Pazar günü insan şöyle ayaklarını uzatıp hafif şeyler okumak, seyretmek istiyor ama ne mümkün değil mi? Bu hafta bitmeden kucağımıza bırakılan yasa önerisiyle kalbimiz gene paramparça oldu. Kadına uygulanan şiddet, taciz, tecavüzün önünü alamazken ve her gün cinayetlerle rakamlara dönen, istatistiğin bir parçasından öteye geçemeyen onca cana çare olmazken kan dondurucu bir öneri daha geldi. Öneri Türkiye’nin Büyük Millet Meclisi’ne halkın (içinde annelerin, kadınların, kız kardeşlerin olduğu) oylarla seçilmiş, millettin vekillerinden, 6 tane erkek vekil tarafından sunuldu;
‘Cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir neden olmaksızın 16/11/2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçundan, mağdurla failin evlenmesi durumunda, Ceza açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilir. Zamanaşımı süresi içinde evliliğin, failin kusuruyla sona ermesi halinde fail hakkındaki hüküm açıklanır veya cezanın infazına devam olunur. Bu fıkra uyarınca fail hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına veya cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi durumunda, suçtan azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verilir’
Bu öneri AKP’li İstanbul Milletvekili Mehmet Muş, İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker, Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu, Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlu tarafından utanmazca imzalanarak mecliste oylamaya sunulmuştur. Türkiye’nin utanacak, mahcup olacak çok sayıda insan hakları ihlali oldu ve bizler bagajımız bunlarla dolu yaşamaya devam ediyoruz. Ama böylesi bir yasa önerisini taşıyabilecek yerimiz artık yok. Bu vekillerin adlarını iyi öğrenelim, bu önerinin tam olarak ne dediğini iyi anlayalım. Bu bizim çocuklarımıza, geleceğimize borcumuzdur.
Yemişim ‘gündem saptırmaya çalışıyorlar, ekonomi tepe taklak, dolar uçtu, vs’ yorumlarını. Çünkü haklarımıza, özgürlüklerimize müdahale hep denendi. Hatırlayın kürtaj yasaklanmaya çalışılırken de Türkiye gündemi kalabalık ve karışıktı. Eğer o gün sussaydık bugün o karar nedeniyle neler yaşanacaktı. Ses çıkartmanın, kamu oyu oluşturmanın hiç bir sakıncası yok. Şimdi çocuklarımızın hayatlarını çalmaya yönelik, erkek egemen dünyada suçluyu, sapıklığı savunan bir önergenin TBMM salonunda oylanmış olması bile midemde kramplar yaratıyor. Meclisi kirlettiler. Tecavüzcü, tacizciyi hapiste bile ayrıca cezalandırırlarken, yani suçların içinde en şerefsiz suç kabul edilirken, bu milletin meclisi ve seçilmiş erkek vekilleri o sapıklar için meşru zemin bulmanın yollarını aradılar. Adalet Bakanı çıkıp bunca tepkiye aldırmadan durumun meşruiyetini savunuyor; mağdurluktan ama suçlunun mağduriyetinden bahsediyor. Kulaklarıma inanmıyorum ama aslında beynim diyor ki ‘ne diyecek tabii ki bunu savunacak, zihniyetlerimiz bambaşka bizim’.
Bu yasa tam olarak ne diyor biliyor musunuz? Çocuklara tecavüz edenler, tacizde bulunanlar, bunu yaptıkları kız çocuklarıysa evlilik kurumu uydurmacasında cezadan yırtarlar. Sonra bu tecavüz ettiği kız çocuğuna belediyenin verdiği yetkiyle canı istediği her dakika, istediği kadar tecavüz etmeye devam edebilir. Böyle duyunca okumak istemiyor insan daha fazlasını değil mi? Evlendik mi her kötülüğü örtbas ediyoruz ya, kızların namusları kurtuluyor ya. Çünkü kadın bedeni sadece kızlık zarı ve vajinadan ibaret ya o bedeni nasıl ele geçirdiysen öyle horlamaya, saldırmaya, aşağılamaya devam edebilirsin evlenerek.
