Ormanlı Köyü, Terkos kıyıları, Mayıs 2021 (Fotoğraf: Samed Kunaç)
Ne ferah bir kelime bahar.
Sadece çağrıştırdıklarıyla değil, sedası bile ferahlık veriyor insana.
Ses tellerini okşayarak çıkıyor ağızdan.
Muhtemelen mevsimlerin en sevileni.
Sadece onun adı veriliyor insana.
Siz hiç "Kış" ya da "Yaz" diye bir ad duydunuz mu?
Kendi payıma ben duymadım.
Ama insan ezberlerine esir olmamalı, değil mi?
O yüzden Sevan Nişanyan'ın kıymetli Kişi Adları Sözlüğü'ne başvurdum.
* * *
Efendim, Türkiye'de 68 bin civarında kadın "Bahar" adını taşıyormuş. Aynı kaynağa göre memleketimizde 160 erkek Bahar adıyla hayatını sürdürüyormuş. Erkek çocuklarına bu adı koyma eğilimi daha çok Bulgaristan Türklerinde mevcut imiş.
İsim - cinsiyet eşleşmesi kadim bir ezber konusudur. Tahmin edeceğiniz gibi bu satırların yazarı da o ezberle sık sık muhatap olur... Bahar gibi.
Oysa bir erkeğin Bahar adını taşımasında ne tuhaflık olabilir ki?
Evet, yaş farkından kaynaklı imkânsız aşkı anlatan "ben gamlı hazan sense bahar" şarkısının güftekârı Sıtkı Argınbaş beyefendidir. Lakin bestekârı da Melahat Pars hanımefendidir.
Kim hazan, kim bahar?
* * *
Neyse konu dağılmasın.
İnsanlara konan mevsim adlarından devam edelim.
Az evvel bahsi geçen Hazan'a bakalım mesela. Malum, uzun yıllardır onun yerine Sonbahar'ı kullanıyoruz.
Kişi Adları Sözlüğü'ne göre, Türkiye'de 162 kadın Sonbahar adını taşıyormuş. Buna mukabil 713 kadın, 25 erkek Hazan adıyla çağrılıyormuş.
Sözlük, adı "Kış" olan herhangi bir kişiden söz etmiyor. Ama "Yaz" adında 25 kadının varlığını öğreniyoruz. Yaz'dan mülhem Yazgülü çok daha fazla...
* * *
Baharın gelişini müjdeleyen çok sayıda işaret var şüphesiz.
Son zamanlarda onu en çok Levent Yüksel'in sesinden aşina olduğumuz Tuana'dan dinliyoruz.
Paco de Lucia'nın bestesine Sezen Aksu'nun yazdığı sözlerle; "Sana söz yine baharlar gelecek" Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim sloganı oldu.
17 Mayıs'ta inşallah baharlar gelecek.
Biz şimdilik başka bahar alametlerine bir göz atalım.
* * *
Biz bisiklete gönül verenler için bahar, adına "Bahar Klasikleri" denen yarışlarla gelir. Bunların hemen hepsi tek günlük yarışlardır. Mart ayında İtalya'da başlar, Fransa'ya uzanır, oradan Belçika ve Hollanda topraklarına geçer. Bisikletçiler harika peyzajların önünde, çılgın seyirciler eşliğinde pedal çevirirler.
Benim için baharı Terkos Gölü kıyılarında açan nilüferler müjdeler.
Her yıl bugünlerde bisikletime atlar, Marmara kıyılarından Karadeniz'e pedal çeviririm.
Bu yıl da öyle yaptım.
Geçenlerde bisikletçi arkadaşım Gürtunç'la yola çıktık. Başlangıçta onun kafasında Büyükçekmece Gölü etrafında bir tur atmak vardı ama Terkos'a gitmeyi, nilüfer görmeyi teklif ettim. Hevesle kabul etti.
