Aydın Engin

11 Eylül 2019

İklim için lâf değil grev var, grev!..

Olanca yaratıcılığınla, hünerinle, inadınla bir eylem biçimi başlat, bulamazsan bir eylem biçim yarat ve adım at

23 Eylül'de New York'ta Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi toplanıyor.

Lâf salataları birbirini mi izleyecek, yoksa küresel ısınmayı 2030 yılına kadar artırmayacak önlemler üstüne somut ve uygulanabilir öneriler mi dinleyeceğiz?

Sütten ağzımız yandı, o yüzden yoğurdu üfleyip "Göreceğiz. Şunun şurasında 23 Eylül'e ne kaldı" diyecek ve bekleyeceğiz.

Ama oturup beklemeyeceğiz. 20 - 27 Eylül haftası bütün dünyada küresel iklim grevi ilan edildi...

Kim ilan etti?

Önemli mi?

Milyonların küresel bir iklim felaketine gittiğimiz gerçeğiyle yüzleşmesi için kocaman bir adım atan İsveçli Greta (Thunberg) ilan etti.

Hayır, Greta değil, Açık Radyo'da her gün yaklaşan felaketi kafamıza vura vura, bıkıp usanmadan tekrarlayan Ömer Madra ilan etti.

O da değil. Yeryüzünde, yedi iklim dört bucakta dünyayı plastiğe, betana, kimyasallara boğanlara karşı elele vermiş, kısaca "çevre aktivistleri" diye anılan kadın ve erkekler ilan etti.

Kuzey kutbunda ebedi sanılan buzullardan kopup okyanusa doğru ağır ağır yol alan küçücük bir buz parçasının üstünde tutunmaya ve hayata tutunmaya çabalayan kutup ayısı ilan etti.

Afrika'da, Kampala kentinin varoşlarında, Nil'in doğduğu yerde dedesinin, ninesinin, annesinin, babasının su içtiği Nil suyundan içip suya karışmış kimyasallardan hastalanan o karaderili kömür gözlü küçük kız ilan etti.

Ben ilan ettim...

Sen ilan etttin.

Yoksa etmedin mi?

Peki ne bekliyorsun?..

Neredeysen, hangi kentte, kasabada, köyde, mezrada isen 20 Eylül günü Küresel İklim Grevi ilan et.

Tek başına isen bile duraksama, vazgeçme.  20 Eylül gününden itibaren bir hafta boyunca grevdeyiz.

Bildiğimiz alıştığımız bir grev değil.

Peki ne?

Bilmiyorum. Bilen de yok. Bilen olmasına gerek de yok. Olanca yaratıcılığınla, hünerinle, inadınla bir eylem biçimi başlat, bulamazsan bir eylem biçim yarat ve adım at.

Bu satırlar yazılırken koca Türkiye'de topu topu beş kentten haber geldi.

İstanbul, Ankara, Ayvalık, Antalya, İzmir.

Toplantılar, basın açıklamaları, yürüyüşler düzenlenecek.

O kadar.

Heeeeeyyyy Diyarbakır!.. Dicle'nın kuruduğu bir geleceğe dört nala gidiyoruz. Kurumuş bir Dicle'ye razı mısın? Ayağa kalk ve 20 Eylül Küresel İklim Grevine olanca yaratıcılığınla katıl.

Heeeeyy Adana!.. Seyhan köprüsünden "Dellloooo"diye atlarsın ya suya, yakındır suya değil kurumuş, taşlaşmış toprağa düşeceksin. Ayağa kalk. Greve katıl.

Heyyyyy Edirne!.. Ergene'nin zehirli suları ile sulanmış buğdayı, çeltiği yiyip, ayçiçeği mi çitleyeceksin, yoksa "Grev var grev" diye kükreyip iklim ve çevre cellatlarına meydan mı okuyacaksın?

Heyyyy Antakya !.. Bir an dur ve gözlerinin önüne Asi Irmağının kurumuş, yer yer çatlamış yatağını getir. Sonrası sana kalmış. Unutma 20 Eylül'de grev var grev...

Heyyyy İşçiler!.. 70'li yıllarda "DGM'yi ezdik sıra MESS'de" diye haykırıp kuşandığın grev gömleklerini hatırla. Yine kuşan. Bu kez Küresel İklim için, dünyayı yaşanmaz bir gezegene dönüştürecek doğa katillerine karşı...

1960'ların o direniş ve yiğitlik kokan günlerinde Küçük ve Büyük Menderes ovalarında ağaların saltanatına karşı toprakları işgal eden Atalan, Göllüce köylülerinin, Gerze'de tütün mitinginde alanları dolduranların torunları sıra sizde. Dedelerinize, ninelerinize lâyık torunlar olun, küresel iklim grevi katılımınızı bekliyor...

Gezi direnişinin hınzır mizahını yaratanlar... Haydi bir kez daha  alanlara o bitirici mizah "silahı"nı salın...

Yaşı tutanlar, tutmayanlara anlatsın. 1960'da radyolardan yükselen, kimilerini irkilten, ürküten, kimilerini kıvandıran, yüreklendiren o sesi hatırlatsın:

"İşçiler, köylüler, marabalar, emekçiler, bu ülkenin namuslu insanları..." diye başlayan sesi...

20 Eylül'de, bu ülkenin her yerinde, her köşesinde, dünyanın geleceğini savunmak için...