Hatırlayın, Cumhurbaşkanı Erdoğan, TUSİAD Yüksek İstişare Kurulu toplantısında konuştu. Ülkenin en iri kıyım işadamlarının hazır bulunduğu toplantının sonunda, kurulduğundan beri sindirim güçlüğü çekmemiş bu yiğitler “Ay bizi ne güzel fırçaladın” dercesine ayağa kalkıp Cumhurbaşkanını alkışladılar.
Biri hariç: Cem Boyner.
TUSİAD’daki o toplantıdan altı gün sonra AKP’nin İstanbul Milletvekili ve daha önce Of Belediye Başkanlığı yaptığından, engin ve zengin deneyimlerinden yararlanmak amacıyla AKP’nin Yerel Yönetimler Başkan Yardımcılığına getirilmiş Oktay Saral, Anadolu Ajansı muhabirini almış karşısına yağmış gürlemiş. Bütün konuşmayı aktarıp canınızı sıkmak, midenizi zorlamak istemem. Zaten uzun konuşmasından seçip aktaracağım şu cümleler yeter (hatta artar).
Saral konuşuyor:
“…Şehzadelerin staj merkezleri olan Kastamonu ve Amasya’ya yakın olabilmek için Tosya’ya yerleşen ataların, lalalar önünde şebeklik yaparken, sen evlad-ı Osman huzurunda küstahlığa yeltenemezsin ...... Atalarını İspanya Engizisyonu’ndan kurtaran hamiyetperver bir milletin tarihi, medeniyeti ve adaleti önünde ayağa kalk ...... Kaos için ayak takımına, çapulcuya prim veren, tedrisat hayatı boyunca bir saatlik adamlık dersi görmeyen, adamlığı vicdanında değil de cüzdanında vehmeden görmemişin çocuğu, papucumun iş adamı ….. İt ürür, kervan yürür. Hahamın köpeğini görse ihtiramla ayağa kalkarken, bu milletin Cumhurbaşkanı önünde saygısızlığa yeltenen Jim boyun eğmelidir…… TÜSİAD kimlikli maskeli anarşist, millet önünde ayağa kalk, nankör.”
Eski Of Belediye başkanının bu zarif(!) cümleleriyle uğraşmaya da, meselâ “Öğrendik, demek Cem sözcüğü Of ağzıyla Jim diye söylenirmiş; hani Kiresun’un K’sı gibi” deyip dalga geçmeye de niyetim yok.
Cem Boyner’i savunmaya dişe hiç niyetim yok. O bunu benden daha iyi yapar. (Gerçi epey iyi tanıdığım Cem Boyner’in bu sözlere cevap vermeye kalkışacağını da sanmıyorum.)
Keza AKP’li siyasetçi Saral’ın “TUSİAD kimlikli maskeli anarşist” nitelemesinde bize bakıp sırıtan “derin kültür”e, İspanyol engizisyonundan yola çıkıp yaptığı yıvışık antisemitizme filan işaret edip sabrınızı zorlamaya da niyetim yok.
Ancak yalın bir soruya niyetim var:
Koskoca, üstelik ülkenin en varsıl insanlarının, kendilerine, dudağının kenarına küçümseyici bir gülücük yerleştirip fırça atan, ne yapmaları, nasıl davranmaları, ne düşünmeleri, olup biteni nasıl değerlendirmeleri gerektiği üstüne onlara siyasal iktidarın iplerini elinde tutmanın verdiği güçle kasım kasım kasılarak akıl veren birini ayağa kalkıp alkışlamaları mı onurlu bir davranıştır, yoksa protestosunu en uygar biçimde dile getirip ayağa kalkmamak mı?
Siyasal görüşlerimiz, ideolojik tercihlerimiz (=dünya görüşlerimiz) elbette örtüşmüyor. Ama benim tanıdığım, hatta epey iyi tanıdığım Cem Boyner’in onurlu biri olduğuna hiç kuşkum yok ve bunu belirtmek de boynumun borcudur
Kimse kalkıp, “Ama o cumhurbaşkanıdır, devletin başıdır” diye laf ebeliği yapmasın. Meselâ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Cumhurbaşkanı salona girince ayağa kalkmayı (alkışlamak şart değil) anlarım. Ancak TUSİAD toplantısı sivil bir toplantıdır. Orası resmi değil sivil bir alandır. Dileyen ayağa kalkar, dileyen oturur. Dileyen alkışlar, dileyen ellerini kavuşturur. Kimse de kimseye “Niye kalkmıyorsun, niye alkışlamıyorsun” diye soramaz.
Sorarsa verilecek cevap pek kısadır: Sana ne!..
* * *
AKP politikacı Oktay Saral’ın yukarıda Cumhuriyet’ten aktardığım sözlerini Radikal’de yayınladı. Radikal’in o haberinin altında okur yorumları var. Birini aktarıp Tırmık’ı noktalayacağım, çünkü o okur benden daha hünerli tırmıklamış:
“Öğretmen geldi kalk, komutan geldi kalk, başhekim geldi kalk, müdür geldi kalk, kayınbaban geldi en azından toplan! Hiç mi rahat yok sizden yahuuu!.. Bir gün olsun kalkmamayı aklınıza getirdiniz mi?”
Görüşünü bu kadar yalın ve bu kadar kestirme dile getiren Radikal okurunun önünde ayağa kalkıyorum...