Ekonomi gündemi günlerdir, sınırlı da olsa Çinli Alibaba'nın yavru şirketi olan Trendyol'un Rekabet Kurumundan kendisini denetleyen Denetleme Daire Başkanı Hatice Yavuz'u transfer etmesini ve bu bağlamda Rekabet Kurumu'nun e-ticaret sektörünü inceleyen ancak Trendyol hakkındaki rekabet ihlali iddialarını görmezlikten geldiği iddia edilen raporunu konuşuyor. Sınırlı da olsa derken, Trendyol'un reklam silahından çekinen kimi yazılı ve görsel medyanın konunun yeterince irdelenmesine fırsat tanımamasına işaret etmek istiyorum.
Hafta sonunda önemli internet haber sitelerinden T24, Rekabet Kurulu Kurucu Başkanı sıfatıyla konuk yazar olarak beni köşesinde ağırladı. Ben de yazımda, konunun uzmanı olarak Rekabet Kurumu'nun e-ticaret sektör incelemesi raporu üzerinde görüşlerimi ifade ettim.
Trendyol'un rekabet ihlali iddialarının üstü mü örtülüyor?
Değerlendirmemde raporu bizzat hazırlayan ve yönlendiren ekibin başında olan hanımefendinin isminin yer almadığını belirtmiş, bu hanımefendinin transfer sürecini eleştirmiştim. Raporun detayları ve bu detaylarda saklı gizli yönlendirmelere çok fazla değinmemiştim. Sadece sonuç bölümünde Rekabet Kurumu Başkanı'nın dikkatini çekerek, "Çin Rekabet Kurulu, sizin incelemenizle eş zamanlı olarak Trendyol'un ana şirketi ALİBABA'ya hakim durumlarını kötüye kullandığı gerekçesiyle 2.8 milyar dolar rekabet ihlali cezası verirken, sizler aynı ihlal iddiaları bulunan ve raporunuzda bu ihlalleri işaret eden yorumlar olmasına rağmen Trendyol hakkında bırakın hakim durumu kötüye kullanılmasını, satıcılarla yapılan sözleşmelerden kaynaklı "rekabeti sınırlayan anlaşma" maddesinden sembolik de olsa en azından 4. maddeden bir soruşturma açsaydınız da, sonunda yeterli delil bulamadık ceza vermedik, deseydiniz. Gerçi buna da kimse inanmazdı ama en azından bakın Rekabet Kurulu soruşturma açmış, iddiaları değerlendirmiş denilirdi" ifadelerini kullanmıştım.
Raporda Trendyol'a 'oligopolik yapı' vurgusu var ama!
Rekabet Kurumu'nun çelişkilerle dolu inceleme raporunu okudukça hayretler içinde kalıyorum. Raporun birçok bölümünde Trendyol'un pazar payının arttığı vurgusu yapılıyor (pazar payını yüzde 67 gösteriyor) buna rağmen 'oligopolik yapı'dan söz etmesine de şaşırmamak mümkün değil. Nedense bu teşebbüs hakkında en azından başta giyim, kuşam olmak üzere üç kategoride hakim durumda olduğu vurgusu yapılmalı ve bu gücünü kötüye kullanıp kullanmadığını araştırmak için ön araştırma veya soruşturma önerilmiyor, yani korunuyor.
Trendyol Pazar payını arttırdıkça rakipler küçülüyor
Yine, söz konusu raporda yer alan birkaç değerlendirmeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Raporun bir paragrafında aynen "Trendyol'un; 2019 yılında elde ettiği pazar liderliğini, 2020 yılında daha da pekiştirdiği (…..) pazar payını geçtiği, yoğunlaşma oranlarının gittikçe artması nedeniyle pazarın sıkı oligopol yapısının güçlendiği, pazar payı asimetrisinin giderek belirginleştiği….." ifadeleri kullanılıyor .Ama öte yandan bu süreçte Trendyol'un pazar payını arttırdığı vurgusu güçlü şekilde yapılırken,, Hepsiburada'nın pazar payını koruduğu ifade ediliyor. Raporda bu değerlendirmeye çelişkili olarak, N11 ve GittiGidiyor'un belirgin şekilde pazar payı kaybettiği vurgulanıyor. Bu tespite ilişkin grafik de, N11 ve GittiGidiyor tarafından kaybedilen pazar paylarının, önemli ölçüde, Trendyol tarafından elde edildiğini gözler önüne seriliyor. Bunun neresi oligopolik yapı? Bunun adı resmen tekel.
