Önce kişisel bir anı. Ama sıradan bir anı da değil. Kişisel "tarihim"de bir dönemeç...
Bundan on yıl önce, Mısır'da, tam Kefren Piramidi’nin dibindeyken, "Yasak biliyorum ama şu dev yapıya tırmansam, tepesinden çöle baksam" diye kafamdan uçuk düşünceler uçuşurken telefon çaldı. Doğan Akın'dı...
- Abi bir internet gazetesi kuruyoruz. Varsın değil mi?
Fark ettiniz değil mi? Cevabı biliyor, sadece sağlama bağlamak istiyor.
O bildiği cevabı aldı, telefonu kapattı; ben yanımdakilere "Galiba benim acele İstanbul'a dönmem gerekiyor. Bir internet gazetesi kuruyoruz da..." dedim.
Dalga geçtiler:
- Saçmalama. Gezi zaten yarından sonra bitiyor. Senin internet gazetesi o kadar beklerse kıyamet kopmaz, medya çökmez...
Haklıydılar.
İstanbul'a döndük ve tek başıma yaş ortalamasını epey yükselttiğim genç bir ekiple harikulade bir gazetecilik serüvenine başladık...
Aydın Engin, T24'ün Sıraselviler'deki ilk ofisinin terasında...
* * *
Buraya kadarı kişisel bir anıydı.
Ama gazeteci olarak bizler, okur olarak sizler, Türkiye'de ve bütün dünyada, daha önce benzeri olmayan yepyeni bir dönemi yaşıyoruz...
Kağıda basılı gazeteler son demlerini yaşıyorlar. Tartışılan "daha kaç yıl sürecek" sorusundan ibaret. Kimileri "Yav zaten bitti basılı gazete dönemi" demekte, kimi iyimserler "Daha en az on beş, yirmi yıl sürer" diye umutlanmakta, tutucular ise "Kağıt hışırtısından, kağıt kokusundan uzak gazete mi olurmuş" diye homurdanmakta...
Size üç sayısal veri sunayım, kağıt gazetelerin ömrü ile ilgili kararı kendiniz verin:
1997'de Türkiye'de ulusal çapta dağıtılan gazetelerin günlük net satışları toplamı 7,2 milyondu. 2009'da bu sayı 4,15 milyona indi. Ağustos 2019'da 1 milyon 800 bin. Yön hep aşağı doğru.
Dünyada da bu böyle. Tirajlar düşüyor, reklam gelirleri de düşüyor. Kağıt gazeteler can çekişiyor, uzatmaları oynuyor. Kimileri artık oynamıyor. Saygın Indipendent artık kağıttan değil, bilgisayar ekranından okunuyor. Ünlü The Guardian'ın ne zaman kağıt baskıya son verip digital baskı dediğimiz internet üstünden ve bilgisayar ekranından okunacağı artık güncel tartışma. The New York Times (NYT) basılı gazeteyi 2020'de mi, 2021'de mi sadece abonelere satacağı, bayilerden satışa son vereceği ve esas okur kitlesinin internet okuru olacağı konusunda karar aşamasında.
Evet, bütün dünyada kağıda basılı gazete dönemi sona eriyor.
Öyle ya, gazete hazırlanacak da, akşam rotatif denen dev baskı aygıtlarında basılacak da, gece kamyonlara yüklenip ülkeye dağıtılacak da, sabahleyin kamyonetlerle uç bayilere ulaştırılacak da, okur yağmur çamur, soğuk sıcak demeden evden çıkıp bayiye gidip parasını bastırıp gazetesini alacak da...
Günümüzde kimse bu kaplumbağa hızıyla işleyen medyayı artık haber ve yorum kaynağı olarak görmüyor. Işık hızıyla habere yoruma ulaşmak varken ve üstelik "bedava" iken kim "Ah, ah, gazete hışırtısı, kağıt kokusu" diye nostaljik türküler söyler ve dinler?
T24'ün İstiklâl Caddesi'ndeki ofisinde...
* * *
İşte T24 on yıl önce bu büyük dönüşümün henüz ayak sesleri duyulurken doğdu ve bugün on yılı geride bıraktı. On yılı -meslek deyimiyle söylersek- "hep üstüne koyarak" geride bıraktı.
T24 pek çok okur ve pek çok meslektaş için bir başarı öyküsü. Bunu tümüyle bağımsız ve evrensel gazetecilik ilkelerinden başka hiçbir kurala bağlı olmaksızın var olmasına ve bunda ısrar etmesine borçlu.
Şu ilerlemiş yaşımda bu harikulade meslek serüveninin doğumundan beri içinde olmanın gururu ve övüncü bana yetiyor...
On yıl önce T24'de yayınlanan ilk Tırmık'ın başlığı "Vira demir" idi.
Bugün "Pupa yelken" oldu.