Bugün 1 Mayıs. İşçinin emekçinin bayramı. Ama bu yazı dün yani perşembe akşamı yazılıyor ve sanırım bilenleriniz vardır, henüz yaşanmamış bir günü yaşanmış gibi yazmak bana uzak.
Kaldı ki bugünün Türkiye’sinde suç işlemeden 1 Mayıs yazısı yazmak mümkün mü?
Mesela... AKP Reisi’nin 1 Mayıs mesajındaki şu cümlelere bakın:
"…Tek sermayeleri emek ve alın teri olan, ülkemizin büyümesinde ve ilerlemesinde önemli rol oynayan işçi kardeşlerimizin 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü tebrik ediyorum. Göreve geldiğimiz günden bu yana hak arayışının uzlaşma zemininde sürdürülmesi gerektiğine inandık, emek konusunda adaletin tesisi için mücadele ettik. İşçilerimizin sorunlarının çözümü için her zaman samimiyetle çalıştık.
Haydi bakalım 1 Mayıs Tırmık’ı yazın ve suç işlemeden bu cümlelere cevap verin. Ben beceremem.
Neyse, hele bir yarın olsun...
* * *
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı olan zatın, Kuzguncuk’ta, yani çivi çakılmaz denen bir yerde, kendisine ait olmayan komşu arsada çardak ve sabit mangal (barbekü) yaptırması ve İBB’nin onu yıktırmasıyla ilgili olarak yayın yasağı kondu.
Bu yayın yasağını koyan hakimin karar gerekçesinden bir cümle:
"Korona ile mücadelede elde edilen başarının gizlenmesi amacıyla…"
Böyle bir gerekçe yazabilen hakim hakkında "Hakim ama hukuka hakim değil" diye yazsam Tırmık’a "yayın yasağı" konur mu acaba?
Saçmalama demeyin.
Kadim arkadaşım Ayşenur Arslan’ın Halk TV’de yayınlanan "Medya Mahallesi" programına 5 (yazıyla beş) kez yayın durdurma yasağı verilebildiği ve bunu RTÜK adlı bağımsız olması gereken ve utanılacak kadar iktidar aygıtına dönüşmüş bir kurumunun verdiği bir ülkedeyiz.
Ayşegül Arslan’a ceza veren kafa bal gibi Tırmık’a da durdurma cezası verebilir.
Hemen itiraz etmeyin. "Verdik lan" deseler nereye ve kime başvurup bu kepazeliğin önüne geçebilirsiniz?
Ayşenur Arslan’ı böyle kararlarla ürkütebileceklerini, korkutabileceklerini sananlara ne diyeyim ben? "Avucunuzu yalarsınız efendiler" desem yeter mi? Bunu diyebilirim, çünkü Ayşenur’u tanırım…
Peki ya FOX ana haberi sunan meslektaşım Fatih Portakal’ın programının 3 (yazıyla üç) kez durdurulma kararına ne demeli?
Fatih Portakal haber bültenine, her zaman "Türkiye’nin en etkili ana haber bültenine hoşgeldiniz" diye başlıyor ve ertesi günün yayınlanan reyting sonuçları bu sözlerin kof bir böbürlenme değil, gerçeğin ta kendisi olduğunu ve anasının ak sütü gibi hak edilmiş bir cümle olduğunu kanıtlıyor. Hem de her defasında. Fatih Portakal’ın sunduğu haber bülteninin televizyon kanallarının bütün seyirci gruplarında, hani A, B,C,D diye sınıflandırılıyor, evet hepsinde sadece en etkili değil, aynı zamanda en çok izlenen program olduğu ortaya çıkıyor.
Şimdi RTÜK denen kurum, bu yayın durdurma cezası ile ne yapmış oluyor?
Bence "Yav hiç olmazsa bu etkili muhalif sesi üç gün de olsa susturalım da hem bizim gibi varlığını AKP iktidarına borçlu olanlar hem de velinimetimiz Reis hazretleri hiç olmazsa üç gün bir soluk alalım" demekten öte anlamı var mı bu sefil gerekçeli kararın?
* * *
Cumhuriyet’te bir dönem birlikte çalıştığım ve çalışkanlığına doğrudan tanık olduğum haberci meslektaşım Hazal Ocak, Fahrettin Altun’un Kuzguncuk’taki yasadışı inşaatını yakaladı ve haberleştirdi. Başka ülkelerde bu haberciye ödül verilir. Oysa Hazal Ocak ve haberin yayınında payı olan gazeteciler bugün İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü Kamu Güvenliği Amirliği'nde ifade verdiler.
Gerçeği haberleştirdikleri için…
* * *
Yazının başlığı "ve…" diye bitiyordu. Bu yazıya biraz daha devam edersem başlığı "ve Aydın Engin ve…" diye değiştirmem gerekecek. İyisi mi burada noktayı koyayım…