Yazının tepesindeki fotoğrafa bir bakın.
Cennetten bir köşe değil mi ?
Burası Güney Almanya’da, Karaormanların eteklerinde, kaplıcaları ile ünlü Baden-Baden kentinin bir cigara içimi uzağındaki Bühl kasabasının ünlü özel kliniği: Max Grundig Klinik...
“Eee, n’olmuş” demeyin. Büyük olasılıkla önümüzdeki günlerde bu bölgenin ve bu kliniğin adını çok duyacağız. Şimdilik kapalı kapılar ardından yürütülen görüşmelerde pazarlık bağlanırsa Mısır’ın diktatörü Hüsnü Mübarek sürgün yaşamınının zorluklarını bu saray bozması klinikte geçirecek. (Şu zorluklardan biraz da biz yararlansak” dediğinizi duyar gibiyim!)
Almanya’da iktidarı elinde tutan Hristiyan Demokrat Parti’nin (CDU) önde gelenlerinden Elmar Brok, Frankfurter Rundschau gazetesine verdiği demeçte “Alman Hükümeti Hüsnü Mübarek’e istediği takdirde Almanya’ya gelebileceğinin işaretini çaktırmadan (=Diskret) vermelidir” dedi ve ekledi “Eğer Mısır’da geçiş döneminin yumuşak yaşanmasına yardım edecekse bunu yapmalıyız”
Mısır Diktatörü Mübarek’e kollarını açmakta CDU’lu politikacı yalnız değil. Aynı partinin çeşitli kademelerinden, ayrıca koalisyon ortağı Hür Demokratlardan (FDP) da yeşil ışık yakıldı. Keza Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) önde gelenlerinden Avrupa Parlamenteri Martin Schulz da koroya katıldı; “Neden olmasın? Eğer Mübarek için onurlu bir çıkışı mümkün kılacaksa ve Mısır’da geçiş dönemini kolaylaştıracaksa her türlü önlemi destekleriz” dedi. Mübarek’in kendisi kadar onuru da önemliymiş demek...
Gerçi Almanya’nın sahici demokratları “Bir diktatöre kollarımızı açacak değiliz” yollu demeçlerle daha şimdiden yaylım ateşine başladılar ama kapalı kapılar ardındaki görüşmeler sürüyor. O kadar ki Mübarek gelirse kalacağı otel-klinik bile saptanmış durumda: Max Grundig Klinik...
* * *
Almanya’nın Mısır diktatörüne duyduğu bu tutkulu ve sadık aşk nereden kaynaklanıyor?
Almanya’nın özellikle son on yıldır Mısır ile çok sıkı ekonomik ilişkiler içinde olduğu; özellikle askeri araç satışında tatlı kârlar bırakan anlaşmalar yaptığı biliniyor. Bir örnek: Tahrir Meydanındaki göstericilerin üstüne su sıkan araçların ve Mısır ordusunun kullandığı tankların bir yerlerinde “Made in Germany” yazıyor...
Dahası var. Alman medyası açık açık Mübarek ve suç ortaklarının Alman bankalarında 10 milyar dolar “depoladıkları” yazıyor. Bazı gazeteler bu rakamı 39 milyar dolara taşıdılar ve bu yalanlanmadı. Diktatörlerin ülkelerinden çaldıkları paraları genellikle İsviçre’de “depoladıkları” bilinir ama anlaşılan bu kez lokma fazla büyük olduğundan Almanya kapmış...
* * *
Bu veriler önemli. Ama “Mübarek aşkı”nı açıklamakta yetersiz.
Mısır muhteşem bir altüstlük yaşıyor ve bu “altüstlük”ün nereye evrileceği (ya da devrileceği) şimdilik belli değil.
Ama gerek ABD, gerekse Avrupa Birliği (ve dolayısıyla onun lokomtif ülkesi Almanya) Mısır’da sahici bir demokrasiye geçilmesinden, iktidarın Mübarek’dten birazcık daha ılımlı ve “demokrasicilik oyunu”nu daha hünerli oynayacak bir ekibin değil de yoksul halkın siyasal temsilcilerinin eline geçmesinden ölümüne ürküyorlar. Yeryüzünün en büyük enerji kaynağı Ortadoğu’da taşlar o düzeyde yerinden oynarsa olabilecekleri düşünmek bile özellikle Avrupa Birliği ülkelerine karabasanlar yaşatmakta. Onların düşü ve umudu “Mübareksiz ama Mübarekli gibi bir Mısır”...
ABD, Mısır ordusuna “talimat” vererek göstericilere şiddet uygulanmamasını sağladı ve böylece Mısır ordusu üstündeki “patronaj”ını gösterdi.
AB ülkeleri de “Biz de elimizden ne gelirse yapalım bari” demekteler...
Yarınki Tırmık’ta Almanya dışındaki AB ülkelerinde bir tur atalım ve “Yok birbirimizden farkımız” deyip demediklerine bakalım...