Diziler yaşadığımız bu olağanüstü dönemin tanığı olmanın ötesine geçip aktif bir katılımcısı, yorumcusu olmaya başladı...
Toscana bölgesinin sahibi diyebileceğimiz, Rönesans'ın büyük destekçisi efsane Medici ailesinin yün işleyen köylülerden Papa'yı seçen güce gelişlerinin serüvenini izleyebilirsiniz Medici dizisinde. Roma'ya yollamak için seçtikleri Kardinal'i yarı çıplak, genç bir oğlanın koynundan çıkarmalarını, kilise seçimlerinde ve şehir devletlerinde dönen inanılmaz ahlaksızlık ve çıkar hesaplarını...
Boşanmanın, kürtajın yakın zamana kadar Kilise tarafından yasaklandığı, din adamlarının kıyafetlerine bile dokunulmasının imkansız olduğu, Güney'de İsa'nın matemini tutan kadınların hâlâ siyah giyindiği Katolik bir dünyadan bahsediyoruz.
Çocuk istismarı Kilise'de çok eski ama bunun konuşulması son birkaç yıldır, kabul edilmesi ise Arjantinli yeni Papa Francis ile oldu. Çocuk istismarında bulunan rahipler deşifre edilip kiliseden uzaklaştırılırken kilisenin şeffaflaşması için yeni adımlar atılıyor. Örneğin, 1300 yıldır evlenmesi yasak olan Katolik rahiplerin evlenebilmesinin yolu açılmaya çalışılıyor. Yani, Batı dünyasında 2 bin yıldır tapılan putlar yıkılıyor...
Birçoğu yazılıp saklanılması gereken diyalogları bir yana koyarsak belgesel niteliğindeki "The Two Popes" filminden sonra Jude Law'ın başrolde oynadığı "The Young Pope" ve John Malkovich'li " The New Pope" ise gerçekten de Paolo Sorrentino'nun başyapıtları.
"Muhteşem Güzellik" filmi ile tanıdığımız Sorrentino, bu çok uluslu yapımda yalan ve samimiyetten uzak, kutsanmış bir dünyanın ipliğini pazara çıkarma ucuzluğuna yönelmekten ziyade insan denilen varlığın kendi hakikatinden kopup simgeler dünyasında sürüklenmesine odaklanıyor.
Dekor ve kostümün insan üzerindeki ezici gücünü Papa'lar dizisinde çok iyi gösteriyor Sorrentino... Din öyle bir ihtişam ile dekore edilip öyle kostümlerle sunuluyor ki zavallı insan iyice küçülüp kalıyor.
Özetle, evrimi zamana paralel olmayan, zamanın çok gerisinde kalan insanlığın geldiği acıklı noktaya zum yapıyor yeni diziler. Dinler devrinin sona ermeye başladığının, bütünleyici bir sistemi, Allah'ı anlamaya başlayabileceğimizin müjdesi olarak da kabul edebiliriz bu gelişmeleri. Karamsarlığa gerek yok yani. Güç, seks ve para üçgeninde sıkışmış insanlıktan insan yaratma çabaları bunlar. Umudu kaybetmemek lazım...
Bu arada, yukarının senaryosu her zaman aşağıdaki senaryoya çelme atıyor. Biz, 2020 model filmleri izlerken, Vatikan'da iki papa devri sona erdi. Francis ile XVI Benedict'in arası çocuk istismarında bulunan rahiplerin gizlenmesi meselesi yüzünden açıldı. Kardinal de işten çıkarıldı, yani 3. Papa da yerinden oldu. Genç ve Yeni Papa'da izlediğimiz, Vatikan'ın Dışişleri Bakanı kurnaz, Napoli fanatiği, her devrin adamı Voiello da işinden oldu. Yani, kurgu hakikat oldu.
Bambaşka bir açıdan ele alırsak, 1. Dünya Savaşı'nın zor şartlarındaki iki aşk öyküsü etrafında kurgulansa da Rus dizisi "Azap Yolları" da insanı insandan ayıranın din, dil, cinsiyet, milliyet değil ruh olduğunu inanılmaz bir tarihsel dekorda anlatıyor. Geç de olsa meselenin Kızıl Ordu, Beyaz Ordu meselesi olmadığı, "insan" malzemesi olduğu anlaşılıyor.
Ai Weiwei Berlin'i terk edip İngiltere'ye yerleşti
''Hayat bir meşale değil, daimi bir mücadele. Ben de mücadeleye devam edeceğim" diyen Çin'in yaşayan en ünlü sanatçısı Ai Weiwei, sürgün yerini değiştirerek Berlin'den Cambridge'e taşındı.
