Aris Nalcı

29 Kasım 2014

Ateşkes'in 20. yılında Dağlık Karabağ - I

Dağlık Karabağ, bakanlıkları, bürokrasisi, ordusu ve ekonomisiyle tam bir devlet fonksiyonunu yürütüyor, ancak farklı farklı politik kesimler için farklı farklı anlamlar ifade ediyor.

Oblast mı? Otonom mu? Defacto devlet mi?

Ermenistan’ın doğusunda son 100 yıl boyunca hep bir çatışma ortamı olarak duran Karabağ bölgesindeyiz.

Ermeniler buraya Dağlık Karabağ diyorlar.
Çünkü tarihi Karabağ aslında daha geniş bir bölgenin adı.
Bu Karabağ’ın bir bölümü hala Azerbaycan topraklarında, Dağlık Karabağ ise Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki savaşın 1993’te sonlanmasının ardından bölgede kurulan devletin adı.

Dağlık Karabağ, bakanlıkları, bürokrasisi, ordusu ve ekonomisiyle tam bir devlet fonksiyonunu yürütüyor, ancak farklı farklı politik kesimler için farklı farklı anlamlar ifade ediyor.

1- Dağlık Karabağ kimisi için işgal edilmiş Azerbaycan toprağı; ki Azerbaycan ülkenin %20'sinin işgal edildiğini söylediği bölge aslında haritalarda Dağlık Karabağ ve Azerbaycan arasında insansızlaştırılmış bölge... Bu durumun yarattığı en büyük sorun ise uluslararası alanda Azerbaycan lobisinin güçlü olduğu bölgelerdeki etkinliklere Karabağ'daki yerel sivil toplum örgütlerinin katılamaması.

Bir Örnek: Dağlık Karabağ'da Hıristiyan gençlik örgütlerinden birine Vatikan'dan davet geliyor. Bu davete icabet etmek istiyorlar ancak davetiye resmi makamlar aracılığı ile gönderildiğinden Bakü'ye gönderiliyor. Azerbaycan yönetimi de Dağlık Karabağ Hıristiyan Gençlik Cemiyeti'ne “Mektubunuz Bakü'dedir gelip alabilirsiniz” diyor. Ancak bunun şu anki koşullarda herhangi bir gerçekliği yok. Çünkü Toplantıya katılacak olan Hıristiyan gençler davetiyeyi Bakü'den alırsa oradan Vatikan'a uçmak zorundalar. Ve Bakü onlara o zaman Azerbaycan pasaportu olması konusunda zorunluluk getirecek...Tam bir trajikomedi.

a) Dağlık Karabağ kimisi için ise defacto devlet; ki Sovyetler Birliği'ndeki sistemin devam ettiği Rusya Federasyonu'na göre aslında kolayca tekrar Rusya'nın bir “oblast”ı olarak algılanabilir.

b) Kimisi için ise Ermenistan'ın bir parçası; Ermenistan'ın Dağlık Karabağ'ın bağımsızlığını tanımamasının en önemli sebebinin Karabağ'ın Ermenistan'ın bir parçası olduğunu savunması. Aynı zamanda halen Ermenistan vatandaşlarından alınan vergilerin bir bölümü Karabağ'a aktarılıyor.

Ancak herşeyden önce Dağlık Karabağ, orada yaşayanlar için bir yurt...

 

Oblast mı? Defacto mu? Otonom mu?

 

Birlik içerisindeki federatif sistem içerisinde Adige Cumhuriyeti gibi birçok farklı ulus devlet yapısıyla birlikte bazı otonom ve Rusça'da oblast denilen bölge de yer alıyordu.

Oblast bölgeler bölgesel yönetim olarak davranıyor ama kendi bölgelerindeki üst düzey kararları kendileri alıyorlardı.

Otonom bölgeler ise tamamen özerkti....

Bu özerk otonom ve oblast yapıların hepsi içinde bulundukları topraklardaki sovyet cumhuriyetine bağlı olarak hayatlarını sürdürüyorlar ancak sovyet sosyalist cumhuriyetler birliğinin büyük meclisinde kendi kendilerini temsil etme hakkına sahip oluyorlardı.

Dağlık Karabağ da Azerbaycan ülkesi içerisinde ermenilerin çoğunlukta yaşadığı bir oblast olarak Azerbaycan ve Ermenistan bağımsızlıklarını ilan edene kadar sorunlu da olsa korunabildi.

Dağlık Karabağ bölgesi de sorunlu olduğu kadar Sovyet sistemi içerisinde belirli ölçülerde bağımsızlık verilerek dondurulan çatışmalardan biriydi.

Karabağ ile ilgili objektif bir gazete yazısı veya araştırma bulmak neredeyse imkansız. Çünkü lobilerin kendi çıkarlarına göre finanse ettikleri medya kuruluşlarına yaptırdıkları haberler hep bir açıdan eksik kalıyor.

