Hani çocuk dergilerinde "Resimdeki beş eksiği bulun" diye bulmacalar vardır.
Siz de yazının başına konan fotoğraftaki "Bir ayıp ve bir suç"u bulun bakalım.
Fotoğrafı görmemiş olamazsınız. Dünden beri gazetelerde, haber sitelerinde, TV kanallarında yer aldı.
Malum, bu yıl 19 Mayıs 1919'un yüzüncü yılı. Ana tören Samsun'da kutlandı. Törene Meclis'te temsil edilen ve edilmeyen "bazı" siyasal partilerin genel başkanları çağırılmıştı.
Sekizi bir arada poz verdiler.
* * *
Önce "ayıp"a gelelim.
Hemen bulmuşsunuzdur. Bulamayanlar ise CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu arkadaşımın tweetine rastladılarsa ondan kopya çekip bulmuşlardır.
O fotoğrafa göre 19 Mayıs'ın 100. Yılı töreninde sekiz siyasi parti temsil ediliyor ve temsilcilerin sekizi de bıyıklı.
Eh, erkek egemen dünyanın siyasal yansımasının bir kanıtı ve doğal sonucu. Ancak "doğal" olması "ayıp" olmasını engellemiyor.
Bu ülkenin yarısı erkekse, öteki yarısı kadın. İster bebek, ister çocuk, ister genç, ister olgun, ister yaşlı hiç fark etmiyor.
O fotoğrafta törenin ardından Samsun Tütün iskelesinde -güzelim bir Ege deyimi ile söyleyeceğim- "Menemen bardağı" gibi sıralanıp poz veren sekiz erkek bunun bir ayıp olduğunu düşünmüşler midir dersiniz?
* * *
Onları ayıpları ile baş başa bırakıp gelelim "suç"a...
Fotoğraftakilerin çoğun tanıyorsunuz. Ama "bu da kim" dedikleriniz olduğuna eminim.
Yardımcı olayım:
Sol baştaki Önder Aksakal. Siyasi cenazelerden DSP'nin başkanı. DSP son dönemde kendi partisinden yüz bulamayan siyaset esnafının aday olmak üzere kapısını çaldığı, o yüzden de bir türlü cenaze namazı kılınamayan parti. Son seçim olmasa varlığından haberimiz bile olmayacaktı.
Soldan ikinci Mustafa Destici. BBP'nin başkanı. Kurucu başkan Muhsin Yazıcıoğlu yaşasaydı genel başkan olmayı rüyasında bile göremeyecek bir siyasal figür. Partisi de yüzde filan değil binde 4 kadar oy alabiliyor. Ötesini anlayın artık.
Soldan üçüncü Devlet Bahçeli. Türkiye'nin ırkçı-milliyetçi partisi MHP'nin Başbuğ'u. "Türkiye'yi resmen AKP, fiilen Başbuğ yönetiyor" diyenler de var, "AKP'nin koltuk değneği oldu" diyenler de. Her iki taraf da haklı gibi.
Soldan dördüncü. AKP Reisi. Hani "Karnını doyuruyorsunuz, her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz yine de oy vermiyor” diyebilen meşhuuuur Reis...
Beşinci Kemal Kılıçdaroğlu. CHP'nin Genel Başkanı. CHP, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu partisi olarak niteleniyor. Bu önemli. Ama yukarıdaki fotoğraf karesinde yer almayı kabul etmesi de önemli.
Altıncı İbrahim Çelebi. Anavatan Partisi Genel Başkanı (imiş). Çünkü halâ Anavatan Partisi diye bir parti var (imiş). Geçelim.
Yedinci Temel Karamollaoğlu. Saadet Partisinin Başkanı. AKP Reisi ve takımının çıkarıp attığı "milli görüş gömleği"ni şimdi o kuşandı ve Erbakan Hoca'nın çizgisini sürdürmeye çalışıyor.
Sonuncu Doğu Perinçek. Onunla var olan ve onunla sona erecek olan eski İşçi. sonra Vatan Partisi'nin "değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez" Genel Başkanı. 50 yıl (sahiden elli yıl) önce Marksizmle başlayıp Türk milliyetçiliğine ulaşmış bir siyasi hareketin her şeyi.
Başka...
Başka yok.
19 Mayıs 2019'da Samsun'da bir araya gelip kameralara poz veren siyaset önderleri bu kadar.
İçlerinden dördünün (Anavatan, Vatan, DSP, BBP) siyasal varlıkları sözcüğün tam anlamıyla "Olsalar da olur, olmasalar da olur". Seçmen önünde ve nezdinde ciddiye alınacak bir varlıkları yok. Olmasına imkân da yok.
İyi Parti "Çok geç çağırdınız" diyerek tören davetini reddetmiş.
Geriye az ya da çok bir seçmen kitlesini temsil eden dört parti kaldı: AKP, CHP, MHP, SP.
* * *
Peki suç nerede?
19 Mayıs'ın 100. yıl dönümü törenlerine HDP (Halkların Demokrat Partisi) davet edilmedi.
Son parlamento seçiminde 5 milyon 865 bin 977 oy alan milyonlarca Kürt yurttaşımızın, binlerce ve binlerce Türk sosyalistinin oy verdiği bir siyasal partiden söz ediyoruz.
Davet sahibi devlet, yani AKP yani AKP Reisi olduğuna göre HDP'nin çağrılmamasına şaşılmaz. Bir zamanlar Diyarbakır'da "Biz milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık" diye naralanıp İslam'ın ümmet kavramına bağlılığını vurgulayan, ama "nankör" Kürtler diz çöküp biat etmedikleri için barış masasını tekmeleyip keskin bir dönüşle Türk milliyetçeliğine geçiveren AKP Reisinden HDP'yi davet etmesini beklemek ölü gözünden yaş beklemekten farksız.
İyi de Samsun'da poz veren sekiz siyasetçiden biri, hiç olmazsa biri "Bu ülkede kimilerine göre 14, kimilerine göre 20 milyon Kürt yurttaşımızın ve 6 milyonluk bir seçmen kitlesinin ve 67 milletvekili ile Meclisin üçüncü partisinin bu törene çağrılmaması bir demokrasi suçudur" diye düşünmüş müdür?
Ardından "Ben bu suça ortak olmam" deyip o fotoğraf karesinden çıkmayı düşünmüş müdür?