Aydan Çelik

12 Ocak 2025

Sayın İmamoğlu; ne yapalım, şan dersi mi alalım?

“Adalar’da Azmanbüs İstemiyoruz” diyen bir ada sakinine: “Abi sesin çok detone” dediğinizi duydum. Ne yapalım, şan dersi mi alalım?

Fotoğraf: Kamer Alyanakyan

Sayın Ekrem İmamoğlu.

9 Ocak Perşembe günü Büyükada’da temel atma töreninde konuşma yaparken “Adalar’da Azmanbüs istemiyoruz” diyen ada sakinlerinden birine: “Abi sesin çok detone, vallahi çok detone” dediğinizi duydum.

Belediye başkanı dahil olmak üzere partili arkadaşlarınız ve bir grup izleyici “esprinize” pek güldüler. Neşeyle alkışladılar.

Espri yeteneğinin politikacılar için ne büyük nimet olduğunu biliyoruz.

Winston Churchill’in taşı gediğine koymak konusunda Bernard Shaw’la yarıştığı anlatılır.

Kolay değildir politikacının mizahçıyla laf yarıştırması. Şair Eşref’in karşısına hangi politikacı çıkmaya cesaret ederdi ki? Ya da Neyzen Tevfik’in? Aziz Nesin’i düşünün. Kenan Evren kimseden çekmedi Aziz Nesin’den çektiği kadar.

Yine de hakkını yemeyelim. Bizim topraklarımızda da mizah yeteneği güçlü politikacılar yetişti.

Bu konular açıldığında Keçecizade Fuat Paşa çok anlatılır... Tanzimat’ın meşhur devlet adamı yabancı sefirlere: “Dünyanın en güçlü devleti Osmanlı Devleti’dir. Kaç yıldır biz içeriden siz dışarıdan uğraşıyoruz, yıkamadık” dermiş.

Sultanahmet’ten Çemberlitaş’a giden Divanyolu’nun son halini beğenenlere: “Biz bu yolu bize attığınız taşlarla yaptık” diye laf sokarmış.

Ziya Paşa’yı da unutmamak lazım tabii ki. Devlet adamı kimliğinden çok, hiciv ustası olarak anıyoruz onu.

İsmet İnönü’nün mizah yeteneğini Ferhan Şensoy anlatmıştı vakti zamanında. “Paşam niye hiç oyunlarımıza gelmiyorsunuz?” diye sorduğunda “Ben oyuna gelmem Ferhan!” diye karşılık vermiş.

Osman Bölükbaşı’nın hitabet ve nükte yeteneği o kadar güçlüymüş ki, gittiği yerlerde esnaf kepenk kapatırmış... Bölükbaşı kahkahadan kırılarak alkışlayan kitleye: “Alkışlar bize oylar Menderes’e” diye laf atmadan duramazmış.

Süleyman Demirel demagoji ile mizah sanatını çok usta harmanlardı. “Ege bir Yunan gölüdür” diyen Yunanistan Dışişleri Bakanı’nı “Ege bir Yunan gölü değeldir, Ege bir Türk gölü de değeldir; binaenaleyh Ege bir göl değildir” diyerek dumura uğratmıştı.

Politikacıların espri yetenekleri bir taraftan mizaçlarının bir parçasıysa diğer taraftan “karşılıklı alışverişin” ürünüydü. Demirel, kendisine tam gaz yüklenen Gırgır dergisiyle baş etmek için çıtayı hep daha yükseğe taşımak zorundaydı.

İnsan zamanla unutuyor tabii. Tanıl Bora’nın Demirel biyografisindeki “Çoban Sülü” karikatürlerini görünce hatırladım. Aman yarabbi!.. Bugün onları çizen bir karikatürcü, kendisini bir anda linç şerbetinin bütün aromalarını tadarken bulabilir.

Hâl böyle olunca, siyasi mizah köşesine çekildi. Politikacıların da mizahla filan pek işi kalmadı.