Küçük firmalar el değiştirebilir
İnceleme raporunun bir başka değerlendirmesinde; bu durumun sektörde gerçekleşebilecek birleşme ve devralmaları tetikleyebileceği ifade edilmektedir. Burada demek istiyor ki, Trendyol başta N11 ve Gittigidiyor olmak üzere sektördeki bazı küçük firmalardan pazar paylarını alarak kendi pazar payını büyüttü, zaten hakim durumdaydı, şimdi hakim durumunu daha da güçlendirdi. Bundan sonraki adım, gücünü kaybeden ve mevcut koşullarda sektörde yaşam şartları pek olmayan bu şirketlerin Trendyol tarafından değerinin altına bir fiyatla ele geçirilerek Trendyol'un hakim gücünün daha da artacak olması.
Böyle giderse Trendyol sektörü tamamen ele geçirecek görünüyor. Bunun sonucu ne olur sizce? Bunun sonucunda piyasada tekel olacak Trendyol satıcılara baskı kurabilecek, fiyat dikte ettirebilecek, istediği fiyattan mal temin edebilecek ama aldığı indirimleri tüketiciye yansıtmayabilecek, tersine piyasada tek kaldığı için tüketiciye yüksek fiyattan mal satabilecek. Oysa piyasada çok sayıda oyuncu olunca hem satıcılar yani yerli üreticiler hak ettiği fiyattan malını satacak, hem de rekabet olacağı için tüketiciler daha uygun koşullarda mal satın alacaklar. İşte rekabetin varlığı üretici ve tüketici için böyle hayati bir unsur.
'Trendyol reklama yüklendi, gerçekler örtbas ediliyor' iddiaları gündemde
Raporda ilgimi çeken bir başka detay da şu. Deniliyor ki; "Trendyol'un, 2018 yılında başlayan ve 2020 yılında oldukça belirgin hale gelen yükselişinde, şirketin, 2018 yılında Alibaba Grubuna dâhil olmasının oldukça etkili bir faktör olduğu düşünülmektedir. Nitekim Trendyol'un, son yıllarda diğer oyunculara kıyasla oldukça yüksek [(…..)] düzeyde gerçekleşen reklam harcamaları da bu durumu desteklemektedir. Bu harcamalar, küresel dev oyuncunun, Türkiye pazarına penetre olmak (penetre olmak=nüfuz etmek) üzere yaptığı yatırımlar olarak değerlendirilmektedir."
Burada ne demek istiyor biliyor musunuz? Diyor ki, Çinli dünya devi Alibaba'ya geçtikten sonra küresel sermayenin gücüyle Trendyol büyüdü ve rakiplerine göre çok daha fazla reklam kampanyası yapmaya başladı. Bu reklamlar sayesinde güçlü marka algısı yaratıyor ve her geçen gün gücüne güç katıyor. Reklamlarla göz boyayacak. Bu reklamlardan medya ilk başta çok memnun olacak, hatta bunun hatırına Trendyol aleyhine sayılabilecek hiçbir habere yer vermeyecek ama nüfuz ettikten sonra e-ticaret piyasasında tek oyuncu olacak ancak o zaman da aynı medyaya 10 liralık reklamı 1 liraya verecek. Şimdi reklamların cazibesine kapılan medyamız, ilerde bunun faturasını ağır ödeyecek.
