Aydın Engin

30 Ekim 2012

Cumhuriyet değerleri demiştiniz, haydi!..

Önceki gün Ulus’ta bir araya gelip, bayrakları ve posterleri ile Anıtkabir’e yürümek isteyen, bu uğurda cop yiyen, gaz yutansizler...

Önceki gün Ulus’ta bir araya gelip, bayrakları ve posterleri ile Anıtkabir’e yürümek isteyen, bu uğurda cop yiyen, gaz yutansizler gerek meydanda, gerek yol boyunda, gerek eylem öncesinde ve sonrasında “Cumhuriyet değerlerine sahip çıkıyoruz” dediniz.

Aranızda sayılarını bilmediğim ama sayıca az olduklarını tahmin ettiğim kimileri vardı.

Mesela daha önce internet sitelerindeki Türkiye haritası üstünde “Kürt yayılmacılığı”nı(?) cafcaflı grafiklerle gösterip işi “Kürt’ten alışveriş etme” noktasına kadar tırmandıran, ırkçı-milliyetçiler vardı.

Sözüm onlara değil.

Aranızda birkaç yıl önce “Ordu göreve” çağrıları yapmaktan utanmayanlar vardı.

Sözüm onlara değil.

Aranızda Silivri önünde toplanıp, sadece hukuksal haksızlığa uğrayanlara değil, elini kana bulamışlar ya da darbe yapmak için kolları sıvadıkları kuşku götürmeyenler de dahil tümüne sahip çıkanlar vardı.

Sözüm onlara değil.

Ama taaa Cumhuriyet gazetesindeki yıllarımdan tanıdığım, Cumhuriyet değerlerine içten sahip çıkan; Cumhuriyet değerlerini kılık kıyafet, balo, dans, içki gibi yalınkat, göstermelik ritüellere indirgememiş, cumhuriyetyurttaş olmayı önemseyenler vardı ve onlar sanırım (ve umarım) Ulus Meydanında da, yol boyunda da çoktular.

Sözüm onlaradır.

Savunduğunuz, sıkı sıkı sarıldığınız “Cumhuriyet değerleri”  cumhuriyetin etnik kökeni ne olursa olsun her yurttaşının hakkını, hukukunu korkusuzca savunmayı, ona sahip çıkmayı, devletin kahhar gücü karşısında yurttaşın yanında saf tutmayı içerir.

700-800 dolayında tutuklu Kürt yurttaşımız, bu yılın 12 Eylül’ünde başlayan açlık grevinin bugün 49. günündeler. Talepleri var. Bu talepler size uzak gelebilir; yanlış bulabilirsiniz, reddedilmesi gerektiğini düşünebilirsiniz.

Hayır, bunu tartışmayacağım.

Ülke sorunlarına duyarlı yurttaşlarsınız ki önceki gün evinizde oturmak yerine, cop yiyip gaz yutmayı göze alarak Ulus Meydanı’nda toplandınız; Ankara’da oturmayanlardansanız onları ekran başında desteklediniz. Madem ülke sorunlarına duyarlı, ülke siyasetinin yönü, yönelimi ile ilgili yurttaşlarsınız dün AKP’nin baş elebaşısını Recep Tayyip Erdoğan’ın açlık grevlerine ilişkin sözlerini okumuş, TV’lerden izlemiş olmalısınız.

Gözünüzden kaçtıysa çok kritik bir cümleyi; bir zihniyeti aşıkar kılan bir cümleciği alıntılayacağım. Başbakan dün partisinin grup toplantısında yine her zamanki gibiydi. Kibirli, yaptıklarının, tutumunun, sözlerinin yanlış da olabileceğine ilişkin en küçük kuşku duymaksızın yağdı gürledi. Açlık grevleriyle ilgili olarak da konuştu:

“…Cezaevinde ölmekle şantaj yapılmaz. Devlet şantaja, tehdide boyun eğmez, papuç bırakmaz...”

İşte “Cumhuriyet”i ve onun değerlerini hiç, ama hiç anlamamış bir zihniyetin sırıttığı bir cümle!

Bir cumhuriyette, hem de anayasasında “Demokratik, laik hukuk devleti yazan” bir cumhuriyette, devlet, açlık grevine başvurmuş yurttaşlarına “posta koymaz”; bedenlerini ölüme yatıranların eylemini “Şantaj, tehdit” gibi nitelemelerle mahkum edip “Pabuç bırakmama” gibi argo terimlerle saldırmaz.

Tersine yurttaşlarını dinler, isteklerini anlamaya çabalar. Bir “Cumhuriyet”in, kralların, padişahların, emirlerin, halifelerin, imamların egemenliği değil, yurttaşların egemenliği anlamına geldiğini bilir. Yurttaşın (tek bir yurttaşın bile) Cumhuriyet’in temel taşı olduğu gerçeğini aklında çıkarmaz.

Peki bunları yapmazsa, böyle yapmazsa ne olur?

Mesela Recep Tayyip Erdoğan olur.

Mesela bakanları, milletvekilleri, danışmanları ile AKP olur.

Ona dersini vermek ise Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan yurttaşlar’a düşer.

Size düşer…

Haydi!..