Yargı tiyatrosunda sahnelenen “Papaz Brunson” komedisi dün bitti.
Önce savcının gizli ve gizsiz tanıklarına gerekli ayar verildi ve hepsi daha önceki tanıklıklarını yalayıp yuttular, tüm anlattıklarını geri çektiler. Savcı “Daha önce benim önümde bülbül gibi ötmüştünüz. Şimdi hepsini geri çekiyorsunuz. Siz yalancı şahitsiniz. Bu da cezayı gerektirir” deme gereğini duymadı.
Komedilerde böyle sorular sorulmaz.
Ardından mahkeme kürsüsünde oturan heybetli yargıçlar hüküm kestiler: Hem PKK, hem FETÖ’yle karanlık ilişkiler kurup teröre bulaştığı için yargılanan papaz Brunson 3 yıl 45 gün hapis cezasına çarptırıldı, ev hapsi kaldırıldı, yurt dışına çıkış yasağının üstüne kalın bir çarpı çekildi.
O yargıçlara, hele hele o savcıya “Aylardan beri Papazı 22 aydır hapiste ya da ev hapsinde tuttunuz. Peki şimdi bu karar ne“ diye sormayalım.
Komedilerde böyle sorular sorulmaz.
Herhalde siz bu yazıyı okurken Papaz da kendini bekleyen uçağa atlamıştır, hatta belki de ABD’ye inmiş, törenle karşılanmıştır…
Oysa bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan zat daha iki hafta önce, 26 Eylül’de New York’ta Reuters Ajansına konuşmuş, ve “Şu anda ismini andığınız zat terör örgütleriyle münasebetleri olduğu için gözaltına alınıp tutuklanmıştır” demişti.
Cumhurbaşkanları kesin ve sağlam bilgileri olmadan konuşmazlar. Konuşurlarsa bir daha ciddiye alınmazlar. Peki “Ey AKP Reisi, daha dumanı tüten sözlerin belleğimizde iken bugün mahkemenin kestiği hükme ne diyeceksin” diye sormayalım.
Komedilerde böyle sorular sorulmaz.
Hukuk temelinde bir yargılama süreci ile karşı karşıya değil, bir komedi ile karşı karşıyayız ve hukuk komediyi taşıyamaz.
Ancak biliyordum, biliyordunuz. O yüzden kimse şaşırmadı. Bunun öyle olacağını tahmin edebilmek için ne üstün bir zeka, ne de güçlü bir analiz yetisi gerekiyordu.
Nitekim ben de bilgisayarın başına keyifli, matrak bir Tırmık döktürmek için oturmuştum. AKP iktidarının hukuku, AKP Reis’inin bugüne dek yağıp gürlemeleri ile dalga geçmeye niyetliydim.
Vazgeçtim.
Midem bulanıyor.
* * *
AKP Reis’inin çok değil, iki ay kadar önce, 6 Ağustos’ta TV ekranlarından gözümüzün içine baka baka söylediği o cümle belleğimde dönüp duruyor:
“…Diyorlar ki filanca papazı bize verin. E bir papaz da sizde var. Siz onu bize verin, biz de yapalım onun yargıda şeyini size verelim”…
Öyle oldu.
Anayasasında bir hukuk devleti olduğu yazan Türkiye’de dün “Al papazı, ver papazı” adlı bir komedi oynandı. Komediyi güçlendiren bir unsur da eklendi: Papaz verildi ama papaz alınamadı. Böyle “yapıldı onun yargıda şeyi”…
Midem bulanıyor.
* * *
Papaz Brunson davasının aynasında yansıyan ne?
Barış Bildirisine imza koymuş akademisyenleri yargıç karşısına diken, işlerinden atan yargıya bakıp 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
Osman Kavala’nın iddianamesi yazılmadan 360 günü Silivri zindanında geride bırakmasına karar veren yargıya bakıp 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
Kürt siyasal hareketinden tanıdığınız, tanıdığımız Selahattin Demirtaş’ı, Aysel Tuğluk’u, İdris Baluken, Ayla Akat Ata, Sabahat Tuncel, Gültan Kışanak’ı olmayan suçlar, içi boş iddialarla demir parmaklıklar ardına atan ve inatla orada tutan yargıya bakıp 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak’ yazdıkları yazı, konuştukları TV programı gerekçe göstererek ve sadece bu yüzden ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum eden yargıya bakıp 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
Cumhuriyet gazetesi davasında gazetenin yayın çizgisini değiştirme “suçlamasıyla” aralarında onurla yer aldığım arkadaşlarımı iki, üç, beş, yedi, sekiz yıl hapse mahkum eden yargıya bakın 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
* * *
Daha onlarca, yüzlerce örnek verip ardından bir ağıt nakaratı gibi sorabilirim:
Bütün bunlara bakıp 2018 yılı Türkiye’sinde hukuka saygı mı duyalım?
Midem bulanıyor.