Uzun bir yazı değil. Ama benim için anlamlı. Umarım sizin için de anlamlı olur. Erbil çarşısında turlarken plastik oyuncakların, “kitch” terimini hak eden tablo-fotoğrafların yaldızlı çerçevelerde satıldığı bir dükkanın önünde duraladım. Batan güneş, doğan güneş, gözünden yaş damlayan çocuk, orman-göl-sandal kompozisyonu… Cart, acı renklerle bir kitch tablo meşheri…
Ancak biri ötekilerden farklı. Dikey gelen güneş ışığı iyi bir fotoğrafa izin vermiyor. Olsun. Kötü de olsa bu fotoğraf çekilmeli. Çektim de…
Bir tuhaf, bir sürreel (=gerçeküstü) tablo. Ressam tarihin çeşitli, çok çeşitli dönemlerinde 103 ünlüyü tek bir tabloda bir araya getirmiş. Mao ile Marks, Nietzsche ile Abraham Lincoln sohbet ediyorlar. Che Guavera ile Sigmund Freud, Sokrates ile Lenin, Leonardo da Vinci ile Cengiz Han aynı tabloda buluşmuşlar.
İnsanlığın yüz akları da var, yüz karaları da… Ressamın fantezisi işte.
Ama beni bu tabloyu sizlerle paylaşmaya iten bu değil. Erbil çarşısında alabildiğine kitch tabloların satıldığı dükkanın sahibi orta yaşlı bir Kürt fotoğrafı çektiğimizi görünce kırık dökük Türkçe ile açıkladı:
- Zalim de var alim de. Alim kalsın, zalim gitsin. Dünya daha eyi olacak…
Bu bilgelik fışkıran cümleye bir kelime daha eklemeyeceğim.
İster güneş ışığının bozduğu Erbil çarşısında çekilmiş fotoğrafa bakın, ister internetten indirdiğim orijinaline. Ama Erbil esnafından, adını bilmediğim adamın sözü kulağınızdan çıkmasın: Zalim gitsin, alim kalsın…