Çin hükümetinin ülkeye sokmadığı sanatçı kendisine kucak açan Almanya'yı terk etmesinin mazereti olarak önce siyasi bir açıklama yaptı ve Almanya'nın mülteci politikasını eleştirdi. Merkel'den ziyade aşırı sağcı yaklaşımları hedef alan sanatçı, Avrupa'nın en çok sığınmacı kabul eden ülkesinin Almanya olduğu kendisine hatırlatılınca da "Siyasi değil, özel sebeplerden taşınıyorum. 11 yaşındaki oğlumun daha iyi yetişmesini, İngilizce öğrenmesini istiyorum. Bunu Trump'ın Amerika'sında yapamayacağım için de İngiltere'ye taşınıyorum" dedi.
Ortalama Türk annesini çağrıştıran bu sebepleri Alman basını doğal olarak ciddiye almadı ve ortaya farklı sebepler çıktı. Örneğin, yeni yaptığı belgeselin Berlin Film Festivali'ne kabul edilmemesi, bir Çin restoranındaki tesadüfi karşılaşma dışında Merkel'in kendisi ile özel olarak görüşmeye ve tanışmaya yanaşmaması gibi... Ai Weiwei bu iddialar üzerine de şu açıklamayı yaptı: "Almanya bana ev sahipliği yapan ülke oldu, her zaman minnettar kalacağım. Çin ile Almanya'nın büyük ticari işbirliği var. Merkel'in Çin'i karşısına almak istememesini anlıyorum."
Volkswagen'in bir yapıtını izinsiz kullanmasını mahkemeye taşıyan ve kazanan Çinli sanatçı 200 bin Euro tazminatını da alıp Cambridge'a yerleşirken İngiltere'yi seçmesinin sebebi olarak geçtiğimiz yıllarda Royal Academy'nin onuruna sergi düzenlemiş olması gösteriliyor.
İngiltere 'ye gider gitmez Guardian'a "Brexit büyük bir aptallık!" diye demeç veren sanatçı, en büyük düşünün Çin 'e dönmek olduğunu ve sanatında Batı etkisi gözükse de bütünüyle Çin'e ait olduğunu da sözlerine ekliyor.
Evren yanıyor siz ev derdindesiniz
"Evimiz yanıyor!" 17 yaşındaki iklim aktivisti Greta Thunberg'in annesi ünlü lirik soprano Malena Ernman, babası Svante ve kız kardeşi Beata ile geçirdiği zorlu çocukluk yıllarını konu alan bir kitap, Asperger sendromundan muzdarip, üstüne üstlük bir de Obsesif Kompülsif bozukluğu olan bir küçük kızın öyküsü...
Annesi o zorlu süreci şöyle anlatıyor: "11 yaşında okula tepki göstermeye başladı. Önce konuşmayı sonra yemeyi bıraktı. Gözümüzün önünde kayboluyordu. Sonra bu durum eve de taşındı. Önce piyano çalmayı bıraktı, sonra gülmeyi, derken konuşmayı ve yemeyi. Bir ayda 10 kilo verdi. Tam hastaneye yatırmak üzereydik ki o olay meydana geldi. Öğretmeni derste bir film göstermiş ve plastik atıkların okyanusta yarattığı tahribatı anlatmış. O Greta'nın aydınlanma anı oldu. Herkesin baktığı şeyi o gördü."
Greta, okulun önünde başlattığı oturma eylemini 2018 yazında Başbakanlık binasının önüne taşıyor, ona önce sınıf arkadaşları sonra diğer aktivistler katılıyor. Sonra da Greenpeace. Greenpeace'ın dağıttığı yemeği Greta'nın hiç olmadığı kadar iştahla yemeğe başlaması da onun için bir milat oluyor çünkü o güne kadar pirinç, avokado ve gnocchi (patatesten yapılan makarna) dışında bir şey yemeği reddetmiş. O günden sonra herkes ne yiyorsa onu yemeğe başlıyor...
2019 yılında Times'ın "yılın insanı" seçtiği Greta, önümüzdeki hafta bir iklim eylemine katılmak için İngiltere'ye gidecek. Ancak tüm bu gelişmeler Thunberg 'lerin hayatının artık güllük gülistanlık olduğu izlenimi yaratmasın. Greta BM toplantılarında, Davos'ta sergilediği o haşin, nefret dolu bakışları yıllar boyunca annesine yöneltmiş. Onu, konserlerinden dolayı evden uzakta kalmakla suçlamış. O kadar ki, ünlü soprano sonunda konser vermeyi bırakıp küçük bir müzik okulu açmak zorunda kalmış. İş bu kadar ile kalsa sağlık olsun diyebilirsiniz ama aile kızlarına ve kendilerine yönelik ölüm tehditlerinden son derece bıkmış vaziyette.
Ama ne var ki, Greta artık mutlu ve ne istediğini biliyor.