Kötünün de ötesinde süreçten geçen Beşiktaş’ta futbolcular maçı tribünden izleyen yeni teknik Fernando Santos’un beğenisine hasıl olmak için mi Rizespor’a deplasmanda dört gol atarak kısır döngüden çıktılar, yoksa? "Yoksa" bölümü biraz kapsamlı ve de detaylı! Açılımı ise şöyle; Salih Uçan mükemmel fiziğine karşın futbolu üst düzeyde oynayabilecek beceri ile zekaya sahip değil. Şayet bu meziyetlere sahip olsaydı gittiği bir takımda "kalıcı eleman" olurdu zaten.
Beşiktaş’ın orta alanı Salih Uçan’ın görev yaptığı her maçta bocalıyor, çoğu zaman da olmadık hatalar yapıyor. Salih Uçan topu bir an önce ayağından çıkararak sorumluluktan kaçıyor -ki bu nedenle de- geriye, olmadı yana oynuyor ama asla ileri değil. Bu da Beşiktaş’ı farklı takım yapıp, çıkarıyor.
Rizespor deplasmanında cezalı Salih Uçan yoktu ve Beşiktaş orta alanında görev yapan elemanlar geriye ya da yana değil sürekli ileriye doğru oynadılar. Zaten akabinde de Milot Rashica, maçın hemen başında Beşiktaş’ı öne geçiren golünü attı…
Şaşırdık, hem bocalayan Beşiktaş’ın Rize deplasmanında erken gol bulmasına hem de golü Milot Rashica’nın atmasına! Açılıma devam edelim; Beşiktaş’ın Rizespor maçında gençleri deneyimlemesi takımda sinerji oluşturdu. Oynuyormuş gibi yapan çok sayıda "ecnebi futbolcu" yerine gençlerin tercih edilmesi şu ana kadar yapılan en akılcı tercihti. Zaten Semih Kılıçsoy art arda attığı iki golle bunu somut olarak ortaya koydu.
Aksayan yok muydu, elbette vardı Onur Bulut başta olmak üzere. Uzun süren sakatlığının ardından yeniden takıma dönen Tayyip Talha Sanuç, Onur Bulut kadar aksamadı zira yetisi ve biraz da zamana gereksinimi var. Belki adından sık söz ettiren futbolculardan birisi olmayacak ama "görev elemanı" olarak çoğu kez tercih edilen isim olacak.
Gedson Fernandes’in kendisini ilk kez ulusal takım kadrosuna dahil eden Beşiktaş’ın yeni teknik direktör Fernando Santos’a ispatlaması gereken bir şey yoktu ama buna karşın çabaladı, başarılı da oynadı Rize deplasmanında. Bahtiyar Zaynutdinov içinse parantez açma zorunluluğu mevcut. Gösterişten uzak kişiliği ve futbolu her geçen hafta daha fazla ön plana çıkıyor. Mütevazı ama başarılı daha önemlisi inişsiz çıkışsız, istikrarlı…
Gecenin yıldızı 18 yaşındaki Semih Kılıçsoy, takımının dördüncü, kendisinin üçünce golünü atacakken zora girdiği anda topu Cenk Tosun’a gönderdi, Cenk’e dokunup topu boş kaleye göndermek kaldı ve gecenin skoru belirlendi; Rizespor 0, Beşiktaş 4…
Ama maç bitmedi. Semih Kılıçsoy’un pasında topu boş kaleye gönderen Cenk Tosun’un sahadaki coşkusundan ben utandım, sizi bilemem! Paşam, emek harcamadan önünde bulduğu topu üç metreden boş kaleye gönderip gol atan profesyonel bir futbolcu bu kadar sevinir mi? Cenk Tosun’un problemi de bu zaten. Takım için değil, kendisi için oynuyor. Onu da anlarım lakin sahada kendisi için oynayan profesyonel futbolcu emek harcamalı, sadece topun ayağına gelmesini beklememeli. Seninki "Armut piş ağzıma düş" misali… Ayrıca profesyonel oyuncu, topu her ayağına aldığında gol atmak zorunda değil, takım arkadaşına da attırsa değeri katlanır, emin ol!
Ve açılımın son bölümü; Al Sadd'a transfer olan Faslı futbolcu Romain Saiss, Beşiktaş'tan ayrılma nedenini şöyle açıklamıştı:
"Ayrılma kararı almamın kulüple, taraftarla ya da takım arkadaşlarımla hiçbir ilgisi yok. Tek sorun Şenol Güneş. O geldiğinden beri, böyle bir insana güvenemeyeceğim için kendi kendime gitmem gerektiğini söylememe neden olan birikmiş şeyler oldu. Kendini iyi göstermek için basının karşısında farklı, özel olarak benimle farklı konuşamazsın.”
Elbette buna da bir açılım gerecek! Beşiktaşlı futbolcular hiçbir zaman Şenol Güneş’e güvenmediler. Ardından gelenler de "nöbetçi teknik adamlık" yapınca futbolcular ne yapacaklarını şaşırdılar. Futbolcuları yererken bu gerçeği asla göz ardı etmemek gerek.
Özetle: Fernando Santos’un tribündeki varlığı dahi Beşiktaşlı futbolcuları motive etti…