanlarız artık. Hadi gel de umutlu ol yeni yıldan.

Amerika Birleşik Devletleri kendilerine ve sonrasında da dünyanın başına bela edecekleri başkanlarını seçtikten sonra ‘F..k 2016’ başlıklı bir video hazırlamışlar. Sevgili kardeşim gel sana burada bir ay yaşamayı teklif ediyorum, ‘Love 2016’ ya dönmezse o video başlığı ben de T.C. vatandaşı değilim.

Doktor olarak sağlık sistemi ile ilgili hiçbir şey yazmıyor olmamamın sebepleri var. Başka bir yazıya da bu harika sistemi yazmaktan mutluluk duyarım. Neresinden tutsan elinde kalan ve çokça eleştirilebilecek, ama haddini aşarsan kulağından çekecekleri ve sadece bu kadarla kalmayıp içeri atacakları sistem eleştirilerini size 2050 de uzaydan bildirmeyi düşünüyorum.

İçinizi yeterince daralttıysam 2017 için yalandan iyi şeyler diyebilirim. Kendimizi güzellik yarışmalarında 1. Gelen güzele yöneltilen soruya cevap veren bireyler olarak hayal edelim ve dünyaya barış dileyelim. Açlıktan, soğuktan, savaşlardan çocuklar, insanlar ölmesin diyelim. Kadının eziyete, tecavüze, tacize uğramadı tozpembe aşk, sevgi dolu bir yıl dileyelim. Ceplerimize paraların sığmadığı, çalışmak istemediğimiz iş yerlerine posta koyup yeni işleri kolayca bulabildiğimiz, üzerimizde sadece yıldızların kaydığı, havai fişekler dahil hiç bir patlayıcının, bombanın patlamadığı, yeşilin canına okunmadığı, tarihe, şehirciliğe gereken hassasiyetin gösterildiği, trafikte kornanın bile çalınmadığı nezakette sürücülerin olduğu bir yıl dileyelim. Elimde sihirli değnek olsa onu son olarak nereye uzatırdım o da ben de kalsın.

Mutlu pazarlar ve yıllar...


www.draytunaktan.com