Büyükçekmece'den başladığımız yolculuğun 65. kilometresinde Terkos'un batı kıyısındaki Ormanlı köyüne ulaştık. Bu köy, zümrüt yeşili çeltik tarlalarıyla, besili mandalarıyla ve Terkos uzantısı sulak alanlarıyla büyük bir hazinedir.
Mayıs 2021 (Fotoğraf: Samed Kunaç)
Bugüne kadar burayı görüp de hayran kalmayan bir kişi tanımıyorum. Eminim 2021 Mayıs'ında başka bir bisikletçi arkadaşım Samed Kunaç'ın çektiği fotoğrafı görünce siz de aynı hisse kapılacaksınız.
* * *
Fakat bu kez manzara evvelki yıl gibi değildi. Köyün girişindeki dere neredeyse kuruma derecesine gelmişti. Tamam, uzundur yağış olmadığı için anlaşılır bir durumdu. Lakin son bir haftadır iyi kötü yağmur yağdığı için beklentim daha yüksekti.
Köyün içine devam ettiğimizde buraların alameti farikası olan mandalarda da bir azalma hissettim. Büyük bir kayıtsızlıkla sularda sere serpe yatan bu nefis canlılar eskiden daha fazlaydı sanki...
Patikalardan geçip gölün kıyılarına yaklaştığımızda ise kelimenin tam anlamıyla şok olduk. Gölde, değil nilüfer, su bile yoktu.
Durumun vahametini sözcüklerle anlatmaya gerek yok. Yaklaşık aynı mevsimde, iki yıl arayla, aynı yerden çekilmiş şu iki fotoğraf, manzarayı çok daha iyi anlatacaktır.
Üstteki fotoğraf: 2021 mayısında Terkos kıyıları (Fotoğraf: Samed Kunaç)
Alttaki Fotoğraf: 2023 nisanında Terkos kıyıları (Fotoğraf: Aydan Çelik)
* * *
Çok ama çok yazık.
Bir taraftan iklim krizi, eko-kırım, diğer taraftan İstanbul'un büyük hazinesi kuzey ormanlarının yağmalanması, karaltısı kalkasıca inşaat lobisinin bitmeyen iştahı, derken başka bir sonuç beklemek saflık olurdu.
Biz de saflığımızın kurbanı olduk.
Elbette baharlar yine gelecek... Peki ya nilüferler?
* * *
NOT: Fotoğrafları hangi noktalarda çektiğimizi görmek isterseniz şu linke tıklayabilirsiniz.
Burada da göreceğiniz gibi göl kenarından ayrıldıktan sonra biraz daha kuzeye çıktık ve büyüleyici Ormanlı plajına ulaştık. Bozulan moralimizi bir nebze de olsa düzelttik.
Aydan Çelik kimdir? Aydan Çelik 1966 yılında Gürün'de doğdu. İstanbul Ünivesitesi'nde İşletme ve İktisat Tarihi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Heykel okudu. Çizgi film stüdyolarında, reklam ajanslarında, gazetelerde, dergilerde, yayınevlerinde çalıştı. Erken yaşta bağlandığı bisiklet sporu vesilesiyle Eurosport Türkiye'de konuk yorumcu oldu. Açık Radyo'da Esra Ertan'la birlikte Şeytan Arabası adında bisiklet programı yaptı. 2006'da Tarih Vakfı Yurt Yayınları'ndan Mişli Geçmiş Zaman adını taşıyan karikatür albümü yayımlandı. Devam eden yıllarda Bi Tur Versene, İstanbul Bisiklet Rehberi ve Bisiklet Manifestosu adında bisiklet temalı üç kitabı okurla buluştu. 2013'te Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun 50. yaşı için "Pardus" adında bir maskot tasarladı. Toplumsal Tarih, Cyclist Türkiye, Socrates dergileri yayın kurulu üyesi. Halen çiziyor, yazıyor, bisiklet üstünde çocukluğunu arıyor. |