Asena Özkan

04 Şubat 2016

Futbolun tacirleri; sportif direktörler ya da idari menajerler!

Artık kriter kesinlikle başarı değil, takım çalıştırabilmen için birilerinin adamı olman şart

İdari menajer, sportif direktör ya da genel menajer ve tabii bir de menajerler… Onlar; futbolcuların değerini belirleyenler, transfer politikasının rotasını çizenler, gelene, gidene, kalana karar verenler. Her şey hızla kirlenirken yeşil zeminin temiz kaldığı veya kalacağı yanılgısı ‘ahmaklık’ ile özdeşleşir ki futbolun tepesindeki isim Joseph Sepp Blatter’in ‘kirleri’ oyunun hiç de temiz olmadığını net şekilde ortaya koyuverdi. Futbolu kirleten öğeler geçmişte kötü zemin ile hakem hatalarıydı, ya şimdi? Son günlerde futbolculukları geçmişte kalan ‘eski dostlar’ sıkça bir araya gelir olduk.

Kimi yazarlık - yorumculuk yapıyor, kimi takım arıyor, kimi haber bekliyor, kimi teknik adam olarak yoluna devam ediyor, kimisi de gülüyor! Hepsinin ağzından çıkan cümle ise aynı; “Artık kriter kesinlikle başarı değil, takım çalıştırabilmen için birilerinin adamı olman şart.”

Bir arada olduğumuzda pek futbol konuşmayız ama ben ‘bilgiçlik’ taslayınca eski dostlardan birisi haddimi bildirirken dedi ki, “Spor yazarısın ama olup bitenin farkında değilsin. Değeri en fazla 500 bin TL olması gereken oyuncu nasıl oluyor da 4-5 milyon euro’ya pazarlanıyor. Kulüpler bu parayı niye ve nasıl ödüyor? Sen sanıyor musun söz konusu transferler temiz!” Futbolun çetrefilli işlerinden anlamadığımı çok iyi bilen arkadaşım cahilliğimi bir nebze giderivermek için aktarmaya devam etti; “Geçmişte transferde parayı sadece futbolcu kazanır varsa menajeri önceden belirlenen payını alırdı. Şimdi her şey değişti hiç bir şey geçmişteki gibi değil. İdari menajerler ya da sportif direktörler devrede ve büyük çoğunluğu da menajerler ile ortak çalışıyor. Kimi zaman işin içine, kulüpte transferi yürüten isimler de giriyor…”      

‘Yok o kadar da değil’ dediğim anda karşımdaki ‘canım arkadaşım’ gülüveriyor, hem de ‘bıyık altından’ tabir edilen şekilde. ‘Bak’ diyor ve devam ediyor; “ Sen gerçekten ne olduğunun farkında değilsin! Kulübünün değil de kendi çıkarını düşünen yöneticiler yok mu sanıyorsun? Sence kulüplerin çoğu neden borç batağında? İdari menajerlerin, sportif direktörlerin isteği doğrultusunda yapılan transferlerde harcanan rakamlara bir göz at. Zaten olup biteni anlarsın. Teknik direktörlerin, futbolcuların çabası yeterli değil bu düzene dur demek için. Menajerler, öyle bir sistem kurmuşlar ki…”

Aslında çok da şaşırmadım, bende biliyordum bazı şeyleri ama ‘bütünü’ onların baktığı pencereden görmem olası değildi! Kısa geçmişte kulüplerden birinin ne hikmetse sadece ‘muhasebe’ bölümünde yangın çıktığını anımsıyorum, örneğin! Endüstriyel futbolun getirisi de bu, kabul etmek gerekli. Futbol kimilerine fazlaca ‘rant’ sağlıyor. Kulüplerin menajerlere ödedikleri tutarların astronomik boyutlara ulaştığını sokaktaki çocuk biliyor. Kulüplerin geleceğini sportif direktörler ya da idari menajerlere emanet eden başkanların varlığı da gizli - saklı değil. Yoksa eski dostun söylediği gibi kulüplerinin kasasını değil kendi ceplerini düşünün yöneticiler mevcut mu gerçekten? Kulüplerin borçları fezaya ulaşırken ‘birilerinin’ yabana atılmayacak paralar kazandığı ve kazandırdığı ütopyadır, olmaz öyle şey! Galiba futbolun en temiz öğeleri formalarını terleten futbolcular…  

@asenaozkn