Hani her yılın sonunda o yılın dökümleri yapılır ya. “Mecliste, grup toplantılarında, meydanlarda, yıl boyunca kaç espri yapıldı?” diye sayım yapılsa eminim iki elin parmaklarını geçmez. Onların yarısını da Sırrı Süreyya Önder yapmıştır zaten. Anlatılanlara göre, meclisteki en keskin karşıtları bile o konuştuğunda kulisten salona dönüp dinliyormuş.

Neyse... Mizah ve politika tarihinden bu kadar örnek herhalde yeter. Artık esas konumuza dönebiliriz.

Çizim: Aydan Çelik

* * *

Sayın İmamoğlu.

İstanbul’un elimizde kalan en değerli parçasının Adalar olduğunu siz de söylüyorsunuz.

Sadece habitatı, mimarisi, sosyal dokusu değil, Adalar’ı bu kadar değerli kılan... “Motorlu taşıtlarla kirletilmemiş olmak” gibi eşsiz bir avantaja sahipler. Dünya çapında yapılan “Araba girmemiş yerleşimler” listesinde ülkemizden sadece Adalar’ın adını görüyoruz.

Bunu da 1930’larda Atatürk’ün, 1940’larda İsmet İnönü’nün basiretine borçluyuz. İkisi de kendileri için getirilen araçları “burada arabaya ne gerek var?” diye geri göndermişlerdi. 1950’lerde arabalara yol açmak için İstanbul’un her yerini yıktıran Menderes bile Adalar’a araba sokmayı düşünmedi. Onu takip eden siyasetçiler de...

Tarihe “Adalar’ın yaya yollarına Azmanbüsleri koyduran Belediye Başkanı” olarak mı geçmek istiyorsunuz?

Hiç sanmıyorum... Haziran ayında kamuoyuna yaptığınız açıklamada doğrudan söylemediniz ama sizin de o minibüslerden hazzetmediğiniz çok belli oluyordu. Belki de o yüzden bu perşembe Azmanbüs’e binmediniz de kaldırılan golf tipi araçları tercih ettiniz.

Şehrin birçok yerinde yayalaştırma projeleri yürütüyorsunuz. Özelikle tarihi Yarımada’da, (hele de Laleli’de) hayata geçirdiğiniz yayalaştırma projeleriniz için, bir hemşehriniz olarak teşekkür ederim.

Ama neden, zaten yaya bölgesi olan Adaları Azmanbüs’lerin insafına terk ediyorsunuz?

Biliyor musunuz, arkadaşlarımız sırf bu iş için “hızölçer” edindiler ve hız limitinin 20 km/h olduğu yollarda Azmanbüs’lerin 25 km/h, İBB’ye bağlı diğer bazı kurumların hizmet araçlarının ise 40-50 km/h süratlerle gittiklerini tespit ettiler. (Motorize kültür ve onun ayrılmaz parçası “hız fetişizmi”, kapıyı bir kez aralamaya görsün; sonrası çorap söküğü gibi gelir. Örnekleriyle sabit... En başta İstanbul’un kendisi.)
Fotoğraf: Ayşe Gülşen Yoldaş

* * *

Sayın İmamoğlu.

Ne yapalım? Madem protestocu abimizin sesini “detone” buldunuz; bize kulak vermeniz için şan dersi mi alalım?

Alırız almasına da gerek yok. Bakın arkadaşlarımız “Ada yaya yolu Ekrem İmamoğlu” diye çok güzel bir şarkı yaptılar. Otuz saniyenizi ayırmanız yeterli. Göreceksiniz hiç detone olmuyorlar.

Yeni yılınız 12 gün gecikmeyle kutlu olsun.

2025’te Adalar’ı Azmanbüs’ten arındırmanız dileğiyle.

Aydan Çelik kimdir?

Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu.

İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. 

Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. 

Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu.

Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı.

2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. 

Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu.

2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı.

Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi.

Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor.