Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 542 milletvekili var. Başkan yasa gereği oy kullanamıyor. Kaldı 541. Bu 541 adam ve kadından 214’ü Siyasi Partiler Yasası'nda değişiklik öngören ve Anayasa Mahkemesi'nce parti kapatma kararı verilmesini zorlaştıran Anayasa maddesi önerisini ya reddettiler ya da aynı kapıya çıkmak üzere oylamaya katılmadılar, çekimser kaldılar, geçersiz oy kullandılar.
Okkalı laf etmeyi sevmiyorum ama bu defa edeceğim. Tarih bu 214 adam ve kadın için “Bunlar parti kapatmayı zorlaştıran bir Anayasa değişikliğini reddettiler” diye yazacak.
Onlar da herhalde cevap verecekler.
Kimileri “Türkiye’de dinsel gericiliğin odağı haline gelen partiler var; teröre itiraz etmeyen, eder gibi görünse bile destekleyen partiler var. Biz bunların kapatılmasının zorlaştırılmasını istemiyoruz. O yüzden bu yönde oy kullandık” diyecekler.
Onları anlayacağız. Belki görüşlerine katılmayacağız ama anlayacağız. Temsili demokrasinin kuralları içinde bu karar onların özgür iradelerinin yansısıdır.
Kimileri “Biz de partilerin kapatılmasını istemeyiz; ülkenin bir partiler mezarlığına dönmesinde rahatsız oluruz. Ancak biz bu maddeye değil; AKP’nin Meclis çoğunluğuna dayanarak diktatörlüğe yönelmesini sağlayacak maddeler içerdiğini düşündüğümüz bu değişiklik paketinin tümüne itiraz ediyoruz. O yüzden böyle davrandık” diyecekler.
Onları da anlayacağız. Belki görüşlerine katılmayacağız ama anlayacağız. Temsili demokrasinin kuralları içinde bu karar onların özgür iradelerinin yansısıdır. O yüzden “Sözünü ettiğiniz diktatörlüğe yönelten maddelere itiraz etseniz ama parti kapatmayı zorlaştırma gibi pek dikta yolu açacağa benzemeyen bir maddeyi kabul etseydiniz daha tutarlı olmaz mıydı” diye sormayacağız bile. “N’apalım, onların milletvekilliğinden ve siyasetten anladığı buymuş, bu kadarmış” deyip geçeceğiz...
Birileri ise “Parti kapatılmasına elbette karşıyız. Bunun acısını en iyi bilenler de bizleriz. Ancak AKP, Meclis çoğunluğundan kaynaklanan kibri, uzlaşma bilmezliği ile bizim önerilerimizi dikkate almadı; bizi adeta yok saydı. Onun stepnesi olmayı, oylarımızın çantada keklik sayılmasını reddediyoruz. O yüzden oylamaya katılmadık, destek vermedik. Biz seçim barajının hiç olmazsa yüzde 5’e indirildiği, partilere hazine yardımının hakça dağıtıldığı, ülkeyi eşit vatandaşlık temelinde demokratik bir Anayasaya kavuşturacak adımlar atılmasında ısrarlıyız” diyecekler.
Onları anlamayacağız. Anlamamakla yetinmeyecek soracağız:
Parti kapatmayı zorlaştıran ya da 12 Eylül elebaşılarının yargılanmasının önünü açan ya da yargı oligarşisini önleyen değişikliklerin Meclis'ten geçmesini sağlayıp ve...
...Ve hemen ertesi günü seçim barajını yüzde 5’e indiği, hazine yardımında hakça bir paylaşım sağlayan daha da önemlisi 12 Eylül’ün bütün kirinden ve kanından arınmış sahiden demokratik bir Anayasa için kolları sıvamak seçeneğini niye ellerinin tersiyle ittiklerini soracağız.
213 adam ve kadın için böyle düşüneceğiz...
214. arkadaşımıza gelince...
Ona söyleyecek söz bulamayacağız. Aklına ve namusuna ve sosyalist bilincine güvenimizi yitirmediğimiz için onun bize söyleyecekleri olduğunu ve bunu geciktirmeden bizlere ileteceğini umacağız...
Ve sabırla ama hem de inatla bekleyeceğiz...