Dağlık Karabağ'da objektif davranmanın ne kadar zor olduğunu, bu konuda yazılmış en kapsamlı kitap olan Black Garden'ın yazarı (ki şimdi Hrant Dink Vakfı tarafından Türkçe'ye de çevrildi) Carnegie Uluslararası Barış Vakfı'ndan Thomas de Waal şu sözlerle anlatıyor: “İki tarafı da anlayarak yazmaya çalıştım. Bu sırada Azerbaycan ve Ermenistan'dan birçok kişiyle görüştüm, ancak bir süre sonra anladım ki bu şizofrenik bir durum. Bu yüzden Dağlık Karabağ sorunu aslında 'donmuş bir çatışma' olarak nitelendirilmemeli. Bu halen süregelen bir çatışma.”

 

Uluslararası kurumların çekimser tavrı

 

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarının 2009'da Atina'da yaptıkları toplantının sonuç bildirisinde şöyle bir ifade yer aldı: "Bakanlar, Karabağ sorununun güce ve savaş tehdidine başvurmadan, toprak bütünlüğü, halkların eşitliği ve halkların self-determinasyon hakkı ilkelerine saygı temelinde çözümü için çaba harcamaya devam edeceklerdir..."

Azerbaycan da Ermenistan da bildiriyi imzaladı. Çünkü ikisi de bildirideki cümlelerden farkı farklı çıkarımlar yapıyordu. Azerbaycan bildirideki “toprak bütünlüğü” vurgusundan kendisine Karabağ'da destek buluyordu. Ermenistan ise "Self-determinasyon"a, yani halkların kendi kaderlerini belirleme hakkına vurgu yapıyordu. Ermenistan self determinasyon ile bölgede bir referandum yapılırsa Karabağ'ın kendine bağlanacağına kesin gözüyle bakıyor.

Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılıp Rusya'ya bağlanmasının ardından bu konudaki umutlar daha da yükselmiş durumda. Azerbaycan ise kendisine bağlı bir Özerk Bölge'ye “yok” demeyecek” gibi davranıyor...

Tüm bu gelişmeler ışığında Rusya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Dağlık Karabağ konusunda her zaman dengeli davranmaya çalışsa da ülkelerindeki lobilerin çalışmaları sonucunda yapılan açıklamalar veya yaşananlara engel olamadı.
Kırım'daki gelişmelerin ardından ise büyük güçler artık daha temkinli.

KARABAĞ'DA NÜFUS

150 bin nüfusu olan bu küçük ermeni devletinde savaş riski nedeniyle 25 bin asker var. Nüfusun yarısından fazlası da başkent Stepanakert’te yaşıyor.
Ülkenin nüfusunun %20'si asker.
Sınırın en uç noktalarında Karabağ'da yaşayanların çocukları nöbet tutuyor.
1993'te son bulan savaş zamanına cephede olanlar şimdilerde tekrar kendilerini gönüllü yazdırıyorlar.

Kimsi bunları yersiz bir gerginlik yaratma çabası olarak görse de yıllardır zaten süregelen ve ateşkes rejiminin hiçbir zaman tam sağlanamadığı bir süreç işlemekte.

Bu süreçte ise Azerbaycan hep saldırgan taraf olarak gözüküyor.

Ermenistan'la kemiksel ve ekonomik bağı olan Dağlık Karabağ'lılar ise sadece barış görüşmeleri ilk başladığı 1993 yılında taraf olarak alınmaktan yakınıyorlar.

Karabağlılar 93'ten bu yana hiçbir barış görüşmesinde ana müzakereci olamadıkları Dağlık Karabağ görüşmelerinde kendilerini temsil etmek istiyor.

Minsk grubu devreye girdiğinden bu yana barışın tahsisi için umutlar artsa da herkes Rusya'nın bölgedeki gücünü ve Azerbaycan ve Ermenistan üzerindeki etkisinin farkında.

Ama herkesin aklındaki soru şu.

 

Çözümü Rusya'da mı?

 

Ağustos'ta gerginliğin artmasının ardından 12 Kasım 2014'te bu kez Azerbaycan silahlı kuvvetleri Dağlık Karabağ'a ait bir helikopteri düşürdü. Üç Ermeni pilot hayatını kaybetti.

Azerbaycan kendi topraklarında saldırı uçuşu yapıldığını iddia etse de henüz Uluslar arası komisyonlara herhangi bir resmi belge sunmuş değil (AGİT), Ermeniler ise helikopterin silahsız olduğunu iddia ediyor.

AGİT Minsk grubu son yaşanan olayların ardından iki tarafa da bir çağrıda bulunarak daha önce Soçi ve Paris'teki buluşmalarında iyi niyet beyan eden iki ülkenin, ki bunlar Ermenistan ve Azerbaycan, 2010'daki anlaşma şartlarını sağlamaları ve ateşkes ilkelerine uymalarını istedi.

Pilotların cesetleri ancak bir hafta sonra temas bölgesinden bir operasyonla anlınabildi.