22 Mart 2011
CHP’nin Seçmeniyle, Seçmeninin CHP İle Sınavı
CHP, seçime doğru atağa kalktı. Bir “iktidar programı” içinde yer alabilecek hedefleri...
CHP, seçime doğru atağa kalktı. Bir “iktidar programı” içinde yer alabilecek hedefleri dillendirmekte. Kimileri belki ütopik; gerçekleşmesi olanaksız değilse bile epey güç. Kimileri akşamdan sabaha gerçekleşebilir, gerçekleştirilebilir hedefler.
Önce şu bedelli askerlik önerisi... Mat’a götüren bir hamleydi. Nitekim AKP elebaşıları kaçacak delik, kaytaracak açık, sığınacak mazeret aradılar ve bulamadılar.
Ancak Sencer Ayata başkanlığındaki CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu adı verilen bir kurulca açıklanan, resmi adı “CHP’nin Sivil toplum Projesi” olan ancak Sencer Ayata’nın “Bir demokratikleşme projesi” olarak adlandırmayı yeğlediği metin bedelli askerlik çıkışından, “Hakikatlerle Yüzleşme Komisyonu”ndan filan –bence- çok daha önemli.
Tam metni T24’de yayınlandı. Sanırım ve umarım okudunuz. Umarım diyorum, çünkü CHP’ye temelden karşı iseniz bile okumanız gerekirdi. En azından günü geldiğinde “yeni CHP” ile hesaplaşmak için...
Kişisel olarak beni AKP’nin de, CHP’nin de, BDP’nin de, hatta Numan Kurtulmuş’un çiçeği burnunda Halkın Sesi Partisi’nin (HAS) de kurumsal kimlikleri pek fazla “ırgalamıyor”. (MHP’yi de sıraya katmamı beklemediniz inşaallah!)
Demokrasiyi topal kılan, emeğin, mağdurların, itilip kakılanların, dışlanan, ötekileştirilenlerin sesi, soluğu olacak sosyalist solun ayaklarına vurulmuş prangaları kırmasa bile gevşetecek her adımı; seçim barajlarını, Terörle Mücadele Yasasının, Sendikalar Yasasının, Türk Ceza Yasasının içine tıkıştırılmış sinsi maddeleri, Kürt sorununu çözümsüz kılmak için uygulamaya konan tuzakları yok etmese bile etkisini azaltacak her adımı desteklemek gerektiği kanısındayım. “Boş verelim burjuvaziden koparılan, koparılacak ödünleri. Devrim olunca nasıl olsa her şey düzelecek” diyen “sol” gevezeliklere kulak asacak değiliz herhalde...
CHP’nin “Demokratikleşme Projesi” olarak nitelenen programatik metnini işte bu yüzden önemli buluyorum. Hani, o metindeki hedeflerin yarısı gerçekleşse, ete kemiğe bürünse Türkiye’de çok anlamlı ve değerli bir demokratik kazanım elde edilmiş olur.
Peki gerçekleşir mi?
Kolay ve ucuz cevap: Mümkün mü? AKP almış başını gidiyor. CHP’nin ise ne yapsa iktidar yüzü göreceği yok. Öyleyse o proje de kağıt üstünde kalır...
Bu bir cevap. Ama dedik ya, kolay ve ucuz bir cevap... CHP bu seçimde iktidara gelemeyebilir, görünen o ki zaten gelemeyecek. Ama bir muhalefet partisi, hele hele 1974’den bu yana ikinci kez sosyal demokrat partiye dönüşme özlem ve niyetleri dillendirilen bir parti, neoliberal (siz vahşi kapitalizm anlayın) bir ekonomi politikasını uluslararası finans sermayesi ile kucak kucağa uygulama misyonunu önüne koymuş bir iktidar partisini aklı başında programlarla, önerilerle köşeye sıkıştırabilir, soluğunu kesebilir. Bedelli askerlik atağı bunun küçük ama anlamlı bir örneği...
Peki CHP bunu yapabilir mi? Yoksa o parlak öneriler, demokratikleşme projeleri kağıt üstünde mi kalır? Baykal sonrasında partinin tepelerinde kilit görevler üstlenmiş ekiplerin “parlak ama lafta kalan” çabalarına mı tanık oluruz?
CHP’nin açmazı işte tam da burada...
Hayır, siyasi geçmişleri “Ergenekon”da ifadesini bulan demokrasi düşmanı, darbeci ilişkilerle kirlenmiş (tutuklu, tutuksuz) kişileri milletvekili aday listelerine almasından söz etmiyorum. En azından bu yazının konusu bu değil.
Bence sorun CHP’nin “kemik seçmeni” olarak nitelenen kesimlerle CHP’nin yeni yönelimleri arasında patlak verecek. “Kemik seçmen” derken CHP’ye oy verenlerin tümünü kastetmediğim sanırım belli. Ben Canan Arıtmangillerden, Süheyl Batumgillerden ve gibilerden söz ediyorum. Bu “...giller”in ve “gibiler”in CHP seçmeni içinde hiç de az olmadığının ise dolaysız tanığıyım...
Mesela Sencer Ayata sözcülüğünde kamuoyuna açıklanan “CHP’nin Sivil Toplum Projesi” bugün CHP’nin kemik seçmeni denilen kesimlerde bir karabasandır. Onlar, o sivilleşme projesinde tanımlanan hedefleri açıkça reddeden bir siyasal çizgiyi ve ideolojiyi temsil ettiler, ediyorlar.
* * *
Yani ortada izlemesi belki keyifli, ama ürkütücü bir sınav var.
CHP, bu “giller” ve “gibiler”e rağmen açıkladığı ve açıklayacağını haber verdiği hedeflerde ısrar edebilecek mi?
O “giller” ve “gibiler” bu hedeflere yönelmiş bir CHP yönetimine ayak uydurmayı mı yoksa her türlü kirli manevra ile onları devirmeyi, olmadı engellemeyi mi yeğleyecekler?..
Bekleyelim.
Zaten çok beklemeyeceğiz. Gelecek günler, aylar gebe...