Küçücük kız çocuklarını evlendirmenin suç olması gerekirken buna karşı durmanın bizim örfümüze aykırı olduğunu söyleyen başka bir fallik beyinli televizyonda, canlı yayında yorumlar yapıyor. Kız çocuğunun, bak çocuk diye yazıyorum, adet görmesini bir aile kurmak, ev idare etmek, çocuk doğurmak ve büyütmek için yeterli görüyor. Yani ona göre kız çocuk bir objeden ibaret. O obje var ya sokakta oyun oynaması gereken, okula gitmesi gereken bir çocuk. Sadece çocuk. İlk adet görme yaşının beslenme şekillerindeki değişikliklerden, görsel uyarıların artışından vs 9 lu yaşlara kadar düştüğünü hatırlatmak isterim. Sen bu çocuğa nasıl göz koyarsın? Pedofilinin adı ne zaman örf adet anale oldu gene.
Suçu örtbas etmek, sapık zihniyetleri sokağa salmak ve ileride olacaklardan hiç korkmamak için bu öneriyi oylatabilenlerin içinde de, mecburen (okumuş, bir unvan sahibi olmuşlar ne de olsa) bastırdıkları bu duygular var olsa gerek. 3-4 bin mağdur edilmiş, hapiste boşa yatan (!) pedofilik, sapık zihniyeti bana kimse savunamaz. Adalet ve yargı sisteminin bunu savunanlara emanet olması işte midemdeki o krampı kusmuğa çeviriyor.
Taciz, tecavüz suçundan yakalanıp, yargılanamayan veya gerekli cezaları almayan binler zaten sokakta. Kadınlar, aileler dile düşmemek için, onurları bir kez de karakollarda, mahkeme salonlarında ayaklar altına alınmasın diye çoğu zaman susuyorlar zaten. Evlilik kurumu içinde hali hazırda kaç kadın tecavüz yaşıyor ve yaşadığının tecavüz olduğundan bile habersiz kaderine boyun eğiyor bilmiyoruz bile. Yıllar içinde suskun kalan kalabalık kadar ses çıkaranların sayısındaki artışın oranı hiç mi endişe uyandırmıyor?
Suçu işlemişlere af getirerek tüm sapık düşüncelere diyorlar ki; göz koyduğun kimse seç, tecavüz et, taciz de olur, biz devlet olarak onu sana vereceğiz, hem de kızın namusu kurtarıyor gibi yapıp seni de kahraman yapacağız. Kutsal evlilik bağı ile onu sana köle edeceğiz. Aklı olanın, vicdanı olanın böyle bir öneriye eli nasıl kalkıp da oy vermiş olabilir? Sorarım size, o oy vermek için el kaldıranlara oy verenlere; bu oylarınızın, bu ahlaksızlığın hesabını soracak mısınız? Bir dahaki sefere oy vermeye sandığa giderken, kendi çocuğunuzun, akrabanızın, komşunuzun çocuğuna affet beni ama ekonomi, işsizlik, malum devletin bütünlüğü vs için benim bu oyu gene bu amcalarına vermem gerekiyor, artık sen de büyüdün kendine mukayyet ol saldırtma mı diyeceksiniz?
Çocukların rızayla cinsel ilişkisi diye bir şey yoktur. Kimse kendini kandırmasın. Kadına, erkeğe, çocuğa tecavüzün affedilir hiç bir cümlesi yoktur. Ahlaksızlığın, ahlaksızlık olduğunu bir topluma anlatmaya çalışmak ağrıma gitse de anlatacağım. Konuşacağız. Hep bir ağızdan bağıracağız ve önce çocukların, sonra kadınların bedenleri üzerindeki kirli elleri kaldıracağız. Ve tecavüzün suç olduğunu hep söyleyeceğiz. Kimse kimsenin bedeninin sahibi değildir. Çocuklarımız ve bedenlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz.
Karanlık bir haftanın sonundayız. Bu yazının ulaşamadığı beyinlere dilerim vicdanları yardım eder. Ve salı gününe ertelenen, muhalefetin fikrinin sorulması istenen bu insanlık ayıbı önerge, üstüne benzin dökülerek yakılır. Pardon yanlış yaptık diyemeyeceklerinden bu milletin vicdanında bir kez daha yatacak yerlerinin kalmadığını söylemek isterim. Çocuklarımızın kahkahalarıyla, mutluluklarıyla dolu bir pazar olsun.