Aydın Engin

07 Aralık 2019

Bu muhalefet Reis’in dişine göre mi?

CHP’nin itirazlarına bakılırsa, AKP Reisi Londra’dan S-400 onayını alarak dönmüş olsaydı alkışlarla karşılanacaktı

NATO üyesi devlet ve hükümet başkanlarının katıldığı doruk toplantısı bitti. Ortak bildiri sade suya tiritti. Ama kapalı kapılar ardında epey iş kotarılmış, sorun çözülmüş (gibi).

AKP Reisi oralara gitmeden önce yağıp gürlemişti. "YPG’yi" demişti, (Ye Pe Ge diye okuyan cahillerden misiniz? Ayıp. Reis’ten öğrenin. Vay Pi Ci’dir o örgütün okunuşu) "YPG’yi terör örgütü olarak tanımazsanız ben de Baltık ülkeleriyle ilgili NATO planlarını veto ederim".

Artık kapalı kapılar ardında ne dendiyse, AKP Reisi vetonun lafını bile ağzına almadı. Ortak bildiride YPG bir terör örgütü olarak da tanımlanmadı. Rusya’nın S-400 füzelerinin TSK’da aktif olarak kullanılmasına da yeşil ışık bir yana sarı ışık bile yanmadı.

Reis dönünce, hatta dönmeden AKP medyası olup biteni (yani olmayan bitmeyeni) bir diplomasi zaferi olarak pazarlamak için kolları sıvadı.

Boş duracak değil ya, muhalefet de dilleri sıvadı.

(Son cümleyi sorunlu bulanlar için not: Muhalefet sadece dille muhalefet yaptığından ve bunu muhalefet sandığından "dilleri sıvadı" dendi ve bu isabetli bir cümle oldu.)

Dille de olsa muhalefet yapanlar yani CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ne dediler?

AKP Reisi’nin NATO seferini başarısız, hatta fiyasko olarak nitelediler. Çünkü Reis yola çıkmadan önceki onca afra tafrasına rağmen YPG’yi terör örgütü olarak kabul ettirememişti; S-400’leri NATO şemsiyesi altındaki bir orduda (TSK) kullanılmasına itiraz edilmemesini sağlayamamıştı; yola çıkmadan önce kasım kasım kasılarak veto edeceğini ilan ettiği NATO’nun Baltık ve Polonya planlarını paşa paşa onaylamıştı.

Bunlar muhalefet için başarısızlık hatta fiyasko olarak nitelenecek sonuçlardı…

Çünkü…

Çünkü muhalefetin, hele hele sosyal demokrat CHP’nin S-400 füzeleri dendiğinde aklına "Kime ve hangi tehdide karşı bu füzeler alınıyor? Kiminle ve bilmediğimiz ne var da bu savaş hazırlıkları yapılıyor" demek gelmiyor. CHP’nin itirazlarına bakılırsa, AKP Reisi Londra’dan S-400 onayını alarak dönmüş olsaydı alkışlarla karşılanacaktı.

Keza AKP Reisi'nin haftalardır diline sakız ettiği "YPG bir terör örgütüdür ve herkes bunu öyle tanımlamalı ve tanımalıdır" cümlesine karşı sosyal demokrat CHP "YPG Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye sınırı boyunca  yaşayan Kürtlerin, IŞİD ve öteki cihatçı çetelere karşı oluşturduğu silahlı savunma birlikleridir. Bu onları terör örgütü olarak tanımayı ve tanımlamayı gerektirmez. Oradan Türkiye’ye yönelmiş bir tehdit gözlenmiş değil" demeyi de aklına getiremiyor.

Muhalefet, AKP Reisi’nin NATO’dan çıkmayla sonuçlanabilecek tutum ve tavırlarına da karşı çıkıyor. Gelişmelerin "Gidip Rusya’nın kucağına oturmakla" sonuçlanması tehlikesine dikkat çekiyor.

"Yav ille de birilerinin kucağına oturmamız şart mı? NATO ya da Putin’in oluşturacağı bütün askeri anlaşmalardan çıkalım. Ülkemizdeki nükleer başlıklı füzeleri defedelim. Yurtta sulh, cihanda barış ilkesine sarılalım" demeyi de aklına getirmiyor, aklına geldiğinde de dile getirmiyor…

Eh, AKP iktidarı da, onun Reisi de dün ak dediğine bugün duraksamandan kara dediğinde, Meclis'i meraklıların laf yarıştıracağı bir kürsüye dönüştürüp kendi bildiğini okuduğunda başına bir şey gelmeyeceğini görüyor.

Anlaşılan Reis’in derdi Ankara’daki muhalefetin yağıp gürlemesi filan değil, büyük kentlerdeki CHP’li belediye başkanlarının başarılı olmalarının engellenmesine yönelik.

Hatırlayın, "Saray’daki CHP’li" tartışmaları sırasında sırıtıp "Dişime göre bir muhalefet bulamıyorum" demişti.

NATO doruğu ardından muhalefetin "yoğurt yiyişine" (ya da yiyemeyişine) bakınca AKP Reisi çok da haksız değil galiba…