Rakip firmaların pazar payı Trendyol'da
Raporun bir başka bölümünde ise "İlgili pazar payı grafiğinde gözlemlenebilen ve 2018-2020 yılları arasında yaşanan pazar payı değişimi incelendiğinde, 2018 yılından sonra sektörde kırılma gerçekleştiği; bu yıldan itibaren en yüksek pazar payı artışının, (…..TİCARİ SIR…..) …Trendyol tarafından kaydedildiği; en büyük pazar payı kaybının ise, N11 ve GittiGidiyor tarafında gerçekleştiği; Hepsiburada'nın, pazar payını koruma eğiliminde olduğu; 2018 yılında pazara giriş yapan Amazon Türkiye'nin ise, kısıtlı pazar pay artışı sağladığı anlaşılmaktadır" deniliyor.
Burada da diyor ki, Trendyol küçük rakiplerini yutarak büyüdü. Onun gibi bir dünya devi olan Amerikan Amazon şirketi de piyasaya girdi. Şimdilik önemli bir pazar payı yok ama ilerde geri kalan şirketleri de o yutabilir. Şu aşamada Trendyol tek başına hakim durumda. Önümüzdeki yıllarda belki bu iki dünya devi birlikte hakim duruma geçip, Türkiye pazarında birlikte, diledikleri gibi at koşturacaklar.
Soruşturma önerilmemesi mi transfer sürecini başlattı?
Bu değerlendirmeleri yapan Rekabet Kurumu. Bu rapora göre, Rekabet Hukuku uyarınca Trendyol hem 4054 sayılı kanunun 4.maddesinde belirtilen "rekabeti engelleyen sınırlayıcı anlaşmalar" hem de 6.maddeyi düzenleyen "hakim durumun kötüye kullanması" yasakları kapsamına giriyor. Bu durumda Rekabet Kurulu'nun hiçbir şikâyete gerek kalmaksızın elindeki bilgi ve belgelerle, üstelik hazırladığı inceleme raporunda tespit ettiği bu bilgiler ışığında 4. ve 6. maddeden Trendyol hakkında re'sen soruşturma açması gerekiyor. Rekabet Kurulu'nun, kurum uzmanlarınca hazırlanan bu rapordaki bulgular ışığında Trendyol hakkında soruşturma açmaması, denetimi yapan Hatice Yavuz'un transferi mi sağladı iddialarını haklı çıkarıyor. Rekabet Kurulu bu tespitler karşısında soruşturma açmadığı takdirde korkarım ki görevini kötüye kullanma iddiasıyla şikâyete maruz kalabilir.
Önümüzdeki günlerde fırsat buldukça raporda yer alan diğer hususları da irdeleyerek okurlarımızla paylaşmaya devam edeceğim.
Trendyol’un Kuşkulu transferi yabancı yatırımcıların da objektifinde
Geçen hafta bu konuya T24 köşesinde geniş olarak yer vermem sonrasında çok olumlu mesajlar aldım. Yine bu yazım üzerine ABD ve İngiltere'de fon işleten, o piyasaların içindeki bazı dostlarımın detaylı bilgi taleplerinden anlıyorum ki, yurt dışındaki yatırımcıların da dikkatini çekmiş bu konu. Aslında buna şaşırmadım, çünkü bu piyasalar ve yatırımcılar rekabete çok önem verirler. Sermayenin, yatırımın sınırı olmadığı bir çağda ve dünyada rekabet hukukunun etkin işlemediği bir piyasaya ne yatırım gelir, ne de o piyasada yatırımcı kalır. Rekabetin olmadığı bir piyasada tüketici kaybeder, üretici kaybeder, yerli/yabancı yatırımcı kaybeder. İnşallah bu gerçeğin farkındadır bizim Rehavet Kurulu. Pardon, Rekabet Kurumu.
Prof. Dr. Aydın Ayaydın, Rekabet Kurumu Kurucu Başkanı