Pazar günü Marmara Adası’nda Kabotaj Bayramı’nı kutladık. Tamam Kabotaj Bayramı resmen 1 Temmuz’da kutlanır ama olsun, biz biraz geciktirerek kutladık. Ama iyi kutladık, güzel kutladık.
Bandırma ya da Tekirdağ’dan gelmiş Çingene kemancı, zurnacı, klarnetçi, davulcu ortalığı gümbür gümbür şenlendirdi. Ada gençleri belediyenin -cazırtılı cızırtılı- hoparlörlerinden “rap müziği” çaldılar. Dondurmacılar karadut kutusunu kaç defa doldurdularsa da yetiştiremediler.
Birçok çocuğun, bu arada benim beyaz T-shirtlerimiz karadut, vişne, böğürtlen dondurmasından kırmızıya boyandı. Annelerimiz bayram şerefine görmezden geldiler. Koruk sularını içe içe bitirdik, yine istedik, yine bitirdik. Mangallarda kızaran –bedava- sardalyaları parmaklarımızı yalaya yalaya götürdük, bir türlü doymak bilmedik. Kendi hesabıma ben bir ay süreyle midye tava, midye dolma, midyeli pilav yiyemeyecek haldeyim. Karnım doydu, gözüm doymadı...
Yani biz pazar günü pek güzel eğlendik, pek güzel bayram ettik...
Akşamüstü Kabotaj Bayramı münasebetiyle odağında deniz bulunan yarışmalar vardı. Çok eğlendik.
Önce yüzme yarışları. 500 metre, 100 metre, 200 metre yüzme yarışları. Adanın kızları, oğlanları denizde bütün hünerlerini gösterdiler.
Yüzme yarışlarının ardından önce “Denizde Ördek Yakalama Yarışı” yapıldı. Bir şaşkın ördeği denize saldık, oğlanlar, kızlar denize atlayıp, kulaç gücüyle ördeğin peşine düştüler. Sonunda delikanlılardan biri yakaladı. Onu birinci ilan ettik.
Sıra geldi son yarışmaya: İskeleden denize uzatılmış 10 metrelik bir direk gres yağıyla vıcık vıcık yağlandı; uçuna küçük bir Türk bayrağı takıldı. Yarışmacılar iskeleden başlayıp direğin üstünde yürüyüp bayrağı alacaklar. Alan kazanıyor. Niyetlenenlerin hemen hepsi daha üçüncü, bilemedin beşinci adımda cumburlop denize düştü. Kahkaha, alkış, kıyamet... Sonu doğru delikanlılardan biri son denemesini yaptı ve bayrağı kapıp denize öyle düştü. Onu da “Yağlı Direkte Bayrak Kapma Yarışı”nın birincisi ilan ettik; alkışladık.
Sıra geldi ödül törenine...
Önce “Yağlı Direkte Bayrak Kapma Yarışı”nın birincisine ödül verilecek. Ödül fena değil üstelik: Bir Cumhuriyet altını...
Töreni mikrofondan idare eden delikanlı önce yarışmacıyı çağırdı ve...
Ve ardından ekledi: “Şimdi birinciye ödülünü vermek üzere sayın kaymakamımızı buraya davet ediyorum...”
Hımmmm... Demek Marmara Adası protokolünde kaymakam birinci sırada...
Ardından “Denizde Ördek Yakalama Yarışı” birincisi çağrıldı ve...
Ve “Şimdi de Denizde Ördek Yakalama Yarışı birincisine ödülünü vermek üzere sayın jandarma komutanımızı buraya davet ediyorum” dendi...
Hımmm...
Demek Marmara Adası protokolünde jandarma komutanı ikinci sırada yer alıyor...
Onun da ardından 500 metre erkekler yüzme yarışı birincisi çağrıldı ve...
Ve “Şimdi de 500 metre yüzme yarışı birincisine ödülünü vermek üzere Belediye Başkanımız sayın Ali Aksu’yu buraya davet ediyorum...” dendi...
Törenin devamını keyfi kaçık izledim.
* * *
Davranışımı anlamsız mı buldunuz?
Bulmayın...
Eğer bir ülkede halkın oylarıyla seçilmiş bir belediye başkanı protokolde üçüncü sıraya itiliyorsa orada bir ciddi yanlışlık, bir anlamsız devlet tapıncı var demektir. Demokrasiyi ciddiye alan biri için bu saçmalık, bayram sevincinin kursağında kalması için yetip artacak bir sebeptir...
Sadece benim güzelim Marmara Ada’mda değil, demokrasi bilincinin geliştiği her beldede protokol uygulanacaksa, birinci sırada belediye başkanı yer alır. Onu belediye meclisi üyeleri, onları muhtarlar, muhtarları da ihtiyar heyetleri izler. Yani seçilmişler...
Kaymakam ve jandarma komutanları mı?
Onlar elbette bayramın konuklarıdır, protokol tribününe de oturtulurlar.
Ama o kadar.